Aşk yanmaktır, yanıp yanıp kül olmaktır.. Aslında bakarsınız, tek bir aşk vardır oda ilahi aşk… O aşk Allah aşkıdır ki, ve herşey ondan zuhur etmiştir.
Herkese merhaba sevgili yol arkadaşlarım, bugün size Aşktan bahsedeceğim. Gerçek aşk nedir? Aşk acıtır mı sadece? Acı olmadan aşk olmaz mı? Mevlana Şems’in aşk üzerinden muhabbeti nasıldı? Bu sorulara cevap vereceğiz. Aşk YANMAKTIR.. Yanıp yanıp kül olmaktır.. Aslında bakarsınız, tek bir aşk vardır oda ilahi aşk… O aşk Allah aşkıdır ki, ve her şey ondan zuhur etmiştir. Beşeri aşkı isteriz nefis olarak ama asıl onun tecellisi ilahi aşktandır. Çünkü her yaratılan da onun güzelliği onun bir esması vardır. Ve biz bir beşere aşık oldukça aslında Allah ‘a bir kez daha aşık oluyor ve daha çok ona dönüyoruz.. Beşeri aşk, bizi ilahi aşka götüren bir yoldur. Ne güzel demiş sufiler :”Leyla’ ya varmadan Mevla’ya varamazsın”
Her ne kadar istisnalar kaideleri bozmasa da genelde beşeri aşka düşenler ilahi aşka tutunurlar…
Aşk acı çekme hali, halvet halidir. Hak diliyle susmak, hal diliyle Aşk YANMAKTIR. Beşerin kemalat yolculuğunda ilerleyebilmesi ve kamil insan olması için ve insaniyet makamına geçmesi için yanması şarttır. Size bununla ilgili Şems ve Mevlana’ nın hikayesinin bir kısmını anlatmak isterim. Hadiseye göre, Mevlana ve Şems tanıştıktan sonra dergahta Şems onu eğitmeye başlar. Mevlana her ne kadar dolu ve ilim sahibi olsa da, bir şeyler hep eksik kalmıştır. Babasından kalma ilimleri, kitapları yutmuş, döneminin en ünlü müderrislerinden olmuş, fakat o coşku, o aşk eksik kalmıştır. Ta ki Şems hazretleri gelene kadar. Bir gün dergahta kitaplığına bakan Mevlana’ya Şems seslenir: “Şu kitaplığından bana 5 tane en değer verdiğin kitabı getir”.
Mevlana afallar ama hocası olduğu için uymak zorundadır. Onun için değerli 5 kitabı getirir. İçlerinde babasının emaneti olan çok değerli bir kitapta vardır. Şems kitapları alır ve hızlıca dergâhın ortada bahçesinde yer alan havuza atar. Şems’in bu hareketi Mevlana’yı şaşkına çevirir. Bağırmaya yakınmaya başlar.
“Kitaplarım, kitaplarım, değerlilerim, babamın hediyesi” Şems Tebriz’i muzip bir şekilde gülmektedir. Olaya şahit olan öğrenciler ve dergah çalışanları da olanlara anlam vermiyordur. Mevlana hazretleri o panikle havuza girer ve ıslanan kitaplarını toplamaya başlar. Üzeri sırılsıklam olmuştur. Ama bunun farkında bile değildir. Kitapları aldığında kitapların hepsinin kupkuru olduğuna şahit olur. Ve bir damla bile ıslanmadığını görür. Büyük bir şaşkınlık yaşar. Şems’in ilmini anlamıştır. Şems e bakar. Şems gülümseyerek şöyle söyler : “Kır kalemin ucunu bundan sonra ki yolculuğumuz, aşk yolculuğudur aşkı kalem yazmaz ki, kitaplarda bulasın” der.. Aşk kitaplarda bulunmaz. Kalem hamuş olur, yazmaz. Aşk susmaktır. Bile bile yanmaktır.
Ne demiş Fuzuli :”Aşk imiş her ne varsa şu alemde, ilim sadece bir kıylu kal imiş “
Aşktır alemde herşey aşktan ibarettir diyor fuzuli… Ve diyor ki, aşksız olan ilim sadece bir dedikodudan ibarettir.
Aşk sabretmektir. Aşk onun için ondan vazgeçmektir. Aşk acı çeksen de kızılcık şerbeti içtim, deyip ses etmemektir. Aşk bu dünyanın var olma sebebidir.
Aşkın hakikatine varan yolcu, bu yolun tüm lezzetini alır. Öyle ki, Mecnun da ilk baş Leyla ‘ya aşık olsa da sonra aşkını Allah’ a yönlendirmiş. Asıl gerçek aşkın o olduğuna vakıf olmuştur. Aynı zamanda Yusuf’la Züleyha’nın hadisesinde de Züleyha başta Hz. Yusuf’a türlü oyunlar yapıp nefsi olarak onu elde etmeye çalışsa da onda tecelli eden ilahi aşkı fark etmiş ve kendini Allah’a vermiştir.
Ünlü İslam alimi Kuddusi şöyle diyor :”Aşkı ede gör başına taç deme mecazi, aşık olanın gönlüne irfan gelir elbet”. Kuddusi şöyle diyor :
Aşk olmadan ilim olsa da, irfan için aşk lazım. İlimden irfana geçişte bir köprüdür Aşk.
Pervane misali yanmaktır ateşte…. Kül olmaktır. Odun yanar kül olur, insan yanınca kul olur demiş Mevlana..
Şems Tebriz’i, Mevlana’nın Mevlana olmasını onu bırakıp Şam’a gitmesiyle başarmıştır. Mevlana’nın Mevlana olması yanması ve pişmesi için onu kendi yokluğuyla terbiye etmiştir. Çünkü Mevlana’nın Mevla’ya geçmesi için Şems Tebrizi’ye duyduğu beşeri sevgiden vazgeçmesi ve arınması gerekiyordu. Mevlana onun gidişiyle çok acı çekti. Oruçlar tuttu. Dualar etti. Hatta hastalandı. O dönem Şems’ e karşı olanlar bile Şems Tebrizi’nin gelmesini istediler. Ama Şems Tebriz’i giderken Mevlana’nın Mevlana olmasına ve pişmesine sebep olmuştur. Bunu başardı. Şuan dünyada bir Mevlana gerçeği varsa Şems Tebriz’i sayesindedir.
Sonuç olarak, Aşk satırların anlatamadığı, sözcüklerin kifayetsiz kaldığı gönlün hamuş olduğu, acılarla pişen bir kavramdır. Allah’ın aşkının varlığının, güzelliğinin, esmalarının, cemal ve Celal tüm sıfatlarının tüm yaratılanlarda zuhur etmesidir. Aşk her şeydir. Aşksız şarkılar öksüz, şiirlerin boynu bükük kalır… Aşk konuşamadıklarımız gözlerde söylenen bir şarkıdır… Eyvallah su gibi olun… Görüşmek üzere… . AŞKOLSUN…