Umut var… Umudun adı, sanı, sesi, görüntüsü, kokusu olur mu? Olur.. Pencereme tıkır tıkır çarpan yağmur damlaları, umudun sesi.
Penceremden nazlı nazlı süzülen yağmur damlaları, umudun görüntüsü.
Penceremden süzülen yağmur damlalarının toprakla kavuşunca ortaya çıkan muazzam koku, umudun kokusu.
Yağmur damlaları umudun adı.
Baharın müjdecisi, baharın umudu.
İlkbahar…
Başlı başına umudun varlığı.
Yeniden başlayanların kazandığının kanıtı.
Kışın kupkuru kalan ağaç dallarının ilkbaharla tomurcuklanıp rengârenk çiçeğe dönmesi yaşadığımız müddetçe hayatta umudun bitmeyeceğinin belgesi.
Vazgeçmedikçe umut var.
Ağaçlar vazgeçmiyorsa çiçek açmaktan, kuşlar vazgeçmiyorsa ötüşmekten, karıncalar küçücük bedenleriyle vazgeçmiyorlarsa her yaz kışa yiyecek toplamaktan, vazgeçmek en güzel biçimde yaratılan insana da yakışmaz.
Umutsuzluk yaratılan hiçbir varlıkta yokken, sıkıntıların adı imtihanken yola çıkmaktan vazgeçmek, yoldan dönmek, yol kenarında kös kös oturup Hızır beklemekte yakışmaz insana.
Mücadeleyi, savaşmayı asla bırakmamalı insanoğlu. Hala nefes alıyorken hayatını ve hayatları güzelleştirmek için çabalamalı. İbrahim’in ateşine su taşıyan karıncada ki kararlılık ve umut yolumuzu aydınlatmalı.
Dünyada açlık, sefalet, savaş, adaletsizlik almış başını gidiyorken ben oynamıyorum demek yerine küçücükte olsa oyuna katılıp adaletsizliği düzeltmeye, savaşı bitirmeye, açlığı azaltmaya çalışarak umudun bedeni olmalı insan.
Bakarken görebilene, görürken aşkla dolana,
- Umudun sesi de olur
- Görüntüsü de olur
- Kokusu da.
- Umut var
- Umut biziz
- Umut sensin
- Umut insan