Yeniden Refah’tan zorunlu PCR testi açıklaması: Yeniden Refah Partisi avukatı ve MKYK üyesi Av. Abdulkadir Yılmaz “Geciken adalet zulüm getirir” dedi.
İçişleri Bakanlığı’nın 20.08.2021 tarihli, “Bazı Faaliyetler İçin PCR Zorunluluğu” konulu genelgesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebi ile İçişleri Bakanlığı aleyhine 1 Eylül 2021 tarihinde Danıştay’da açtıkları davanın seyrine ilişkin Yeniden Refah Partisi avukatı ve MKYK üyesi Av. Abdulkadir Yılmaz yazılı açıklamada bulundu. Yılmaz parti adına yaptığı açıklamada, “Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulüm getirir” dedi.
Yeniden Refah Partisi tarafından yapılan açıklamada, zorunlu PCR test uygulamasına yönelik genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da açılan davanın üzerinden 4,5 ay geçmesine rağmen hala yürütmenin durdurulması kararı verilmediği belirtilerek, “Büyük bir üzüntü ile ifade etmek isteriz ki, yüksek mahkeme, Türk hukukunun ağır aksak işlediğine yönelik getirilen eleştirilerin ne denli haklı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir” denildi.
‘HUKUKUN AĞIR AKSAK İŞLEDİĞİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER HAKLI ÇIKMIŞTIR’
Yılmaz, hukukta ‘Geciken adaletin adalet olmadığı’ sorumluluğu ile hareket edilmesi gerektiğini söyleyerek şunları kaydetti:
“Dava dilekçemizde, iptal davasının konusunu oluşturan İçişleri Bakanlığı genelgesinin açıkça hukuka aykırı olduğu, genelgenin içeriğini oluşturan zorunlu PCR test ve aşı uygulamasının 06 Eylül 2021 tarihi itibariyle başlaması halinde milyonlarca vatandaşımızın telafisi imkânsız maddi ve manevi zarara duçar olacağı, hukuka aykırılığı apaçık şekilde ortada olan genelgenin uygulanmakla etkisini yitirecek bir genelge olduğu gerekçeleriyle davalı idarenin savunması alınmadan ve ivedilikle yürütmenin durdurulması kararı verilmesi özellikle ve ısrarla talep edilmiştir.
Fakat buna rağmen mahkeme, yürütmenin durdurulmasına yönelik talebimizin değerlendirilmesini davalı idarenin savunması alındıktan sonraya bırakmıştır. Gelinen nokta itibariyle davalı İçişleri Bakanlığı 2021 Ekim ayında davaya cevap vermesine ve aradan neredeyse üç ay geçmesine rağmen yürütmenin durdurulması talebimizle ilgili ne yazık ki olumlu yahut olumsuz bir karar verilememiştir. Büyük bir üzüntü ile ifade etmek isteriz ki, yüksek mahkeme, Türk hukukunun ağır aksak işlediğine yönelik getirilen eleştirilerin ne denli haklı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. “Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir.
Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulüm getirir.”, “Adalet, mülkün temelidir.” düsturu ile bizlere miras bırakılan bu topraklarda büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket etmemiz gerektiğini hatırlatmakta fayda görüyoruz. Ayrıca yüksek mahkeme vereceği kararla Türkiye’nin ilk etapta kanun devletinden kararname devletine; daha sonra kararname devletinden genelge devletine dönüştüğüne yönelik genel kabul ve eleştirilerle ilgili kanaatini de serdetmiş olacaktır.”
‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ENDEKSİNDE 139 ÜLKE ARASINDA 117. SIRADAYIZ’
Açıklamasının devamında Türkiye’nin Dünya Adalet Projesi (WJP) adlı kuruluşun yayımladığı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde, bir yıl öncesine kıyasla 10 puan birden gerileyerek, 139 ülke arasında 117’nci sırada yer aldığını belirten Yılmaz, bu konuma gelinmesinde geciken kararların büyük etkisinin olduğunu belirtti. Avukat Yılmaz, 139 ülkeyi kapsayacak şekilde 138 bin hane halkına ulaşılmak ve 4 bin 200 hukukçuyla iş birliği yapılmak suretiyle tanzim edilen Dünya Adalet Projesi’nin Türkiye’ye ilişkin 2021 raporundan örnekler vererek şu bilgileri paylaştı:
“2020 raporuna göre Devlet Yetkileri Kısıtlamaları Bakımından (Bu faktörde, ülkeyi yönetenlerin yasalara ne denli bağlı olduğu tetkik edilerek sorumluluk ve yetki dengesi ölçülmektedir.) 128 ülke arasında 124. sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 134. sıradayız. 2020 raporuna göre Yolsuzluğun Olmaması/Olması Bakımından (Bu faktörde, rüşvetin olup olmadığı kamu veya özel kaynakların uygun kullanılıp kullanılmadığı tetkik edilmektedir.) 128 ülke arasında 60. sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 69. sıradayız. 2020 raporuna göre Şeffaf Yönetim Bakımından (Bu faktörde, temel kanunların ve yasal haklarla ilgili bilgilerin kamuoyuna açıklanıp açıklanmadığı ölçülerek yayınlanan bilgilerin kalitesi değerlendirilmektedir.) 128 ülke arasında 97. sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 107. sıradayız.”
Yılmaz rapora ilişkin örnekler verdiği açıklamasının devamında şunları aktardı:
“2020 raporuna göre Temel Haklar Bakımından (Bu faktörde, ulusal ve uluslararası temel haklara saygı duyulup duyulmadığı tetkik edilmektedir.) 128 ülke arasında 123. sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 133. sıradayız.
2020 raporuna göre Yasal Yaptırımlar Bakımından (Bu faktörde, yaptırımların ne derecede adil ve etkili olduğu değerlendirilmektedir.) 128 ülke arasında 110.sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 119. sıradayız. 2020 raporuna göre Medeni Yargı Bakımından (Bu faktörde, sıradan insanların mağduriyetlerini sivil adalet sistemi yoluyla barışçıl ve etkili bir şekilde çözüp çözemeyecekleri, medeni adalet sistemlerinin erişilebilir olup olmadığını ve ayrıca ayrımcılık, yolsuzluk ve uygunsuzluk olup olmadığı değerlendirilmektedir.) 128 ülke arasında 103. sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 113. sıradayız. 2020 raporuna göre Ceza Adaleti Bakımından (Bu faktörde, ceza adaletinin mağduriyetleri gidermeye elverişli olup olmadığı değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.) 128 ülke arasında 85. sırada iken; 2021 yılı raporuna göre 139 ülke arasında 103. sıradayız.
İlgili raporda Mali ve Sudan gibi ülkelerin hukukun üstünlüğü endeksinde önümüzde olduğu ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gine, Mozambik ve Nijerya’nın ise hemen arkamızda sıralanıyor.”