Merkez Bankası başkanı biz kura müdahale etmeyeceğiz dedi. Merkez Bankasının böyle bir karar alması çok geç olmuştur. Türkiye’nin 125 milyar doları kime nasıl gittiği belli olmayacak şekilde heba olmuştur.
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında, yarın tamamlanması beklenen bütçe görüşmelerini ve ülke ekonomisinde gelinen son durumu değerlendirdi.
Usta, açıklamasına 2016 yılında Kayseri’de yapılan bombalı saldırının yıldönümü dolayısıyla şehitlere rahmet dileyerek ve terörün her türlüsünü kınadıklarını belirterek başladı.
Bütçe görüşmelerinde İYİ Parti olarak teknik ve siyasi açıdan değerlendirmeleri yaptıklarını belirten Usta, görüşmelerin kendileri açısından verimli geçtiğini belirtti. Bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanı’nın hiç bulunmadığını en azından birinci ve son gününde bulunması gerektiğine dikkat çekti.
İdarenin, yürütmenin yasama üzerinde, Meclis üzerinde bir etkisini olduğunu biliyoruz ancak, bu bütçe görüşmelerinde bu vesayete bir de hakaret eklendiğine dikkat çeken Usta, açıklamasında şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bir kısım bakanlar milletvekillerine karşı, Meclis’e karşı çok ağır ithamlarda bulundular, ifadelerde bulundular, tepki gösterilmesine rağmen bu tutumlarından vazgeçmediler. Bütün gücü bir satırlık kararname olan bir cumhurbaşkanı yardımcısı bir milletvekiline ve Meclis’in kurumsal kimliğine karşı bu tür ifadelerin kullanılması doğru değil. Bu dilin Türkiye’ye bir faydası yok. Bu ifadeler ancak Türkiye’nin düşmanlarını sevindirir. Onların ekmeğine yağ sürmemek lazım.
MERKEZ BANKASI’NIN KURA MÜDAHALE ETMEME KARARI ÇOK GEÇ OLMUŞTUR
Merkez Bankası başkanı dün bir sunum yaptı konvansiyonel bur sunum olmakla beraber piyasanın özlediği bir sunumdu. Merkez Bankası Başkanı sıkı para politikasının devam edeceğini söyledi bunun anlamı faiz artışı devam edecektir. Türkiye’de yüzde 15 faiz yetmeyecek ve bir faiz artışı olacaktır. Yüksek faiz Türkiye ekonomisinin ve milletin vergilerinin sömürülmesi demektir. Kaçınılmazdır Türkiye köşeye sıkışmıştır. Keşke işler bu noktaya kadar gelmemiş olsaydı. Merkez Bankası başkanı biz kura müdahale etmeyeceğiz dedi. Türkiye 125 milyar dolarını heba ettikten sonra Merkez Bankasının böyle bir karar alması çok geç olmuştur. Türkiye’nin 125 milyar doları kime nasıl gittiği belli olmayacak şekilde heba olmuştur.
Kararları zamanında almak lazım. Zamanında alınmayan kararlar çok daha maliyetli şekilde bize geri dönmektedir. Modern Merkez Bankaları hükümeti belli konularda ikaz eder. Bizde hala Merkez Bankasının çekincesi vardır. Bağımsız bir Merkez Bankası ben para politikasını sıkılaştırıyorum hükümette benim para politikamla uyumlu bir maliye politikası uygulamak zorundadır bunu bu netlikte Merkez Bankası Başkanı söyleyemedi.
TÜRKİYE’DE KAMU BANKALARI CİDDİ RİSK ALTINDADIR
Türkiye’de kamu bankaları ciddi risk altındadır. Bu bankalar özel banka olsaydı çoktan TMSF bunlara el koyardı. Kamu bankaları sermayesini kaybetmiştir, Hazine ile ciddi bir çapraşık ilişkiye girmiştir, kimin eli kimin cebinde belli değil, ciddi bir kambiyo zararı vardır. Faizlerin artmasıyla kamu bankaları buradan önemli ölçüde etkilenecektir. Burada tavsiyemiz şudur; bundan sonraki işler şeffaf hale getirilmelidir, hükümetin kamu bankaları üzerinden elini çekmesi lazım.
