Globalleşen Dünyamızda bir tür “Psikolojik Pandemi” yaşıyoruz. “Sosyal Medya Kullanıyorum, o halde varım Psikolojik Pandemi Senrdomu”.
Dijital Çağın geldiğini nasıl anlamaya başladık sizce? 7’den 77’ye hemen hemen herkesin, Sosyal Medya Hesabı olmayan kalmamasından mı, yeni uygulamaların yeni nesil akıllı telefonlara yüklenmesinden mi, yoksa her şeyin dijital ortama aktarılıp androidlerin günlük yaşamımıza dahil olmasından mı?
Bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere, okuyanlar bilirler, dijital çağda oluşumuzu pov yaparak kısaca değindim. Anlık değişimler, duygularımızı etkilediği kadarıyla yaşantımızın gidişatını da etkilemektedir.
Sosyal Medya ikili ilişkilerimize dahi yansımış durumda, hele o herkesin canlı yayın açar oluşu, kendine göre bi kitleye sahip oluşu, ufak çapta tanınmışlıklar, “fenomen” tabirinin dilimize dolanışına sebep olmakla birlikte hızlıca kendimizi akımların içinde bulmaya başlamamız diyebiliriz.. “Ben de varım” demeye başlatan, beynimizi uyaran, egomuzu tatmin etme çabasına sokan yaşamlar sürmeye başladık.
Aslında Globalleşen Dünyamızda bir tür “Psikolojik Pandemi” yaşıyoruz. “Sosyal Medya Kullanıyorum, o halde varım Psikolojik Pandemi Sendromu” yaşadığımızdan bihaberiz ve kabullenmiyoruz kimi zaman. Çünkü tümevarımsal bir döngü bu. Takipçi sayısı hele büyük bir muamma. Artık takipçi sayısına göre arkadaşlarımızı seçer olduk. Çok takipçili ise yaranmaya çalışıyor, az takipçili ise o kişiyle muhatap olmuyoruz bile.. Konuşmaya ve zaman ayırmaya değer görmüyoruz.
İş başvurularında dahi önceliği çok takipçisi olanlara veriyoruz. Popülarizmin getirdiği albeniden yararlanmayı kar sayıyoruz. Hatta iç güdüsel olarak “takipçin kadar varsın” da diyebiliyoruz .. Canımı acıtan bir örnek vermek istiyorum. X Kozmetik markasında doğrudan satış networking işine başlayalı henüz 2 hafta olmuştu. O sıralar gündemde Türkiye genelindeki, başarılı ilk 35 müdür fabrika ziyaretine davet edilmişlerdi. Normal şartlarda benim gitmemem gerekiyorken, sırf takipçi sayım instagramda 40 bine yaklaştığı için ben de fabrika ziyaretine gidebilmiştim.. Hem de 2 haftalık bir acemiyken.. Vay be dedim kendi kendime, vay be..!!
Bazı şeyleri yaşayarak öğrenenlerdenim.. Benim için sözün bittiği yerdi..
Bir de Sosyal Medya okur-yazarlığı diye yeni yeni türeyen eğitimler, “yayıncılık” adı altında sunulan yepyeni bir mesleğin türemesi de cabası. Artık Sosyal Medyada yayın yaparak insanlarla sohbet ederken onlara para harcattıran psikolojik trendlerin revaşta olması da insanları sürü psikolojisi ile dijital çağa sürüklemiş durumdadır. Eskiden yapanlar eleştirilirken, şimdi ise yapmayanlar dışlanmaya başlamıştır. Hadi gözümüz aydın…
Yorum sizlerin..
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere..