6 Nisan 1941’de Wehrmacht, yani Nazi askerleri tarafından Sırbistan işgal edilmişti. Vrsac şehrinde bir papaz, tüccar ve 28 kişi asıldı. Alibunar şehrinde bir profesör ile 70 öğrencisi katledildi. Alman Nazi ordusu ile hareket eden Macar ve Bulgarlar henüz mayıs sonları olmamıştı ki 50.000 insanı topluca katletmişlerdi.
Vatanını savunmak için sayıları 60.000’i bulan kahraman Sırp gerillalar, Bosna ve Karadağ’ın dağlarında, ayrıca Belgrad’ın 120 kilometre güneyindeki Kragujevac şehri civarında mücadele vermeye başladı. Bu sırada masum sivillere kıyım devam ediyor…
Bir gün Albay Draza Mihailovic komutasında Ljuljaci köyündeki Alman askeri garnizonuna baskın düzenlendi; 10 Alman askeri, Sırp gerillalar tarafından öldürülürken 26’sı da ağır yaralandı. Albay Mihailovic, Avrupa’daki ilk organize direnişi başlatan kişi olduğundan Hitler hükümeti ilk kıvılcımdan oldukça tedirgin oldu ve Alman Genelkurmay Başkanı Wilhelm Keitel, askerlere sistematik bir kıyım emri verdi:
Her öldürülen Alman askeri için 100 Sırp sivil, her yaralı Alman askeri için de 50 Sırp sivil öldürülecek.

Ve Kragujevac şehri kurban seçildi… Kıyım 19-21 Ekim arası sürdü. Gözyaşlarınızı tutabileceğinizi umarak yazacağım. Sınıflarından alınan Muške Gimnazije u Kragujevcu lisesi öğrencileri hiçbir şeyden habersiz ağır makineli tüfeklerin önüne getirilip sırtları duvara döndürüldü. Okul müdürü Lazar Pantelic, Alman askerlere öğrencileri bırakıp kendisini öldürmelerini söylese de kotayı doldurmaya çalışan askerler bunun mümkün olmadığını anlattı. Bay Pantelic, bunu duyunca kendisi de öğrencileriyle birlikte kurşuna dizilmeyi seçti.
Yaşça büyük olanlar korkmadan geri dönerek katillerle yüzyüze gelip “Biz Sırp çocuğuyuz, ateş edin” demişlerdi. Küçük olanlar ise çaresizce sırt çantalarını kafalarına siper ederek kendilerini savunmaya çalıştı… Naziler, çocukların cesetlerini kasıtlı olarak sığ mezarlara defnettiler. Ardından çocukların bedenleri köpeklere yem oldu…
Bugünün kaynaklarına göre Kragujevac’ta 2800 civarı insan katledilirken, dönemin başbakanı General Simovic, 4576 insan öldürüldüğünü söylüyordu. The Mercury gazetesinin 23 Mart 1942 sayısına göre ise 7000’den fazla insan katliama uğradı… Rudnik Bölgesi’nde 450 evin 400’ü ateşe verildi. Katliama şahit olan bazı insanları Alman askerleri bağışlamıştı. İnsaniyetten dolayı değil, gördüklerini diğerlerine anlatarak korkunun arttırılması için kasıtlı affedildiler.

Kragujevac’ta insanın yüreklerini yakan, cinayetin bu kadar bilinmesini sağlayan olay özellikle çocuklarının ölümünün kayıt altına alınmasıydı ki onlar da dünya basınına neredeyse bir ay sonra yansıdı. Bunun gibi Sırbistan’da nice katliamlar oldu o aylarda: Kraljevo’da 6000’den fazla, Şabac’da 2100, Belgrad’da 2300 insan ve daha niceleri… Avala dağları etekleri cesetten geçilmiyordu. Macva bölgesinde sadece bilinen 18.000 insan yok edildi. Hikayelerini bilemediğimiz, belki Kragujevac çocuklarının yaşadığı vahşetin on katını yaşattıkları başka insanlar oldu.
Yaşanılan bu acıyı sadece bir katliam diye anmak çok basit kalacaktır zira sistematik bir biçimde birçok insanı, çocuğu katleden bir vahşet var ortada. Bundan dolayı soykırım olduğu kanaatine varmak daha doğrudur. Daha açamadan solan şuncacık çocuğun, hayalleri olan gençlerin ruhları için, bir daha böyle felaketlerin yaşanmaması maksadıyla “Kragujevac soykırımı” kabul edilmelidir. Ölenler sırf Yahudi olduğu zaman soykırım statüsü tanınırken kurbanlar Sırp, Leh, Roman vb. olduğunda sadece katliam statüsünde bırakılması adaletsizlik doğurur. Kaç kişi olduğundan ziyade katliamın ne niyet ile yapıldığı büyük önem arz etmektedir.
82 sene önce şu zamanlarda soykırıma uğrayan her masumun ruhlarını yad ediyor, hepsine rahmet diliyorum.