Anlatacaklarım, kendini arayan, inançlı, hayallerinin peşinden koşan bir inci tanesinin, Nafiye Verim’in ilham veren gerçek öyküsüdür.
GLADBECK/ALMANYA-2018/NİSAN
Almanya’da saat 20:00 ‘yi gösterirken, gün geceye dönmenin telaşını çoktan bitirmişti. Evde derin bir sessizlik ve huzur hakimdi. Genç kadın odanın kapısında durdu, bir an. Gözleriyle odanın içindeki her şeye tek tek baktı. Her yer çok düzenliydi. Düzeni seviyordu şüphesiz. Yürüdü. Kenarları siyah köşeli koltuğuna oturdu. Odadaki iki kız kendi hallerinde bir şeylerle uğraşıyorlardı. Kızlarına bakarken, derin düşüncelere daldı. Cama vuran yağmur damlalarının sesiyle düşüncelerinden biraz sıyrılıp balkona çıktı. Balkonunu çok severdi. Ellerini balkon demirine dayayıp, gökyüzüne baktı. Damlalar, güzel yüzüne çarparken, o yine hayallerine ve düşüncelerine daldı.
Dışardan ona bakan biri, sade ve kendi halinde genç bir kadın görürdü. Ama gerçek öyle değildi. O farklıydı. Karanlıkta gözleri iki inci tanesi gibi parladı. Sanki bin yıllık bir uykudan uyanıyor gibiydi. Kendini arıyordu ve bulmaya kararlıydı.
Düşünce ve hayallerine o kadar dalmıştı ki, serin havayı fark etmedi bile. Ne kadar zaman geçti bilinmez. Üşüdüğünü fark edip içeri girdi. Tekrar siyah köşeli koltuğuna oturdu. Peşinden gelen hayaller, odanın her yerine dağıldılar. Hepsine ayrı ayrı gülümsedi. Gülümseyince güzel yüzünün ne kadar güzelleştiğinin farkında bile değildi.
Bir ara biraz sesli gülmüş olacak ki, kızlar kafalarını kaldırıp merakla annelerine baktılar. Kararını vermişti. Hayallerini gerçekleştirecekti. Bu öyle güçlü bir karardı ki, zaman önünde saygıyla eğildi.
O okyanusun dibinde bir inciydi. Ve yeryüzüne çıkacaktı.
Anlatacaklarım, kendini arayan, inançlı, hayallerinin peşinden koşan bir inci tanesinin, Nafiye Verim’in ilham veren gerçek öyküsüdür.
NASIL BİR ÇOCUKTUNUZ ?
Nafiye Verim: Mutlu bir çocuktum. Her zaman kendimi mutlu edecek bir şeyler buluyordum. Üretken bir çocuktum ayrıca. Biz çok küçük yaşlarımızdan itibaren, sorumluluk sahibi olmayı bildik. Şimdiki çocuklar biraz farklı ama. Babamın konfeksiyon dükkanı vardı. Okuldan çıkıp ona yardımcı olmaya giderdim. 12, 13 yaşlarındaydım. Babaannemize dedemize de çok düşkündük. Onların yanında kalırdık. Yaşlılar, yardıma ihtiyaçları var diye. Kız kardeşimle birlikte onların yanında kalırdık. Onlara yardımcı olurduk.
Babam gezmeyi ve gezdirmeyi çok severdi. Ve bize de çok düşkündü. Şöyle söyleyim baskı altında büyüyen bir çocuk değildim. Babam güvenirdi. “Ben sana güveniyorum. Yanlış bir şey yapmayacağını biliyorum” derdi. Gerçekten de şu ana kadar ne ailemi ne eşimi sıkıntıya sokacak bir durumum olmadı. Çok şükür.
NASIL BİR ANNENİZ VARDI ?
Nafiye Verim: Güçlü bir annem vardı benim. Annem küçük yaşta annesini kaybetmiş olmasına rağmen, bize annelik duygusunu tam olarak veren bir anneydi. Annem, yaşadığı her zorluğa rağmen bizi çok seven, bize her zaman doğruyu ve güzeli aşılayan bir anneydi. Babamla birbirlerini çok severlerdi.
