Türk’ün Türk’e ettiğini dünyada hiçbir kimse Türk insanına etmemiştir. Bu söz belki biraz kafa karıştırabilir ancak bahsetmek istediğim şey Türk vatandaşlarının birbirine ettiği değil, türk devletlerinin birbirine ettiğidir. Bu konulara özel bazı bilgilerle biraz bahsedeceğim bu yazımda sizlere.
İlk olay Gazneli Mesud ile Selçuklu Beyleri Tuğrul ve Çağrı arasında olan Dandanakan Muharebesi geliyor aklıma. Horasan bölgesine yerleşen Selçuklular o bölgeyi yavaş yavaş kendine bağlamış, 20 yıl gibi sürede çevresinde bağımsız olabilecek kadar büyümüştür. Durumun daha ilerlemesini istemeyen Sultan Mesud 1038 yılında Selçuklular üzerine büyük bir ordu ile sefere çıkmış, daha öncekiler gibi Selçuklulara boyun eğmiş ve devletin yıkılmasını hızlandırmıştır.
İkinci olayda akla gelen 1402 yılında olan ankara çubuk ovasındaki savaştır. Doğunun hakimi Emir Timur ile Rumeli hakimi Yıldırım Bayezid karşılaşmış bir türk diğerini esir etmiştir. Aralarında büyük hakaretli mektuplar olmuş sonucu savaş ile bitmiştir. Bildiğiniz üzere Osmanlı fetret devrine girmiş, Rumeli de toprak kaybetmiştir.
Sonraki hadisenin dönüm noktası ise 1453 yılıdır Büyük İmparator Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmiş, devleti imparatorluğa çevirmiş, çağ açıp kapatmış bir hükümdar iken; aynı yıl Akkoyunlu Devleti’nin başına Fatih ile rekabete girecek kadar zeki ve güçlü olan Uzun Hasan gelmiştir. Bu çekişme 20 yıl sürmüş en son meyvesini ise 11 ağustos 1473 yılında otlukbeli savaşında iki Türk hükümdar birbirleriyle çarpışmıştır.
Bir önemli hadise de Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında şiirli atışmalara kadar giden büyük bir çekişme yaşanmıştır. 16. Yüzyıl devrinin önemli Türk Hükümdarlarından olan bu iki isim aslında hem devletleri için hem de mezhepleri için büyük çaba göstermişler, Şah İsmail’in şii propagandasını Anadolu topraklarında yapması bardağı taşıran son damla olmuştur. Netice olarak takvimler 24 ağustos 1514 yılını gösterdiğinde Çaldıran Savaşı yapılmış ve Yavuz Sultan Selim galip gelmiştir. Olan yine Türk’e olmuştur. Yazımı şarkılara bile konu olmuş o ünlü dörtlük ile bitirmek istiyorum.
Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
Sürç-i Lisan Ettiysem Affola. Bir dahaki okumalarda görüşmek dileğiyle.