Birsen Başar, hayatını otizmin zorlukları ile sürdürürken ‘Ben de artık fark edilmek istiyorum’ diyerek çıktığı yolda otizm elçisi oldu.
Size göre başarı nedir? Yaşamınızda hedeflediğiniz kaç şeyi gerçekleştirdiniz? Peki hedeflerinizi gerçekleştirirken sizi zorlayan olaylara nasıl tepkiler verdiniz? Ben bazen yaşamın içinde hedeflerimden şaşabiliyorum. Zorlanabiliyorum ve bazen çok basit aksilikler bile hedeflerimden uzaklaşmama neden oluyor.
Bir gün sosyal medyada karşıma Birsen Başar’ı çıkardı. Soyadı gibi “başar’mak”için doğmuş 31 yaşında çok özel bir birey. Kendisine otizm tanısı oldukça geç konulduğu halde otizme rağmen birçok şey başarmış güzel bir kadın. Hayatını otizmin zorlukları ile sürdürürken ‘’Ben de artık fark edilmek istiyorum’’ diyerek çıktığı yolda. Otizm elçisi oldu. Otizm hakkında verdiği seminerler ve yazdığı 3 kitap ‘’Farklı insanların Da dünyada olduğunu gözler önüne serdi’’. Hasta değil farklıydı Birsen. Hayatını anlatan belgeseller çekildi hatta TV programlarına çıktı. Otizmli çocukların ailelerine bir anlamda ışık oldu.’’ Benim çocuğum da başarabilir’’ dedirtti.
Otizmle ilgili aldığı tez ödül aldı. Peki bu başarılı ve çok özel Türk kızı Türkiye’de ne kadar biliniyor. Ne kadar destek görüyor? Bu kadar başarılı birinin daha çok kişi tarafından bilinmesi ve destek olunması gerektiğini düşünüyorum. Birsen Başar ile bir söyleşi de buluştuk. Beni kırmayıp sorularıma cevap verdiği için ayrıca samimiyeti için çok teşekkür ediyorum.
Birsen Hanım, sizi yakından Takip ediyorum .İki kitabınızı okudum. Okurlarımız için otizm tanısı aldığınız dönemi kısaca anlatır mısınız?
Birsen Başar, “Otizm tanısı aldığım dönem aslında çok uzun bir süreç.12 yaşımdan itibaren değişik doktorlara psikologlara gidip sorunlarımı anlatıyorduk. Okulda sosyalleşme problemleri yaşıyordum. İletişim sorunları yaşıyordum. Yalnızlık yaşıyordum. Depresyon ve kendime güvende sorun yaşıyordum. Süreç hep arayış içinde geçti. Ne olduğunu öğrenebilmek için çabalıyorsun ama yine de tam olarak öğrenemiyorsun çünkü doktorlarda bilmiyor.
Bir de Hollanda ‘da ki Türkler psikoloğa gittiklerini başka Türklerin bilmesini istemiyorlardı. Bu çok zor bir durumdu .İlk başta ailem beni psikoloğa götürmeye korkuyordu ama yine de benim iyiliğim için götürdüler. Tüm zorluklara rağmen okula gittim geldim. Çünkü otizm dış görünüşten belli olmuyor. Davranıştan anlaşılıyor ve bir ilacı yok. Bunun için anlaşılması zor. Hayatımın çok zor bir döneminde artık yaşamak istemedim ve annem beni psikoloğa götürdü. O gün bana otizm tanısı konuldu.
Bir çok otizmlinin hayatında dönüm noktası oluyor. Benim de üniversiteyi bitirme sürecim ve ehliyet alma sürecim bana çok fazla geldi yaşamak istemedim. O anda annem uzmanları arayarak artık bir şeyler yapmalarını istedi. Başka otizmli bireylerde de böyle oluyor genç yaşlarda hayattaki zorluklarla devam ederken bir anda artık dayanamıyor ve otizmli yada başka bir sorunları olduklarını öğreniyorlar.”
Otizm tanısı aldıktan sonra hayatınız nasıl değişti?
Birsen Başar, “Otizm olduğumu öğrendikten sonra aslında hemen bir şeyler değişmedi. Otizm teşhisi sadece bir kağıt, bir açıklama. Bir insanın hayatının değişmesi bir kağıttan ibaret değildir ama otizm teşhisi konulduktan sonra kendimi anlayama başladım ve kendimi kabullenme sürecim başladı. Bu da bana huzur verdi.
Yatığım bütün çalışmalar otizmle mi ilgili yoksa kendi çabalarım mı onu bilmiyorum .