Ben annemin çok iyi bir anne olduğunu, yıllar sonra çocuklarım olduğunda anladım.
ZONGULDAK’LA İLGİLİ İLK ANINIZ NEDİR ?
Nafiye Verim: Gittiğim ilk büyük şehir olması. Ve tabiki Deniz. Çünkü denize aşık bir insanım ben. Zonguldak’taki deniz beni benden alır. Bu gün bile aklıma geldiğinde, Çaycuma’dan çok Zonguldak’ı hatırlarım. Çaycuma’yı da çok seviyorum. Orda doğdum büyüdüm. Orda da anılarım çok fazla.
İLKOKUL DÖNEMİ NASIL GEÇTİ ?
Nafiye Verim: O dönemi de çok güzel hatırlıyorum. İlkokul arkadaşlarımla da hiç bir problemim olmadı. Yaramaz ve şikâyet getiren bir çocuk değildim okul dönemlerimde çok başarılıydım. Hep taktir belgesi alırdım.
Nafiye Verim 20 Temmuz 1984 ‘de Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde doğar. Ali beyle, Behice hanımın ilk çocuğudur. Annesi çok küçük yaşlarda dünyaya getirir Nafiye hanımı. Anne kız ilişkisinden çok abla kardeş ilişkisidir onlarınki. Aralarında sadece 15 yaş vardır çünkü.
Lise döneminde imam hatip lisesini bitirir. Hayatında da güzel bir sürpriz vardır aşık olmuştur.
AŞK EVLİLİĞİ MİYDİ ?
Nafiye Verim: Evet aşk evliliğiydi.9 yaşından beri zaafım vardı. (Gülüyor) 17 yaşındaydım. Mesajlaşmaya başladık. Ve 18 yaşımdayken de evlilikle sonuçlandı. Evlendiğimizde eşim 20 ben 18 yaşındaydık
PEKİ ALMANYA NASIL OLDU ?
Nafiye Verim: Eşim Almanya doğumluydu. Ve Almanya’da yaşıyordu. Onunla evlendikten sonra Almanya’ya geldim.
18 YAŞINDAKİ NAFİYE’NİN GÖZÜNDEN O YILLARI VE ALMANYAYI ANLATIR MISINIZ ?
Nafiye Verim: Aslında hiç düşünmeden; acaba yapabilir miyim ? Dil konusunda zorluk çeker miyim? Ailemden ayrı kalabilir miyim diye düşünmeden, tamamen duygularımla çıktığım bir yolculuktu. Eşimi çok sevmemin sonucuydu.
Almanya’ya geldiğimde çok zorluk çekmedim aslında. Geldiğimde kendime ait bir evim vardı. Maddi sıkıntım yoktu. Eşim çalışıyordu 22 yıldır da aynı iş yerinde çalışır. Hiç bir sorunla karşılaşmadım. Evlendikten bir yıl sonra Türkiye’ ye gidip ailemi görebildim mesela.
Ama ailemden ve arkadaşlarımdan aslında uzak olduğumu bir yıl hiç anlamamışım. Bir yıl sonra izine gittik. Ailemi gördüm 4 hafta kaldık. Döndük. Ve ben aslında o zaman gurbette olduğumu anladım. Döndükten 1 hafta sonra çok ağladığımı, hiç bir şey yiyemediğimi hatırlıyorum. Bir yıl sonra gurbet bana çok zor gelmeye başlamıştı.
Ama yeni arkadaşlarım oldu. Yeni insanlarla tanıştım. Yolda görüp hiç tanımadığı bir insana selam verip, konuşabilen bir insanım ben.
GURBETTE OLMAK NASIL BİR DUYGU ?
Nafiye Verim: Dil konusunda zorluk çekiyorsan kötü. Mesela bir şey anlatmak istiyorsun. İçin kelimelerle dolu. Ama karşı taraftaki Alman’a kısa kısa cümlelerle, işini görebilecek kadar anlatıyorsun. İçin kelimelerle dolu kalıyor. En büyük sıkıntı dil. Almanca kursuna gittim bir süre. Kursta öğrendiğim Almancayla ,doktora kendi başına gidebilen, alışverişini kendi yapabilen biri haline geldim. Ehliyetim yoktu ilk zamanlar. Ama o zamanlarda bile yürüyerek de olsa kendi işimi kendim görürdüm. Hiç gocunmazdım. Kimseye ihtiyacım olmadan, kendi işimi kendim yapabilirim.
