Kasvetli havadan herkese merhaba.. Gök gürültüsü, hafif mırıldayan yağmur sesi ve yanı ucumda biten kahve..
İnsanlar neden kalp kırmak için birbirleriyle yarışıyor? Üstünlük kurmak, egolarını birbirleriyle tatmin etmek, bir gün mezar baş uçunda biteceğini hiç düşünmüyor muyuz? Kimlere kalmış taşı toprağı altın olan bu dünyada bize kalacak?
Gönül o kadar rahmani bir şey ki; kırmak için değil yapmak, yaşatmak için uğraşmamız lazım. Hangi dine ve inanca mensup olursan ol bir gün hesaba çekileceğini, yaptığın her şeyden mesül olacağını unutuyor musun?
Vicdanın ile baş başa kalacaksın o yerde, vicdanın yaptıklarını kaldıracak mı? Gözlerini kapat kendin ile baş başa kal, kalbin rahat mı?
Vicdanın kalbini götürüyor mu?
Ne kadar yaşarsan yaşa, ne kadar servetin olursa olsun bu elzem ve çile dolu hayatından bir gün toprağın derinliklerinde bir top kefen ile bitiyor. Paran, itibarın ve konumun seni kurtarmıyor. Bir insanı kurtaran ve rahatlatan şey vicdanı ve kalbindeki merhameti. Daha ne için çabalıyoruz o zaman? Daha ne için insanı kırıp yok sayıyoruz, bize kalmayacak bir şey için. Sev, sevil kardeşim! Kalplerde yerin olsun, hayattaki en büyük itibar kalplerde bir şeyler yaşatabilmek, kalplerde yer edinebilmek! Kırma, incitme kardeşim!
Dünya kırıp dökülenlerle dolu, toprak altına girip koskoca ah çekenlerle dolu. Unutma kardeşim; Bir gün toprak olacaksın, iki gün sonra unutulacaksın.