Evet haklısınız o dönemlerde çocuk olmak inanılmazdı. Sokaklarda özgürce oynamak, bisiklet sürmek, maç yapmak şimdiki çocuklar için çok uzak maalesef. Peki yazımın konusu olan 80’lerde ve 90’larda televizyonda nelerden korktuk?
Bizler parkta hortumdan su içerdik, kirlenmiş ellerle yemek yerdik, düştüğümüzde yaramıza tükürük sürerdik üstüne şimdiki çocuklar gibi hasta olmazdık çoğu kez. Bayramlarda 15 kişi aynı arabaya binip akraba ziyaretine giden 80’ler ve 90’lar çocuklarının çoğunlukla TRT den ve Star Tv’den izlediği, gözlerinin kocaman açılmasına, sobanın kömür çıtırtıları arasında battaniye altına saklanmasına neden olan Tv programlarını kısaca derledim. Eklemek istediğiniz programlar var ise lütfen yorum kısmına yazın, bende bu yazının ikinci bölümünü hazırlayayım sizlere;
CLEMENTİNE TRAVMASI
Muhtemelen Clementine izlemeyenler yukarıdaki fotoğraflara bakıp “Aaaa, bu sevimli kızdan korkulur mu ” diye soruyorlar. Efendim sorun bu kız değil ki, sorun Melmoth denen alevsi iblisti, inanın yazarken bile tüylerim diken diken oluyor şu an. Clementine’in işlerini engellemeye çalışan; işlerini yapmayanları tutup aleve atan şeytandı Melmoth. Çizgi filmin müziğini duyunca bile korkuyordum, nasıl bir çizgi filmdi bu. Bir de Hemera isimli küre içinde bir cin vardı, cumartesi sabahlarımızı mahveden. Soluk renklerin kullanıldığı çizgi film Fransız yapımıydı ve biz 1975-1985 yılı doğumluları şeytanla ve cehennemle tanıştırmayı başarmıştı.
ELM SOKAĞI KABUSU
Uyuduğumuz an Freddy Kruger isimli psikopat ile karşılaşabilme korkusu nedeniyle çok gece uykusuz kaldık bu film serisi yüzünden çünkü Freddy uykunuzda gelip her türlü kötülüğü yapıyordu. 9 filmlik seri bizleri kabuslardan kabusa sürükledi. Kulağını kestiği çocuğa “Kulağın bende, kulağın bende” diye espri yapabilen ama bizleri güldüremeyen çocukluğumuzun ürkünç karakteri Freddy; jilet gibi tırnakları ile ilk tanıdığımız seri katildi. Ne Freddy’nin yüzü,ne kazağı,ne elleri,ne de tekerlemesini bir nesil asla unutmayacak. Türkçe’ye çevrilmiş tekerlemesi şu şekildeydi.
“Biir kii, bu gece senin için geldi fredi
üüüç döört, kapını sıkıca ört
beeş altı, hemen yakala hacı
yedi sekiiz, bu gece yine geçiz
dokuuz oon, artık uykuya son!”
CHUCKY BEBEK
Oyuncakçıda karşılaştığınızda size ” Merhaba benim adım Chucky, arkadaş olabilir miyiz? ” diyen dünya tatlısı bir oyuncak bebek nasıl olur da o masumluktan sıyrılıp gözünüzü oyup, suratınızı parçalayabilir sorusunun en hakiki cevabıdır Chucky. Minnacık boyuna bakmayıp çocukları katıp önüne kovalayan bu vahşi yaratık, ruh sağlığımıza çok büyük zararlar vermiştir. Üzerimizdeki travmayı uzunca süre atamamış olarak, oyuncakçılardan uzak durmayı bize aşılamıştır. Bu katil bebeğin “Nerdesin velet” diye kurbanını aradığı sahneler beynimizde yer etmiştir.
ZİYARETÇİLER DİZİSİ
Hangi akla hizmet bu diziyi seyrederdik bilmiyorum,5 -6 yaşlarında seyredilecek bir yapım değildi. Hangimiz derimizi kaşımadık yeşile dönüşeceğimiz mi diye ya da hangimiz gece tuvalete yalnız gidemedi bu dizi yüzünden. Bu dizide uzaydan gelen mahlukatlar vardı, derilerini kaşıyıp kaldırınca derileri kertenkele derisi gibi ama canlı yeşil vıcık rengi olurdu . Çöpte buldukları fareleri yiyen görünce onların insan değil, uzaylı olduğunu anlardık. Cumartesi geceleri TRT’nin vazgeçilmez dizisi sayesinde korkudan televizyondan bile soğumuştuk.