NE KADAR ZAMANDA ÖĞRENDİNİZ ALMANCAYI ?
Nafiye Verim: Ben Almancayı kızım doğduktan sonra, onu ana okuluna götürürken çözdüm. Gruplarımız oluyordu. Çocuklara öğretmek için eğitimlerimiz oluyordu. Toplantılar, konuşmalar oluyordu. O dönemde çok ilerlettim. Alman bir öğretmenimiz vardı. Verdiği ödevleri, çocuklara Almanca anlattırırdı. O bana çok şey kattı. Ben hep notlar alırdım. Ve o notları Almanca aktarırdım. Çalışma hayatım olmadı ama, o dönem Almancamı çok ilerlettim.
ALMANYAYLA TÜRKİYENİN FARKI NEDİR ?
Nafiye Verim: Almanya’da her şey çok düzenli. Düzenli bir hayat var. Trafik düzenli. Hayatla ilgili her şey düzenli. Türkiyede biraz daha relax aslında bazı şeyler. Ama uçaktan Türkiye ‘ye indiğimiz an bambaşka. Ne kadar düzenli olursa olsun burda her şey, Türkiye benim vatanım. Bu gün Almanya’dan Türkiye ‘ye temelli gitsem belki çok zorlanırım. Ama Türkiye ye karşı da müthiş bir özlem var içimde. Aslında iki arada bir derede bir hayat bizimkisi. Ne oraya aitiz ne buraya.
ÖZGÜVENLİ BİR KADIN MISINIZ ?
Nafiye Verim: Evet özgüvenli bir kadınım. Aslında benim doğuştan getirdiğim bir liderlik ruhum var. Okul zamanında da gruplara bir şeyler anlatmayı çok severdim. Anlatmayı çok seviyorum. Her zaman kendine güvenen özgüvenli bir insandım. Ama hiç çalışmayıp, ev hanımı olunca ; o kapalı bir kutudaymış gibi içinizde kalıyor.
HIRSLI BİR İNSAN MISINIZ?
Nafiye Verim: Evet. Kafama bir şey koyduysam olması için elimden gelen her şeyi yaparım. Olması için oturup beklemem. Çabalarım.
KAFANIZA KOYDUĞUNUZU NASIL YAPIYORSUNUZ?
Nafiye Verim: Bu işi yapmak için en iyi kime ulaşabilirim? Kimden bilgi alabilirim ? Ve neler yapmalıyım derim. Bunları kafamda tartarım. Ölçerim biçerim. Riski göze almayı severim. Çünkü riski göze aldığım her şey bana başarı getirdi.
SİNİRLİ BİR İNSAN MISINIZ?
Nafiye Verim: Aslında mutlu bir insanım. Bunu da karşı tarafa yansıtırım. Ama haksızlık karşısında sakin kalamıyorum. 6 aydır daha sakin yaklaşmaya çalışıyorum. Öncesinde birden patlardım. Bir yerde bir haksızlık varsa tahammül edemiyorum.
YILLAR BÖYLE GEÇER. 18 YAŞINDA GELDİĞİ ALMANYA’YA UYUM SAĞLAMIŞ, DÜZENLİ VE MUTLU BİR HAYATI VARDIR. ARADAN TAM 17 YIL GEÇMİŞTİR. ARTIK YIL 2018 DİR. BU SÜRE İÇİNDE EŞİ CABİR BEYLE MUTLU BİR EVLİLİK SÜRMÜŞ, 2 KIZI OLMUŞTUR. MADDİ SIKINTISI YOKTUR.
TÜRKİYE’YLE BAGINI KOPARMAZ BU SÜRE ZARFINDA. ÇOCUKLUK ARKADAŞLARIYLA GÖRÜŞÜR. HER ŞEY YOLUNDADIR KISACASI.
TA Kİ 2018 NİSANINDA, ORTAOKUL ARKADAŞI GÜLAY’IN WHATSAPP PROFİLİNDE “FARMASİ” YAZISINI GÖRENE KADAR.