Otizm tanısından sonra kendimle olan barışıklığım büyüdü. Kendime anlayışım büyüdü. Ve otizm çalışmalarım sayesinde çevrem büyüdü. Ama bunu teşhis mi yaptı ben mi yaptım bilmiyorum. Teşhisi aldıktan sonra hayatımda güzel değişikler oldu. Tanıdan önce bunu yapabilir miydim bilmiyorum Şuan seminerler veriyorum, yüksek lisans, koçluk bunların hepsini kendi çabalarımla yaptım ama otizm buna bir fırsat verdi. Otizmle ilgili bilgilendirmeler yapıyorum.”
Türkiye’ye geldiniz buradaki eğitimi gördünüz mü? Hollanda ile bir fark var mı?
Birsen Başar, “Türkiye de ki, kaynaştırma eğitimini görmedim. Sadece insanların anlattıklarından biliyorum. Karşılaştırmak değil ama Türkiye erken tanı daha sık ve küçük yaş eğitiminde iyi. Çocuğu erken yaşta eğitimle konuşturabiliyorlar. Sonra ‘’Otizmi yendi diyorlar’’. Oysa otizm geçmez. Otizm vardır birden yok olmaz. Hollanda ‘da bütün yaşlarda yani 3 yaşından 60 yaşına kadar yardım veriyorlar. Hollanda ‘da erken teşhisi koymayı kabul etmiyorlar. Önce gelişimi bekleyip ilerleyen yaşta tanı koyuyorlar. Türkiye erken yaşta tanı koyuyor. Başka bir fark görmüyorum.”
Türkiye’de verdiğiniz seminerler otizmin bilinmesine çok büyük katkı sağladığınız. Seminer vermeye devam edecek misiniz?
Birsen Başar, “Otizm seminerleri covid yüzünden durdu. Öncesinde de sponsorumla ilgili problem yaşadım. Bir Hava yolları şirketi sponsorumdu 5 yıl boyunca sadece 2 kez bilet verdiler. Onlardan bilet istediğimde önce Türkiye’den doluluk oranı ile ilgili onay istiyorlar. Hiç bir zaman seminerlere ilgili bir ihtiyacım olup olmadığımı sormadılar. Ben seminerleri ayarlatıp bir de bilet ayarlama stresine giriyordum. Koskoca hava yolları şirketi sponsorum olduğu halde benimle ilgilenmedi. Tabi buda benim zoruma gitti. Ben de bu şekilde onlarla çalışmak istemediğimi söyledim.
Bir keresinde Sakarya, Düzce ve Kütahya’da seminerim vardı .Bilet için 3 hafta beklettiler sonra bilet vermediler. Ben de Ak parti ile irtibata geçtim ve yardımcı oldular. Ama ben her bilet bulamadığımda birinden yardım isteyemem. Gidecek çok yerim var ama iyi bir sponsora ihtiyacım var.”
Ben Otizm hakkında bilinçli bireylerin bilinçli yetişmesi için seminerlerin ilk okul düzeyine de taşınmasından yanayım. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İlk başta öğretmenler, sosyal hizmetler, doktorlar yeteri kadar bilmeli. Hollanda’da bile üniversitedeki hocalar kelime olarak bildiklerini söylüyorlar ama davranış olarak bilmiyorlar. Bu konuda eğitim şart şart şart. Ve üniversitelerde sadece özel eğitim bölümlerimde değil bütün bölümlerde sadece otizm değil tüm bozukluklar ile ilgili eğitim verilmeli. Çünkü insanlar çalışırken tüm bireylerle iletişim içindeler. Bilmeliler ki bazı insanlar farklı olabilir.
2 kitabınızı da severek okudum. Başka bir kitap projeniz var mı?
Birsen Başar, “Benim 3 tane kitabım var doğruyu söylemek gerekirse Türkiye’de kitap okuma oranı düşük. Şuan kitap yazmıyorum ama yazmaya devam ediyorum Artık araştırmalar yapıyorum Örneğin otizmli bireylere sorular sorup onların hayat hikayelerini anlatıyorum.. Otizmli bireylerin gerçek yaşam hikayelerini bir rapor haline getiriyorum Mesela Mutluluk ve Otizm Artık kendi hayat hakkımda değil diğer otizmli bireylerin tecrübelerini paylaşıyorum. Otizm hakkında bilgileri büyütüyorum .Belki ileride yine kitap yazarım.”
