Prof. Dr. Dilci, “Dijital nesnelerle temasını aniden keserek çocuklarımıza bir travma eşliğinde yoksunluk sendromunu yaşatmamak gerekir” dedi.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi ve Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, koronavirüs sürecinde dijital nesnelerle çok temas eden çocukların okulların açılmasıyla bu cihazlardan uzak kalması sonucu boşluğa düşebileceklerini söyledi. Prof. Dr. Dilci, “Dijital nesnelerle temasını aniden keserek çocuklarımıza bir travma eşliğinde yoksunluk sendromunu yaşatmamak gerekir” dedi.
Prof. Dr. Tuncay Dilci, dijital nesnelerle çok temas eden çocukların okulların açılmasıyla birlikte bu cihazlardan birdenbire uzak kalmasıyla boşluğa düşebilecekleri konusunda ebeveynleri uyardı. Prof. Dr. Dilci, yaklaşık 2 yıldır çocukların okullarından uzak kaldıklarını hatırlatarak, “Bu süreçte çocuklar, eve hapsolmanın getirdiği birtakım dışavurumlarla dijital nesnelere yoğunlaştı. Dijital nesnelere yoğunlaşmak, dersleri dijital nesneler üzerinden takip etmek beraberinde bir alışkanlık, devamında da çocuklarımızı bağımlılığa kadar iten bir duruma neden oldu.
Bu durumu birtakım önerilerle çözmek mümkündür. Okulların açılmasıyla çocuklarımızın okula entegrasyonu kapalı ve disipline olmuş bir öğrenme ortamına uyum sağlamasında sorunlar yaşanacaktır. Bu sorunların en başında gelen nedenlerden bir tanesi ise dijital nesnelere bağlı alışkanlığın ortaya koyduğu birtakım tolerans ve uyum güçlüğü şeklinde olacaktır. Çocuklarda sıklıkla yoksunluk sorunu görüneceği için bu yoksunluğun dürtüsel bozukluğa doğru dönüşmesi beklenebilir. Buna bağlı şiddet, hırs, hırçınlık, arkadaşlarıyla uyum bozukluğu, derslerine karşı motivasyon düşüklüğü ve hatta okula gitmeme isteği gibi dışa vurumlar gözlemlenecektir.
Çocukların bu gibi davranışları doğal olmakla birlikte süreci sağlıklı yürütme adına eğitimcilerimize ve ailelerimize bazı önerilerimiz olacaktır. Her şeyden önce bunun çocuklarda bir geçiş dönemi olduğunu unutmamak gerekir. Dijital nesnelerle temasını aniden keserek çocuklarımıza bir travma eşliğinde yoksunluk sendromunu yaşatmamak gerekir” dedi.
DİJİTAL NESNELERLE TEMAS PLANLI AZALTILMALI
Dijital nesnelerle teması planlı şekilde, sistematik olarak azaltmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Dilci, “Çocukların yaşamına alternatif oluşturacak kitap okuma etkinliklerini, dijital nesneden kıstığımız zamana eklemeliyiz. Müzik dinleme ve aile içerisinde oyun oynama etkinliklerinin yanı sıra onları dinlendirici ve eğitsel oyun niteliği taşıyan birtakım uygulamalara da yer vermeliyiz. Evde çocukların dijital nesne geçmişi hatırlatacak bildirim sesi, mesaj sesi gibi uyaranların sınırlandırılması gerekmektedir.
Aile etkinliği gibi gün içinde sinema, dizi izleneceği gibi beraberinde okul ödevlerinin de yapılacağı saatler düzenlenmeli. Dijital ekrandan arındırılmış oda ya da benzeri mekanlar tasarlanmalıdır. Çocukların özellikle farklı ve ilgi çekici yönde bazı alışkanlıklar kazanılmasına dikkat etmeliyiz. Burada asıl dikkat edilmesi gereken çocukların dijital nesne dışında dışarda ya da ev içerisinde yapmayı sevdiği hangi etkinlik varsa bu etkinliklerle dijital nesne zamanının yer değiştirmesini sağlamalıyız. Çünkü sevdiği bir etkinliği başka bir etkinlikle yer değiştirmesini sağlayabilirsek başarıyı orada elde etmiş oluruz.
Dijital bir çağda yaşadığımız için elbette çocuklarımızın dijital nesnelerden tamamen uzak kalması doğru olmaz. Ödevleri ya da telafi dersleri gibi temas kuracağı durumlar olacaktır. Bunun için yarım saati geçmemek üzere uyku düzenlerine de dikkat ederek, oturma biçimlerini ortopedik şekilde düzenleyerek imkan tanımak gerekiyor. Her yarım saatte bir çocuğun stresini azaltıcı yiyecekleri kullanmaları ve çocukta bu durumu alışkanlık haline getirmeleri gerekir. Çocukların dijital nesnelerden uzaklaşıp okula adaptasyonu sürecinde ödül sistemine gidilebilir” diye konuştu.