ÇOK MERAK EDER. SORAR SORUŞTURUR. FARMASİ DR CEVDET TUNA’NIN 1950’LERDE KURDUĞU BİR SAĞLIK VE KOZMETİK FİRMASIDIR. TÜRKİYE’DE BİRÇOK KİŞİ FARMASİ’YE ÜYEDİR.
O KADAR BEĞENİRKİ BU MARKAYI, GÜNLERCE DÜŞÜNÜR. ODA BU SEKTÖRDE OLMAK İSTER. PLANLAR YAPAR. SORAR SORUŞTURUR. FAKAT ÖNEMLİ BİR SORUN VARDIR.ALMANYA’DA BU MARKA YOKTUR. VE ALMANYA PAZARINA FARMASİ GİRMEYİ HENÜZ DÜŞÜNMÜYORDUR.
FARMASİ NASIL BAŞLADI ?
Nafiye Verim: Her şey bir ev alma hayaliyle başladı. Bahçeli, güzel bir evim olmasını istiyordum. Bunun içinde eşime destek olabileceğim bir iş düşünüyordum. Ama yapacağım işi de sevmem lazımdı. İnstagramda’da Farmasi yapan arkadaşların paylaşımlarını gördükçe, çok heveslendim. Türk firması olması, ürünlerin içerikleri beni çok heyecanlandırdı. Araştırmaya başladım. Aslında başlangıçta bir ev alabilmek için, sevebileceğim bir iş hayaliydi. Ama sonra, içimdeki lideri dışarıya çıkarma isteğiyle bambaşka bir insana dönüştüm.
NASIL BİR EV HAYALİNİZ VARDI ?
Nafiye Verim: Bahçeli her şeyi bana ait küçük bir ev. Çatısından kilerine kadar bana ait bir ev hayaliydi. Ama şimdi hayallerimi büyüttüm.
NASIL GELİŞTİ FARMASİ ?
Nafiye Verim: Araştırdım. Önce başarı hikayelerini araştırdım. Gerçekten bu insanlar para kazanabiliyorlar mı? Diye araştırdım. Çok insana yazdım. Çok insanla görüştüm. Farmasi Almanya’da yoktu. “Ne zaman açılacak ? Ne zaman başlayacak? ” diye de çok insana sordum. Ama aslında benim çıkış noktam Gülcan Çavdar’la konuştuğum gündür. Gülcan Çavdar benim sponsorumdur.
NASIL TANIŞTINIZ ?
Nafiye Verim: İnstegram’da Farmasi yapan herkese yazdığım bir dönemde ona da yazmışım. Tanımıyordum onu. Tamamen kader. Bide Türkiye’nin en başarılı sponsorlarından birisi. Ama ben onu hiç tanımıyordum. Yollarımız tamamen kader sonucu kesişti. Ona “Almanya Farmasi ne zaman açılacak?” diye sordum. Bana “Almanya Farmasi çok yakında açılacak. Almanya’daki ilk liderim sen olmak ister misin?” diye sordu.
İşte bu cümle benim kopuş noktamdır. Ve bu cümleyi ömrüm boyunca unutmayacağım.
NEDEN ?
Nafiye Verim: Beni çok heyecanlandırdı bu cümle. Duymak istediğim buydu işte. “Lider olmak ister misin? Cümlesindeki lider kelimesi, benim içimdeki lideri artık ortaya çıkarmam gerektiğini hissettirdi bana. Evet bana Almanya /FARMASİ açılacak demişti. Ama ne tarih belliydi ne de bir hazırlık vardı.
Ama ben o gün insanlara anlatmaya başladım Farmasi’yi. Gittiğim fırında da anlattım. Bakkalda da anlattım. Farmasi yenir mi ? Diyen insanlara da yorulmadan anlattım. Kimse bilmiyordu çünkü.
PEKİ NASIL ANLATTINIZ ? ÇÜNKÜ SİZDE TAM OLARAK BİLMİYORDUNUZ ?