Örnek bir başarı hikayeniz var. Kısa süre önce teziniz bitti ve ve bir ödül aldınız. Tebrik ediyorum. Otizm için verdiğiniz mücadelede yapmak istediklerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Birsen Başar, “Otizmle mücadele etmek kolay değil. İyi günler oluyor kötü günler oluyor ,başka insanlar gibi. Bazen sosyal zorluk çektiğimde gücüme gidiyor. ‘’Neden brenim başıma geliyor? Neden daha iyi olamyorum’’diye. Bende başka insanlar gibi sosyal olmak isterim. Daha fazla arkadaşım olsun isterim. İki üniversite bitirdim, yüksek lisans yapıyorum ama kendi düzeyimin altında bir işte çalışıyorum. Çünkü üst düzeyde daha çok sosyal olman gidiyor. Bu da benim için zor.
Otizm çalışmalarına gelince kolay değil. Ben mesleğimi yapmak istiyorum. Para kazanmak istiyorum .Çok okudum , çok emek verdim .On yıla Otizm uzmanlığı, üniversite, yüksek lisans bunların hepsini sığdırdım. Tezi kazanmam, insanların bana daha çok saygı duymalarını sağladı. Kendime olan güvenim arttı.
Türkler tezi kazanmama çok ilgi gösterdi.”
Tezle ilgili yaptığım paylaşım Türkiye’de Hollanda’dan daha çok beğeni aldı. Çok ilgi veriyorsa neden destek verilmiyor? Sponsorluk konusunda yaşadığımı anlattım. Bana kim destek verebilecekse devlet yada başka bir kurum bilgimi, tecrübemi paylaşmak istiyorum. 10 sene önce Türkiye’ye geldiğimde ‘’Ben Birsen 21 yaşındayım’’ diyebiliyordum. Ama şimdi daha fazlasıyım. Ben artık sosyal hizmetler uzmanıyım. Otizm konusunda bilim araştırmaları yapıyorum. Ben artık o kişi değilim. Ben artık Uzmanlaşmış biriyim ve bu bilgilerimi Türkiye için de kullanmak istiyorum. Neden olmuyor anlamıyorum.
Sosyal medyaya Türk takipçiniz oldukça fazla. Bu beni çok mutlu ediyor çünkü Türkiye’de Otizm çok bilinmiyor .Bence ülkemize daha sık gelip seminer vermelisiniz. Yakın zamanda Türkiye ye gelmeyi planlıyor musunuz?
Birsen Başar, “Türkiye’ye seminere gelemiyorum çünkü sponsor problemi var. Pandemi de bitmişken tekrardan Türkiye’de seminer vermek isterim ama kurumların durumu belli. Maddi destek olabilecek iyi bir sponsorum olursa ben de Türkiye’ye gelmeyi çok isterim.
Otizm de erken tanı çok önemli fakat Türkiye ‘de aileler bu konuda bilinçsiz. Erken taninin önemini anlatabilir misiniz?
Erken tanı tabi ki önemli. Hollanda ‘da tanı geç konuluyor. Ama Türkiye’ de erken tanı daha çok. Benim fark ettiğim Erken tanı aileleri çok kaygılı yapıyor .Bu stres çocuğa da geçiyor. Erken tanı için gelişim biraz beklenmeli. A tipik Otizm tanısı kalkmış olmasına rağmen Türkiye’ de hala A tipik otizm tanısı konuluyor. A tipik Otizm, otizm davranışına benzeyen demektir. Aslında otizm değil. A tipik Otizm tanısı konulup sonra otizmi yendi deniyor. Otizm var olup gitmez. Otizm hep vardır bitmez.”
Ben Otizm’in hastalık olmadığını anlatmakta çok zorlanıyorum. Siz bunun en güzel kanıtısınız Farklılıklarınızla yaşamın bir çok alanında yer alıyorsunuz. Bu süreç de motivasyonunuz nedir?
Birsen Başar, “Benim motivasyonum hedeflerle çalışmak. Hedef benim için düzen. Yüksek lisans ,ders çalışmak bunların hepsi düzen. Kafama bir şey koyduğumda onu başarmak istiyorum. Hayatım boyunca insanlar tarafından görülmedim. Çok çektim çok uğraştım. Bu sebeple insanlar tarafından saygı ile anılmak istiyorum. Bir de otizm çalışmalarım insanları çok etkiliyor çok beğeniyorlar. Beğendikleri için de devam etmek istiyorum. Tezi kazanmak kendime olan güvenimi arttırdı. Aileler de benim bilgilerimden çok faydalanıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Türkiye’ de daha zor kendini anlatmak .Otizmli olduğuma inanmayanlar bile oluyor. Kendimi ifade etmek daha zor ama ben Türkiye’yi seviyorum.”
Umarım en kısa zamanda sizi Türkiye’ de görürüz.