Köy komedileri Türk sinemasına ait bir tür desek yanlış olmayacaktır. Kara komedinin yapıldığı, mizahımızın üst sınırlarının zorlandığı, kahkahalar attıran ama film bittikten sonra ne anlattığı konusunda zihnimizi bir dönemece sokan filmlerdir.
Kendine has diyorum çünkü; kendi insanımızın hikayesini anlattığı için dünya sinemalarında emsallerine rastlamamız mümkün değildir.
Köy komedilerimizin serüveni nasıl başladı?
60’ların sonu, 70’lerin genelinde, köyden şehre gelip, zengin züppe erkek tiplerini yola getiren kırsal kadın karakterlerini sıkça izleriz. Onları ayrı tutup, filmler üzerinden ele alalım. Köyden İndim Şehre’yi kısmen de olsa bu kategorinin içine koyabiliriz. Ama asıl içinde güçlü toplumsal mesaj içeren filmler; oyuncu olarak Kemal Sunal ve Şener Şen, senarist olarak İhsan Yüce, yönetmen olarak da Kartal Tibet önderliğinde başlar.
Dönemin sinema ölçeğinde imkânlarını göz önünde bulunduralım. Buna göre; Kartal Tibet’in, yönetmenlik koltuğunda oturduğu filmlere sinemamızın en başyapıt filmleridir desek herhalde yanlış olmayacaktır. Tosun Paşa, Gırgıriye, Şabaniye, Hababam Sınıfı Uyanıyor gibi mizah seviyesi yüksek komedi filmleri zaten halen efsane kontenjanında yerini koruyor. Köy Komedilerine gelecek olursak; ağalık ve başlık parasını konu edinen Kibar Feyzo. Ataerkil sistem, feminizm, yine ağalık ve aile planlaması gibi önemli sorunları Başar Sabuncu’nun başarılı kalemiyle ele alan Şalvar Davası. Kan davasını konu edinen Kartal Tibet’in yönettiği ve Yavuz Turgul’la beraber senaryosunu yazdığı Davaro, Köy komedilerinin en başarılı yapıtları olarak karşımıza çıkmıştır.
90’lar’da köy komedilerine fazla rastlayamıyoruz. 2000’lerle beraberse bu furya tekrardan ortaya çıkıyor. Yılmaz Erdoğan’ın Vizontele’si yalnız köy komedisi olarak değil, genel olarak Türk Sinemasının en başarılı filmlerinden birisidir. Ardından, Sermiyan Midyat’ın Ay Lav Yu ve Demet Akbağ’lı Hükümet Kadın serileri geliyor. Düğün Dernek serileriyle ise köy komedileri içinde mesaj verme kaygısının kaybolup kara mizahtan absürde yaklaşan bir komediyi önümüze seriyor. Köy komedilerinin içeriği illa mesaj vermek olmalı mı? Evet veya hayır. Bu sinemaseverler için tartışabilecek bir konu. Ama insana ve topluma dair bir şeyler anlatan köy komedilerinin bütünüyle daha gerçekçi bir hale büründüğünü de söyleyebiliriz. Yakın dönemde, aile planlaması üzerinde duran Eski Köye Yeni Adet’i çekilen son örnek olarak bu kategoride sayabiliriz.
Günümüzde, köyden kente göç hızlandı. Köy imkânları da gelişti. Buradan direk köy yaşamını ve kültürünü konu edinen komedilerin, güncel bir hikayeyi ele almasının zorlaştığını çıkarabilirsiniz. Yakın dönemde yapılan köy komedileri de zaten güncel köy yaşamını değil, genel de eski hikâyeleri konu ediniyor. Fakat şunu da unutmamak lazım ki bütün sanat dallarının öznesi insandır. Ve insana dair hikâyelerin bitmesi de mümkün değildir. Sermiyan Midyat’ın sözü üzerine anlatmak gerekirse; gerçekleri anlatmak için gerçeklerden daha fazlasına ihtiyaç olduğunu düşünürsek, gerçek hikâyelerin lokomotif, kurmacanın vagon olduğu kendimize ait daha nice hikâyeyi beyaz perdede görmek dileğiyle.