DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Sadece deprem değil, bütün afetlere karşı dirençli bir İzmir olabilmemiz için 227 eylem belirlendi” dedi.
İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 30 Ekim 2020’de 117 kişinin öldüğü yıkıcı İzmir depreminin yıl dönümü öncesi açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sözbilir, “Depreme hazır olmak için üniversitelerin desteğiyle özellikle AFAD’ın kendi yürüttüğü projeler olan İl Afet Risk Azaltma Planları’ndaki eylemlerin uygulanması çok önemli.
Bu, bütün kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelerin içinde olduğu bir mekanizma. Plan, 2021’de tamamlandı. Sadece deprem değil bütün afetlere karşı dirençli bir İzmir olabilmemiz için 227 eylem belirlendi” dedi.
Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde, 117 kişi yaşamını yitirdi. DEÜ DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, deprem riskine ilişkin alınması gereken önlemleri sıralayarak, yapılan hazırlıklar ve projeler hakkında bilgi verdi.
16 bin kişinin yaşamını yitirdiği; 10 Temmuz 1688 yılındaki İzmir depremine neden olan İzmir fayının önünde konuşan Prof. Dr. Sözbilir, depremin yıkıcı etkisinin geçmişte olduğu gibi son olarak 30 Ekim 2020’de de kendini gösterdiğini vurguladı.
30 Ekim depreminin etkili olmasındaki nedenleri anlatan Prof. Dr. Sözbilir, “Seferihisar açıklarındaki deprem aslında Sisam fayının ürettiği bir deprem. O fay, deprem ürettiğinde buraya sadece titreşimi yani sarsıntısının gücü ulaştı. Bayraklı ilçesinde zayıf bir zemin var. Kalın bir alüvyon zemin bulunuyor. Taşlaşmamış malzeme ve 300-400 metre kalınlığında.
Deprem dalgaları geldiğinde, bu bölgeyi hızla terk edemiyor. Uzun süre burada kalınca titreşim düzeyi artıyor. Bölgedeki binaların depreme ne kadar dayanıklı olduğu da etkili. Bu bölgedeki binaların önemli bir bölümü 1999 depremi öncesi olan yapılar. Deprem, hem yapı stoku kalitesinin düşük olması hem de zemine göre yapı yapılmadığı için etkili oldu” diye konuştu.
‘AFETLERE KARŞI DİRENÇ SAĞLANACAK’
Olası bir yıkıcı depremde kentin depreme hazır olup olmadığı konusuna da değinen Prof. Dr. Sözbilir, şunları kaydetti:
“Depreme hazır değiliz. Depreme hazır olmak için üniversitelerin desteğiyle özellikle AFAD’ın kendi yürüttüğü projeler olan İl Afet Risk Azaltma Planları’ndaki eylemlerin uygulanması çok önemli. Bu, bütün kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelerin içinde olduğu bir mekanizma. Plan, 2021 yılında tamamlandı.
Sadece deprem değil, bütün afetlere karşı dirençli bir İzmir olabilmemiz için 227 eylem belirlendi. Bu eylemlerin yerine getirilmesine başlandı. 5-6 yıl sürecek. Eğer bu eylemler gerçekleşirse her türlü afete dirençli bir toplum haline geleceğiz.”
‘İZMİR İÇİN ERKEN UYARI SİSTEMİ PROJESİ’
Yıkıma yol açan Elazığ ve İzmir depremlerinden sonra çok sayıda projenin hayata geçirilmeye başlandığını belirten Prof. Dr. Sözbilir, “TÜBİTAK ve AFAD başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluş, deprem çağrılı projeler üzerinde çalışıyor.
Şu anda da YÖK’ün yeni başlattığı Araştırma Destek Programı (ADEP) kapsamında çok sayıda proje türü var ve depreme öncelik verildi. DAUM olarak biz, DEÜ’nün öz kaynaklarıyla İzmir dahilinde deprem erken uyarı sistemiyle ilgili proje yürütüyoruz. Bu bölgelerde deprem master planının hangi standartlara bağlı olması gerektiğini anlatan bir çalışmayı da ADEP projesi kapsamında yürütüyoruz.
Bu standartları 81 il düzeyinde uygulamaya çalışacağız. İzmir’de de kentin deprem bilgi sistemini oluşturmaya çalışıyoruz. Kısacası, 30 Ekim depreminden sonra Türkiye ölçeğinde depremden en az zararla çıkmayı amaçlayan büyük projeler başladı” ifadelerini kullandı.