Uyku sihirli bir değnek mi? Beynimizi ve bedenimizi zinde tutan en büyük tedavi olan uyku, uzun yaşamamıza yardımcı olabilecek doğal bir iksir olarak düşünülebilir.
Ancak günümüz dünyasında insanlar uykuya verilmesi gereken değeri vermemekte, uyku düzenini yavaş yavaş bozmaktadır. Peki, bunun bedeli ne olacak? İşte bu yazıda; uykunun Alzheimer, şeker hastalığı, şişmanlık ve obezite gibi problemlerle olan ilişkisini ve dikkat, yaratıcılık ve üretkenlik gibi bilişsel işlevlere olan katkısını inceleyeceğiz.
Az uyumanın tansiyon yüksekliğini ve kalp krizi ve/veya inme riskini arttırdığı tüm akademide bilinen bir gerçektir. Open Heart dergisinde yayınlanan bir çalışma da bu durumu doğrular niteliktedir. Bu çalışmaya göre bir saat daha az uyuduğumuz gecenin ertesi günü kalp krizi geçirme olasılığımız yüzde 24 artış gösteriyor. Ek olarak son yıllarda yapılan araştırmalar yetersiz uykunun intihar düşüncesi olasılığını ve depresyon riskini arttırdığını belirtiyor. Aynı zamanda yetersiz uyku, beyne yemek yemekten tatmin olma sinyali gönderen bir hormonu baskılıyor ve aç hissettiren ”ghrelin” hormonunun konsantrasyonunu arttırıyor. Bu durum da tahmin edebileceğiniz gibi şişmanlık ve obezite ile ilişkilidir.
Üstelik sadece az uyku değil, düzensiz uykunun da vücudumuza zararları epey fazladır. Düzensiz uyku, beynimizin hayati önem taşıyan bilişsel işlevlerinden olan dikkat ve yaratıcılığı ciddi miktarda olumsuz etkiliyor. Adını bugün andığımız pek çok ressam, şair ve yazar ise en yaratıcı fikirlerinin genelde gece yatakta uzanırken ya da çoğunlukla rüyalarında ortaya çıktığını belirtiyorlar. Ayrıca uyku sırasında beynimiz gün içerisindeki tüm olayları, gördüğümüz her insanı, geçtiğimiz her sokağı yeniden hatırlayarak adeta bir filtre gibi, nöronlar arasındaki bağlantıları güçlendiriyor, gereksiz bağlantılarıysa yok ediyor. Dolayısıyla gün içerisinde öğrendiğimiz bilgilerin kalıcı bir şekilde korunabilmesi için kesintisiz ve sağlıklı bir uyku çok önemlidir.
Peki, sağlıklı bir uyku nasıl olmalı? Yatmadan 3 saat önce çay, kahve gibi içecekleri içmemek, akşam yemeğinden kısa bir süre sonra yatmak yerine en az 2-3 saat beklemek, her gün aynı saatte yatağa girmek, temiz hava alan ve bitki bulundurmayan bir odada yatmak uykunuzun kalitesini ciddi miktarda yükseltecektir. Nitekim uyku sırasında vücudumuzdaki enerjinin büyük kısmına ihtiyaç duyan beynimiz, midemiz dolu olduğu zaman sindirime harcanan enerjiden mahrum kalmaktadır. Ayrıca bitkiler de geceleri fotosentez yerine solunum yaptıklarından karbondioksit açığa çıkarmaktadırlar.
Tüm bunlardan ortaya çıkan sonuç, gerçekten uyku sihirli bir değnek niteliğindedir. İşte tam da bunun için uykunuza gereken önemi verin. Aradaki farkı mutlaka fark edeceksiniz.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Hoşça kalın.