Donuyor muyum yoksa tersi mi? Yeşerme umudumla mı kuruyorum? Sonsuza dek bu toprağın külü mü olacağım yoksa? Çınar Ağacı’nın ölümü…
Asıl kahramanımız sevgiydi.
Sevemediniz nefret bağlı hiç atmamış kalplerinizle.
Yalan deseler hepsi.
Yalandı, yanmadı tek bi kuru dal dahi.
Zaman geçer demiştim.
Hep istediğinin tersine.
Hep özlem hep çelişki.
Dün bugünken hiç sevilmezdi.
Kocaman ağır hırslar altında,
Anlamsız konuşmalar.
Ben mi çok iyiydim,
Yoksa siz mi çok kötü ayırt edemedim bir türlü.
Anılar altına bir cenazenin üstüne,
Kurulu bir yenilgi.
Üstü kapatılmış. Adamın teki
Gizlenmeye çalışıyor tozu dumanı.
Bu ateş ne ateşi,
Yakan içten?
Donuyor muyum yoksa tersi mi?
Yeşerme umudumla mı kuruyorum?
Sonsuza dek bu toprağın külü mü olacağım yoksa?
Ciğerleri yanmış!
Ne boş ve büyük laflar.
Sanki ellerinde hiç kibrit tutmamış gibi.
Kibrit de benden değilmiş gibi .
Oyuncak hüzünler.
Bu oyunda kartlarım açık.
Sayılı dürüst oynayanlardanım.
Ama kartları tek tek yakarken;
Bu tehlikeli kumarda, oyunun dışında kalacak.
Şimdi demek isterdim yine,
Geçerken uğrayın diye.
Ama şimdi gelmeyin.
Bulamazsınız oralarda beni.
Yabancıyım, evim yuvam değil artık.
Ben kimseyi unutmadım.
Herkes beni unuttu.
Belli belirsiz cenazemin üstüne.
Mezar taşları diktiler.
Zaten hep söylendiği gibi;
Gökdelenler şehrin mezar taşlarıydı.