Savaşın ve acının dili, dini, ırkı olmaz. Onca masum insan öldürülürken duyarsız kalınmaz. Bu insanlığa sığmaz.
Tam diyorum biraz normale döndü herşey sonra bir bakıyoruz ki savaş çıkmış.
Beynimden aşağı kaynar sular döküldü ilk duyduğumda. Şimdi de o kaynar sulu beyinle devam ediyorum yaşamıma.
“Savaşa hayır” sloganları atıyoruz. Elimizden başka bir şey gelmiyor çünkü. Bir umut belki duyarlar diyoruz sesimizi. Ama çığlıklarımızı yine biz duyuyoruz. Ne savaş bitiyor, ne bombalar.
Haberlere bakmaya korkuyorum. Çocuklar, yeni doğan bebekler, analar, babalar kısaca insanlar sığınaklarda yaşam mücadelesi veriyor. Çocukların korku dolu gözleri, ana babaların çaresizliği, göz yaşları… İzleyemiyorum içim acıyor. Kalbim sızlıyor.
21. Yüzyılda neler yaşıyoruz aklım almıyor. Kelimeler boğazıma diziliyor, konuşamıyorum, anlatamıyorum.
Hani Dünya güzel bir yerdi? Bunu öğrettiniz ya bize. Gerçi siz de haklısınız, Dünya güzel de insanlar kötü.
Neler oldu şu kısa zamanda? Öyle ciddi, öyle kötü, öyle can yakan şeyler oldu ki…
Masum insanlar öldürüldü.
Bir baba ağlayarak çocuğuna veda etti.
Sığınakta ki bir çocuk ağlayarak ölmek istemiyorum dedi.
Bizi kurtarın dediler.
Şehrin göbeğine roket atıldı.
Yardım istediler.
Kimi savaşın ortasında çaresizliğini anlattı ve ekledi belki bu çektiğim son videom olacak diye .
Bunlar gördüklerimizin bir kısmı ya görmediklerimiz?
Gördüklerimiz buysa gerisini düşünmek bile istemiyorum.
Savaşın ve acının dili, dini, ırkı olmaz. Onca masum insan öldürülürken duyarsız kalınmaz. Bu insanlığa sığmaz.
“Nerede bir can ölse,
Oralı olur yüreğim, olmalı zaten.
Olmazsa “insan” olmaz yüreğim” Ahmet Arif.
Tez zamanda savaşın bitmesi, çocukların, anaların babaların, insanların yüzünün gülmesi temennim.
Çok üzgünüm…