Neden yazıyoruz? Bir kalem ve bir kağıtla ya da bazen bir ekran başında saatlerce bu kadar bireysel bir eyleme iten nedir bizleri?
Bazılarımız sadece kendinden bahseder, birilerinin onları duymasını ister. Kimi insan farklı şekilde görünür olmak isterken kimisinin yolu da satırlardan geçer. Neticede kendimizi anlatmak tüm derdimiz. Duvarlara çarpmaktan yorulmuş düşüncelerimizi, bazen de hissetmekten yorulduğumuz hakkında konuşmaktan bıktığımız duygularımızı atmak içimizden. Hepimizin derdi, gerçekleşmesi imkansız dileği: Anlaşılmak.
Kimi zaman da duygularımızı görünür yapmaktır amaç, tarif edemediğimiz hisleri, anlatamadığımız izlenimleri aktarmanın en somut yolu. Bu sebeple olacak ki yazma eylemi terapi yerine geçiyor. Nefes almak, vermek kadar rutinleşmiş bir ihtiyaç gibi, salt anlaşılmak üzerine değil bizim de kendimizi anlamamız için doğru bir vasıta.
Hepimizin zihni hiç keşfedilmeyen bir orman gibi ve o ormandaki tek bir yaprağın uğultusunu biri hisseder diye yazıyoruz bana kalırsa çoğu zaman.
Yazmak bu dünyaya zor dayanan hassas ruhlu insanların kendini anlama ve ifade etme yolu gibi görünse de çoğu zaman beni görün, duyun çığlığından ibaret aslında.