Nafiye Verim: Evet (sesinde bir mutluluk beliriyor) Ürünleri çok güzel, dediğim zaman, insanlar sen kullandın mı? Diyorlardı. Hayır kullanmadım diyordum. Ama nerden biliyorsun güzel olduğunu diyorlardı. Görselleri bile çok güzel diyordum. Hissediyorum çok güzel diyordum. Köyün delisi gibiydim aslında.(gülüyor)
Bana elinde ürün var mı ? Getir deneyelim diyorlardı. Ürün yok diyordum. Kendimde kullanmamıştım çünkü. Ve çok şaşırıyorlardı. Kendin kullanmadığın bir üründen nasıl bu kadar eminsin ? Diye soruyorlardı. Diyordum bu bir Türk firması. Ben bir tük firmasının Almanya’da çok iyi yerlere gelmesini istiyorum. Amerika’da çok başarılı olduğunu biliyordum. Onu araştırmıştım. Beni cezbeden yönlerinden biride o olmuştu.
Çok araştırdım. Dr. Cevdet Tuna kimdir. Fabrika kaç yıllık. Ürünler nerde ve nasıl üretiliyor. Bir şeyleri araştırırken, bulduğum görselleri insanlara mesajla atardım. Ama insanlar elle tutulur bi şey olmadığı için inandırıcı bulmuyorlar. İlk 3 ay çok zorlandım. Ve sonuç almadım. Sadece kendi çevremden iki arkadaşımın ilgisini çekebildim. Ama yılmadım internet üzerinden Almanya/FARMASİ paylaşımları yapmaya başladım.
Onlarca telefon görüşmesi yaptım inanın abartmıyorum. Rehberimdeki herkese ulaştım. Hepsinden olumsuz yanıt aldım. Boş iş diyende oldu. Boşver kazanamazsın diyende oldu. Ama hep şu duayı ettim Allah’ım bir gün bana Farmasi’yle ilgili kendileri yazacaklar dedim. Buna çok inanıyordum. Ve 3 ay sonra ekip arkadaşım Şenay bana yazdı.
PEKİ BUNCA OLUMSUZ YANITTAN SONRA HİÇ MORALİNİZ BOZULMUYOR MUYDU?
Nafiye Verim: Bozuluyordu tabi.
Ama daha çok başarma isteği geliyordu. Ben başaracağım diyordum.
BİR İNSAN ZAMANI BELLİ OLMAYAN BİR ŞEYİ NE KADAR BEKLER? VE NE KADAR İNANÇLI KALABİLİR ? İNANDIYSANIZ EĞER VE BEKLEMEK YÜK GELMİYORSA SİZİN ÖNÜNÜZDE KİMSE DURAMAZ.
İnanmıştır Nafiye sonunda başaracağına. Tüm olumsuzluklarda biraz daha güçlenir. Her hayırı evet kabul eder. İnanç ve umut en yakın arkadaşlarıdır artık. Daha çok bilgi sahibi olur. Daha cok çalışır. En büyük desteği de eşi Cabir beyden görür. Yanındadır eşi. Olmayan bir işe sahip çıkmasıyla alay etmez. Karşısında değil yanında durur.
Fakat zaman ne kadar inandığını denercesine yeni oyununu ortaya koyar. Pandemi patlak verir. Buda yıldırmaz NAFİYE hanımı. Ekibini kurmaya başlamıştır bile eşinin destekleyici tavrı olumlu sözleri onu başarıya biraz daha iter ilk olarak eşine açtığında bu konuyu, sence yapabilir miyim? Diye sorduğunda, Cabir beyin “ben yapamam ama sen yaparsın” demesi de Nafiye hanımı etkiler.
Ama süreç uzamıştır. İnsanlar Nafiye hanıma inanmış onun yanında yer almaya başlamışlardır. Nafiye hanım yanında yer alan bütün insanlarla bir gönül bağı kurar. Bu arada Türkiye tarafı da Nafiye hanım çabasını ve inancını fark etmeye başlamıştır.
Nafiye hanımdan yeni bir hamle gelir. İnstagram dan elinde olmayan ürünleri tanıtmaya başlar. O kadar güzel tanıtır ki insanlar etkilenir ve aramaya başlarlar yakında açılacak bilgisini verir. Ve kendi deyimiyle kayıt bağıyla değil gönül bağıyla bağlanan Farmasi yapmak isteyen insanla tanışır..
