Yapay tatlandırıcılar; kalori değeri olmayan, kan şekerini etkilemeden tatlı tadı veren kimyasal bileşenlerdir. Sukraloz, Aspartam, Asesülfam-K ve Sakkarin,şeker yerine kullanılan bir yapay tatlandırıcılardır. Gününüzde birçok gıda maddesinde bu ürünleri görmekteyiz.
Yapay tatlandırıcı bir ajan olan ve birçok gıda maddesinde sıklıkla kullanılan aspartam 1966 yılında ülser tedavisini geliştirmek amacı ile yapılan araştırmalar sırasında James Schlatter tarafından keşfedilmiştir. ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından 1981 yılında onaylanmıştır. Bu tarihten sonra 6,000’in üzerinde ürün içinde, pek çok ülkede milyonlarca insan tarafından tüketilmeye başlanmıştır. Bugün her yıl yaklaşık 5000 metrik ton civarında üretilmektedir.
Aspartamın günlük alım miktarı sınırlıdır. FDA’ya göre, günlük aspartam alımı maximum hem yetişkinler hem de çocuklar için Avrupa’da 40 mg/kg, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 50 mg/kg’dır. Aspartamın olası yan etkilerinin bu dozların üzerinde kullanımı ile oluştuğu düşünülmüştür fakat son yıllarda yapılan çalışmalar bu kanının doğru olmadığını göstermeye başlamıştır.
Aspartam tüketildiğinde aspartik asit, fenilalanin ve metanola dönüşür ve bunların tümü merkezi sinir sistemi üzerinde güçlü etkilere sahiptir. Aspartamın nörolojik yan etkileri bu içeriklerle ilşkilidir. Bu makalede; sistemik yan etkilerinden, kanser oluşturabilme potansiyelinden ve gebelik döneminde kullanımı ile oluşabilecek komplikasyonlardan bahsetmeyeceğim.
Aspartamın FDA tarafından kabulünden sonra baş ağrısı, davranım ve bilişsel değişiklikler, duygu durum değişiklikleri ve duyarlı bireylerde allerjik reaksiyonlar gibi bazı yan etkiler bildirilmiştir. Beyinde dopamin ve seratonin sentezini azaltarak depresyona eğilimi artırabilir. Aspartam aynı zamanda kortizol metabolizmasını da etkileyerek strese neden olmaktan da sorumludur.
Aspartamın bağırsak florasının düzenini bozması ve nörotransmiterlerin üretimini değiştirerek nörobiyolojik bozukluklara yol açması da mümkündür.
Yapılan çalışmalarda aspartam ve metabolitlerinin uzun süreli kullanımının Alzheimer hastalığı, Parkinsonizm, multipl skleroz ve beyin tümörleri gibi nörodejeneratif hastalık riskini artırabildiğini gösterilmiştir.
Aspartamın otizm hastalığı sıklığını da artırdığına dair yayınlar bulunmaktadır.
Yapılan deneysel çalışmaların birisinde; erkek farelere verilen aspartamın bu hayvanlarda anksiyete bulguları oluşturduğu gözlenmiştir.
Son olarak; aspartamın migren atakları, öğrenme, epileptik nöbetler ve uyku üzerine olumsuz etkileri de birçok yayında vurgulanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bu yıl aspartamı, “kanserojen olma ihtimali bulunan maddeler” listesine ekledi, ancak günlük aspartam tüketimiyle ilgili tavsiyesi değiştirmemiştir.
Aspartamın olumsuz etkileri göz önünde bulundurulduğunda, mümkün olduğunca tüketimi azaltılmalıdır. Gebeler ve çocuklar ise kesinilikle tüketmemelidir.
Sağlıklı günlere…
Kaynaklar
Silva S.M.B.D., Santos C.F.D. Medicamentos pediátricos e risco de cárie: Uma revisäo TT Pediatric medicines and caries risk: A review. Rev. Fac. Odontol. Bauru.1994;2:15–21
Butchko HH, Stargel WW, Comer CP, et al. Aspartame: review of safety. Regul Toxicol Pharmacol 2002; 35:1-93.
Choudhary AK, Lee YY. Neurophysiological symptoms and aspartame: What is the connection? Nutr Neurosci. 2018 Jun;21(5):306-316
Czarnecka K, Pilarz A, Rogut A, Maj P, Szymańska J, Olejnik Ł, Szymański P. Aspartame-True or False? Narrative Review of Safety Analysis of General Use in Products. Nutrients. 2021 Jun 7;13(6):1957