Merhaba sevgili dostlar! Bayadır yoktum buralarda özleştik. Bugün dengeden bahsedeceğiz.. Nasıl dengede olmalıyız? Bağımlılıklarımız, vazgeçemediklerimiz, içimizdeki dengeyi korumak adına güzel bir yazı olcak inşallah haydi başlayalım, şifa olsun…
Hayatta ve evrende herşey belli bir düzen ve sistem doğrultusunda devam eder.. Bütün bu sistem ise, bir ekolojik denge içerisinde bulunur. Bu ekolojik denge yaratan ve yaratılan arasında kutsal bir bağdır… İşte bu bağımlılık, bizi evrende hem birbirimize karşı hem de yaratıcıya karşı sorumlu kılar.. Bu denge, Rabbimin 99 esmasından evrende yaratılan tüm eşya ya tecelli eder. Ve denge bu şekilde sağlanır. Rabbim doğanın dengesini öyle güzel yaratmıştır ki, bir kuş bile kanat çırpsa boşuna değildir..
İnsanın içindeki dengesi ise bütün hislerini duygularını ve heyecanlarını aynı düzeyde tutmaktr. İslam da da herşeyin fazlası zehirdir. Sıratı müstakim inancı vardır.. Az ye az uyu az konuş.. Kılleti taam kılleti manam kılleti kelam…Bu İslami felsefeyi hayatımızda denge için düstur haline getirmeliyiz. İçimizdeki dengeyi korumak için kendimizi duygusal olarak dengede tutmalıyız.. Aşırı sinirlenmek, öfke, sabırsızlık yada aşırı bağımlılık gibi duygulardan temizlenmeliyiz. Nefsani arınmak için kendimizi ve nefsimizi kontrol etmeliyiz. Bu da en iyi oruçla yada nefsimizi onun istediği şeylerden uzak tutarak olur..
Bağımlı değil, bağlı olmalıyız… Hayatta hiçbir şeye ne çok bağlanmalı ne de uzak durmalıyız.. Fazla bağlılık bağımlılığı getirir.. Her an elimizden kayacak gibi düşünerek mal mülk vs bağımlılığını bırakmalıyız. Ne demiş Yunus Emre; “Mal da yalan mülkte yalan, gel biraz da sen oyalan.” Ailemizin bir gün bizi bırakıp gideceğini düşünerek aileye bağımlılığının azaltmalıyız..Çocuğumuza akrabalara olan bağımlılığı azaltmayız. Hayatta herşey de dengede olmalıdır..
Düşünün İslam da bile aşırılık yoktur. Ruhbanlık yoktur. Bir yere kapanıp saatlerce günlerce kalmak, ibadet vs geçirmek, aşırı ibadet aşırı namaz vs dinimizde yoktur. Herşeyin fazlası zehirdir… Dengede durmak için ne herşey den uzak kalmalı ne de ayrı durmalıyız…Çok güzel bir hikayeyle yazıma son veriyorum. Hayatınızda hep denge olmasını diliyorum.. Su gibi olun.. Eyvallah…
Hz.Muhammed ve Hz.Ömer’nin arasında geçen bu hadise, Hz.muhammed ‘in öfke duyduğu tek andır. Hz.Ömer ve Hz.muhammed yolda giderken bir caminin önünde durmuşlar. Hz.Ömer Hz.muhammed ‘e “Ya Muhammed sen dışarıda bekle de, ben cemaate namaz kaldırayım” demiş. Hz.Muhammed’te “Tamam ya Ömer sen kıldır ben burdayım”demiş.
Hazreti Ömer camiden 2 saat sonra büyük bir eda ve gururla çıkmış. Hazreti Muhammed’e demiş ki; “Öyle Br namaz kıldırdım ki, o kadar lezzetli, o kadar güzel uzun uzun dua ettirdim ki ben de tüm cemaat de feyiz aldık”dedi. Hz.muhammed bu durumu duyunca çok sinirlendi ve alnının ortasındaki şah damarı şişip inmeye başladı: “Ya Ömer sen naptın? Bu kadar insanın hakkına nasıl girersin.. Orda hasta olan var, eve erken gitmek isteyen var, çocuğu olan evi, uzak olan var. Bunu düşünerek namazı da, duayı da ayarında yapacaktın..”der. Bunu duyan Hz.Ömer pişmanlık içinde özür diler.
İşte bizim peygamberimiz ibadet ve dua da bile denge sahibiydi. Aşırılık sevmezdi.. Allaha emanet olun inşallah..