Türkiye’deki akrabalarına ulaşır ürünleri onlara sorar. Pandemi yüzünden Türkiye ye gidemez. Gitse belki alıp getirip kullanacaktır. O da akrabalarına aldırıp onlara sorar.
Bu arada 3.kızı Sena’ya hamiledir. Hamileliğini çok dillendirmez. Hiç kimseye söylemez. Bebeği olacak Farmasi yapamaz demelerinden çekinir. Arkadaşlarına hatta sponsoruna bile söylemez. Sena doğduktan sonra söyler herkese.
İNSANLARLA GÖNÜL BAĞINI NASIL KURDUNUZ ?
Nafiye Verim: Benim kendi çevremden sadece Vesile ve Nejla var. Geri kalan arkadaşlarımın hepsi internet üzerinden ve instagram dan tanıştığım arkadaşlar. Dedim ki “onlarda benim gibi.” Hepsi de başarmak isteyen, Farmasi’ye ilgi duyan insanlardı. Bir yıl elimizde hiç ürün yokken tanıtım yaptık instagram dan. Farmasi /Almanya hashtag ‘iyle paylaşımlar yapıyordum. İnsanlar o sayede bana ulaşıyorlardı. Bana diyorlardı ki senin sayfan hem aktif hem içten, samimî geldiği için sana yazdık. Paylaşımlar yaptıktan sonra ilk 3 ay sadece ben yazdım. Olumsuz yanıtlar aldım. Ama 3 ay sonra onlar bana yazmaya başladı. Ben Farmasi’yi o kadar büyük bir aşkla bıkmadan anlatıyordum ki, senin sayende bir kez daha ilgi duymaya başladık.
Daha sonra Almanya müdürlerimden Hülya ile tanıştım. Birbirimizi takip etmeye başladık instagram dan, arkadaş olduk. Sayfasında ve story sinde Farmasi paketleri gördüm. Nerden temin ettiğini sordum. Polonya’dan temin ettiğini söyledi.
Bu sefer Farmasi/Polonya’yı araştırmaya başladım. Polonya’da AB ülkesiydi. Ordan ürün alabilirdik. Polonya’dan ürün temin etmeye karar verdim. Orda bir sponsorumuz vardı. O bize paketleri gönderiyordu.
Yüksek kargo fiyatları ödeyerek ordan ürün temin etmeye başladık. İlk ay 16 arkadaşla başladık. Herkes kendi kargo parasını ödüyordu. Böylece Polonya’nın en hızlı ilk müdürü oldum.
Ürünleri temin ettikten sonra işim daha kolaylaştı. Ekibimi daha sağlıklı bir şekilde büyüttüm. Kendimde evimin her yerinde Farmasi ürünleri kullanmaya başladım. İnsanlara artık daha kolay anlatabiliyordum.
İLK ÜRÜNLER ELİNİZE GELDİGİNDE NE HİSSETTİNİZ ?
Nafiye Verim: Mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum. Çünkü bu an için çok çabalamıştım. Çok emek vermiştim. Daha hiç elimde ürün yokken ben bu ürünleri sevmiş ve inanmıştım. Şimdi odanın ortasında bir koli duruyordu ve faturalı Farmasi ürünleriydi.
ÜRÜNLER GELDİKTEN SONRA NE OLDU?
Nafiye Verim: Ürünler geldi. Ürünler geldikten sonraki bir hafta çok önemliydi. Arkadaşlarım içinde öyleydi 16 kişiydik. Kalbim güm gümdü. Çünkü acaba anlatıldığı gibi güzel miydi ? Artık işin o kısmındaydık. İlk bir kaç hafta ürünleri kullandığımızda hayranlığımız daha da arttı. İşte o andan sonra o 16 kişi büyümeye başladı.
28 SAATTE 800 KAYIT YAPTIĞINIZ DOĞRU MU ?
Nafiye Verim: Bizim işimiz kartopu gibi büyür. Kulaktan kulağa yayılır. İlerler. Çok fazla tanıtımlar yaparak, çok fazla insana ulaştık. İnsanların da ürün kullanmasını sağlayarak, kayıt bağı ile değil gönül bağıyla bağlandık. Ön hazırlığımızı çok uzun zamandır ve çok güçlü yaptığımız için, o kayıtları yapabildik.
