Bu aralar pek iyi değilim. Aklım da ruhum da karmakarışık, kalbim sıkışıyor, canım insan üstü sıkkın, asabım çok bozuk kafam desen yerinde değil.
Sürekli bir huzursuzluk ve mutsuzluk hâli, bir ağlamaklılık sebepsiz yere ve aniden dökülen göz yaşları ve daralma hissi. Sanki kendimi dünyanın en çaresiz insanı gibi hissediyorum.
Gerçi içinde olduğumuz dünyanın koşulları bu duruma fazlaca müsait amma velâkin benim son birkaç ayım fazlaca hareketli, yorucu ve kafa karıştırıcı geçti. Ağustos ayında evimizde bir tadilat başladı o yüzden evimizden bir süreliğine de olsa ayrılmamız gerekti o yüzden o gün dedemin evine gttik ve tam üç haftamızı orada geçirdik. Hem güzel hem de sıkıcı bir süreçti bizim için çünkü evimizi özledik, oranın şartları pek alışık olmadığımız şekildeydi biraz zor adapte olduk, bazı tatsız durumların içine düştük ama bir yandan da biraz uzaklaşmak iyiydi, denize nazır kahvaltılar yaptık mesela, sahilde yürüyüşlere çıktık kuzenlerimizle akrabalarımızla bir araya geldik falan bunlar da hikâyenin güzel kısmı.
Ve 12 Eylül günü nihayet evimize dönebildik. Tâbi ki evimizde çok şey değişmişti; yerler, mutfak banyo… Bazı şeyler istediğimiz gibi olmasa da sonuçtan gayet memnunduk. Sonraki birkaç gün yerleşme telâşıyla geçti ama onu da yaptık gerçi yine yapılması gereken düzenlemeler var ama olsun çözeriz hepsini sıkıntı yok. Ama bu süreç annemin de benim de dengemizi alt üst etti annem en küçük aksilikte bile üzüldü, bazı ufak pürüzler elbette tadını kaçırdı e bir de daha kısa süre önce yaşanan bazı tatsızlıklar da vardı hepsi birleşince sonrasını tahmin edersiniz sanıyorum.
Bütün bunlar beni de etkiledi tâbi ve yazımın başında belirttiğim garip ruh hâlinin içine düştüm; Sebepsiz bir mutsuzluk hâli, karmakarışık bir kafa, durup dururken dökülüveren gözyaşları… O ânlarda beni özetleyecek cümle ’’İyi değilim ben’’ olurdu sanırım. Gerçekten alt üst olmuştum, ruh hâlim dengesizleşmişti çünkü. Sonuçta yirmi altı senelik evimiz ilk kez tadilat görüyordu ve senelerdir alışık olduğumuz bazı şeyler artık farklı olacaktı ve elbette bazı pürüzler çıkacaktı ama yine de ikimiz de sarsıldık biraz.
Ama onlar da geçti gitti şükür bunları da yaşamadım demem buralardan göçerken.
Tam da her şey yoluna girmeye başladı diye düşünürken bu sabah aldığım acı bir haber beni bir kez daha sarstı; Canım Dedeciğim Ali İhsan Yenilmez ne yazık ki vefat etti. Babamın, amcamın ve halamın biricik babaları, babaannemin sevgili dedesi ailemizin Ali İhsan Paşası… Bu hayata gözlerimi açtığım ilk andan beri yanımda olan insanlardandı, çok da severdim onu. Ne anılar biriktirdik beraber; yanımıza babaannemi de alıp kampa, askeri kantine gittiğimiz yaz akşamları, çocukken pehlivanlar gibi güreşmelerimiz, bayramlarda bir araya gelişlerimiz… Ne güzel günlerdi hepsi, iyi ki yaşamışım hepsini bana kâr kalan bu güzel anılar işte.
Onu çok özleyeceğim ve de hep güzel hatırlayacağım…
Yine ‘’İyi değilim ben’’. Bir parçam eksildi…
Nurlar içinde huzurla uyu dedeciğim, bir gün başka bir evrende en güzel hâlimizle yeniden buluşmak umuduyla…