Para politikası ekonomiyi tamamen düzeltmez sadece araçlardan bir tanesidir. Para politikası reformlarla desteklenmelidir. Hükümet bir reform lafı etti fakat sesi çıkmadı. Piyasa bir iki hafta bir ay kredi verir bu icraata dökülmediği zaman sıkıntı başlar. Herkes sözden ziyade hükümetin icraatına bakıyor. Biz İYİ Parti olarak ülkenin faydasına olan herşeyi destekleyeceğimizi söyledik. Döviz gelirlerimizi artırıp, döviz giderlerimizi azaltacak yönetmeleri bulmamız lazım. Bu üreterek olacaktır, ihracata odaklanarak olacaktır, içeride ürettiğimiz ürünleri ithal etmekten vazgeçerek olacaktır. Eğer piyasalara güven verebilirsek daha uzun vadeli daha sağlıklı kaynaklar mutlaka Türkiye’ye gelecektir. Gelişmiş ülkelerin 11 katı faiz veren bir ülkeyiz. Bunun da çok uzun süre sürmemesi lazım mutlak suretle dünya standartlarına çekmemiz lazım. Faizlerin yüksek olması hem içeride ekonominin daralması demektir hem de Ülkenin kaynaklarının yabancıların eline geçmesi demektir. Üretimi ve güveni artıracak reformları yapmadığımız sürece faizleri aşağı çekemeyiz. Bunları biran önce yapmamız gerekir.
EKONOMİK GÜVENLİK KONUSU SÜREKLİ İKTİDAR TARAFINDAN ISKALANIYOR
Ekonomik güvenlik konusu sürekli iktidar tarafından ıskalanıyor. Dış güçler iç güzler filan yok siz ülkeyi yönetiyorsunuz siz tedbirleri almak zorundasınız. Sürekli mazeret üreterek ülke yönetilemez. Ekonomik güvenlik s-400 kadar önemlidir, ekonomik güvenlik patriot kadar önemlidir, ekonomik güvenlik f 35 kadar önemlidir. Kırılganlığımızı azaltmadığımız sürece dış politikada da elimiz kolumuz bağlı olacaktır.
Vatandaş borçlu, firmalar borcu, devlet borçlu. Borcun tek çözümü gelirin artmasıdır, gelirin artmasının ana kaynağı büyümenin olmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanı esnafa ilişkin destek paketi açıkladı fakat bu son derece cılız bir pakettir. Paketin toplam maliyeti 5 milyar TL. Bu devletin bir haftalık faiz ödemesi. Buradan ne kadar cılız olduğunu anlayabiliriz. Üç ay 100 lira basit usulde vergilendirilen mükelleflere verilecek, halbuki gerçek usulde vergilendirilen esnafımızda zor durumda onların da bu destekten faydalandırılmaması kabul edilebilir bir şey değil. Kira desteği bizim de öngördüğümüz bir şeydi. Bizim taleplerimizin bir kısmı çıktı. Ancak ayları sınırlandırılmış, rakamlar küçültülmüş şekilde çıktı, bunu kabul etmiyoruz.
Verilen kredilerin ödenmesi konusunda da esnafı rahatlatmamız lazım. Bankalarla görüşülüp sürenin uzatılması ve faizinin hükümet tarafından üstlenilmesi gerekir. Kira stopajları mutlaka sıfırlanmalıdır. Biz bunları söylüyorsak, sorumluluk sahibi kişiler olarak bunların mutlaka yapılması gerekir. Bunlar bütçe dengelerini bozacak bir şey değildir. Bunlar bir yıl içerisindeki giderlerdir, bir defalık bir açık verilmesi çok sorun olmaz. Diğer taraftan esnaf kapısına kilit vurduktan sonra bunun ekonomiye maliyeti çok yüksek olacaktır.
Çiftçi bezdi, aşırı yüksek faiz uygulanıyor, yüzde 40’lara varan faiz yükü altında çiftçi ezilmektedir. Tarım Kredi Kooperatifleri adeta tefecilik yapmaktadır. Bu konuda mutlak suretle bir tedbir alınmalıdır.
Asgari ücret teklifimiz oldu net 3000 TL olsun bunun firmalara da maliyetinin olmaması için maliyet sabit kalsın dedik. Bu modelin detayları çalışıldı, gelir etkisi vergi etkisini çıktıktan sonra Hazine’ye 71 milyar civarında maliyeti olacak fakat bunun yapılmasıyla hem vatandaş firmalar rahatlamış olacaktır.”