Yaşayamadığımız hayatı ve şuanki yaşamış olduğumuz hayatı haketmediğimizi düşündüğümüz isyan ettigimiz mutsuz olduğumuz günler hep olmuştur. Malesef ki siz koşarken peşinizden cam ayakkabınızı getirecek bir prens olmadığı gibi sizi Sindirella’ya çeviren bir peri de olmayacaktır. Külkedisi’de prenses değilmidir zaten?
Kuaföre güzel girip çirkin çıkanlardanmısınız? Herkesin sapsarı saçları varken siz saçlarınızı sarı yaptığınızda yanıyor mu? Herkes estetik yaptırırken siz yaptırdığınızda yüzünüz gözünüz mu şişti? Metrodan el ele öpüşen bir çift çıkarken siz tek başınıza yürüyen merdivenden iniyormusunuz?
Çirkin bir kız manken gibi yakışıklı oğlanı koluna takmış da bi bize mi denk gelmez diyorsunuz? Yemek yapmayı, ütü yapmayı bilmeyen biri evleniyorda siz her işi yapmanıza rağmen hala bekârmızınız? Yahutta bir başkasına hanlar, hamamlar, altınlar verilirken size sadece bir yüzük bir kolye mi takılmış? Tüm işi siz yaparken yine de az maaş mı alıyorsunuz?
Kocanıza iki çocuk vermişsiniz ama yine de kıymetinizi bilmiyor mu? Ah ondaki para bende olsa prensesler gibi mi olurdum diyorsunuz? Mutlu aşkınız yok mu? Yoksa sizin de kötü üvey anneniz ve kardeşleriniz mi var?
Nasıl ki elinizden düşen kitapları toplamak için bir prens gelmiyor ve yağmurlu bir günde son model arabayla yakışıklı biri üstünüze su sıçratmıyorsa bu şanssızlık neden, niçin, nasıl, nerden geldi diye düşünüp İbrahim Tatlıses’ten “ben insan değilmiyim, ben kulun değil miyim” şarkısını dinleyebilirsiniz.
Sıkıcı ve baskıcı aile hayatından kurtulmak isteyenler erken yaşta evlenip sonrasında çok pişman olabiliyor. Yada çok sevdiği ve evlendiği adam değişmiş bir kaç çocukla birlikte temizlik yemek ütü vs. derken “prensesler gibiydim ben baba evinde” diyip dizlerinizi dövdügünüzü çok gördük. Neymiş siz babanızın evinde prenses olarak büyüyün sonra elin oğlu gelsin ağlatsın. Unutmayın ki sizi sadece sizinle aynı şeyleri yaşamış olanlar anlar.
Hayat şartları elbetteki zor ve bu zor şartlarda tabiki bize yardımcı olacak elimizden tutacak bir destek hep isteriz. Mısır’daki halamızdan miras kalmayacağına göre kendinizden 30 yaş büyük bir adamla birlikte olmanız kaçınılmaz bir durum degildir. Fakat hayatıma bolluk, zenginlik içinde yaşarım diyenler hayal ettiğinden çok fazla incitilmiş olabiliyor. Para için kendinizi değersizleştirmeyin.
Zengin, herşeyden korkan, hiç birşey bilmeyen, doğru dürüst çalışmayan, o cafe senin o bar benim diyip yiyip, içip, gezen hatta tırnağı kırılsa olay olucak dünya duracak kızlardan değilseniz başkası için, para için ne kendinizden ödün verin ne de külkedisi rolünde prenses gibi ortalarda dolaşın.
Köpek gibi çalışıp beyler gibi yiyemiyorsanız 30 yaşına geldiniz hala bir arabanız bir eviniz yok ve maaşınızı geçim derdine harcıyorsanız farklı biryerden aileden geliriniz de yoksa ne yazık ki siz prenses olamazsınız. Tırnağınız kırılsa kolunuz kopsa da çalışacak ve bir Külkedisi olarak yaşayacaksınız. Belli mi olur belki bir fare belki bir kuş belki de bir balkabağı size yardım eder. Bol şanslar.