BU KADAR YOĞUN ÇALIŞMAK AİLE HAYATINIZI NASIL ETKİLEDİ ?
Nafiye Verim: Bazen daha az uyudum. Çok erken vakitte kalktım. İşlerimi yaptım. Bazen çok geç uyudum. Çocuklarım uyuduktan sonra telefon konuşmalarımı yaptım. Çünkü karşımda konuşacağım insanda bir kadındı. Ve onunda işleri vardı. Eskiden hafta da bir cam siliyorsam ayda bir sildim.
FARMASİ’YLE İLGİLİ BİR GÜNÜNÜZ NASIL GEÇİYOR?
Nafiye Verim: Watsaptaki mesajlarıma mutlaka dönüş sağlarım. Çünkü önemli sorular oluyor. İnstagramda beni paylaşan arkadaşlarımı mutlaka paylaşırım. Onlara mutlaka güzel notlar yazarak paylaşmaya çalışırım. Çünkü hepsinde bir emek var Bu benim işimin bir parçası. Çünkü biz instagram dan çok güzel büyüdük ilerledik. Bizim için çok önemli. Emekte vermek gerekiyor. Sabah ilk kalktığımda çocuklarımı okula götürme işlemiyle uğraştıktan sonra yaptığım budur. Sonra ekip liderlerimle, zaman zaman birebir görüşmelerim olur. Toplantılarım olur. Eski zamanlara bakarak, bir çok şeyi daha çok yerine oturturdum. Almanya açıldıktan sonra bir çok şey daha çok düzene oturdu. Arada nefes alabileceğim uzun zamanlarda oluyor. Çünkü artık ekip liderlerimde kendi ekiplerinin de sorumluluklarını aldılar.
BUNDAN SONRAKİ HEDEF NEDİR ?
Nafiye Verim: As başkan müdür, başkan müdür ve sultan müdür olmak istiyorum. Yolum uzun verilecek çok emek var. Tabiki çok zor. Ama acelem yok. Gencim umarım Allah nasip eder.
BİR KAÇ KELİMEM VAR SİZİN İÇİN NE İFADE EDER ?
Nafiye Verim: Tabi buyrun.
- SU /HAYAT
- EVLAT/ HERŞEY
- YEŞİL/ HUZUR
- IŞIK/HEYECAN
- FARMASİ/ALTIN ÇAĞIM
NAFİYE HANIM BENİMLE KONUŞMAYI KABUL ETTİĞİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
Nafiye Verim: Rica ederim. Bende çok teşekkür ederim.
- NAFİYE VERİMİN İNANDIĞI İŞİ TAM OLARAK YAPABİLMESI 3 YIL SONRA OLDU
- İNANCI, ZEKASI, VE UMUDUYLA BİRÇOK KADINA ÖRNEK OLDU.
- 2018 DE HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞMAYA BAŞLADI.
- YILMADI.
- 2022 YILINDA HAYALLERİNE KAVUŞABİLDİ.
- BİR ÇOK KADINA İŞ KAPISI AÇTI.
- İSTEDİĞİ ZAMAN BİR KADININ NE KADAR GÜÇLÜ OLABİLECEĞİNİ GÖSTERDİ.
- NAFİYE VERİM EŞYALARA İSİM TAKIYOR. ONLARLA KONUŞUYOR.
- FARMASİ’DEN KAZANDIĞI PARAYLA KIRMIZI BMW ALDI. TAKSİTLERİNİ KENDİ ÖDÜYOR.
- ARABASININ ADI İPEK.
NAFİYE VERİM HAYATTAKİ DURUŞU, İNANÇLARI, VE AZMİYLE HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞMAYA DEVAM EDİYOR.
■EV Mİ ? AZ KALDI. BEĞENDİĞİ ARSANIN SATIŞA ÇIKMASINI BEKLİYOR.
■NAFİYE VERİM, ALMANYA’NIN İLK VE TEK ELMAS MÜDÜRÜ