Potansiyel gerginiz, patlamaya hazır bomba gibi günümüz insanı. Ufak bir anlaşmazlıkta bir kavganın içinde bulunma olasılığınız çok yüksek.
Hele iş ortamlarında bu daha da fazla. Tahammül denen kelime buraları terk etmiş. Neydi tahammül? Zorlayıcı dış etkenlere dayanma gücüydü. Şimdi kaybettik biz bu yetiyi.
Eskiden insanlar nezaketliydi. Hoşgörülü olmak erdemdi. Günümüzde ise, genel slogan “Kendini ezdirme”. Hangi ara ezilmekten bu kadar korktuysak hep bir savunma hali insanlarda. Aslında kızılan ya da tahammül edilemeyen şey karşı taraf değil. Artık kendi alanına girilmesinden o kadar korkuyor ki insanoğlu, direk savunma ya da saldırıya geçebiliyor.
Toplum olarak hatta insanlık olarak bu sorunu yaşarken kollektif bilinçaltından mı etkileniyoruz desek atalarımız böyle değillerdi. Onların kendini ezdirmeme gibi bir kaygıları yoktu. Onların hoşgörülü ve vefalı olma gibi kaygıları vardı. Burada eksik olan belki de insanı tek duygusal olarak ele almak. Evet bu büyük bir etken ama insanın aynı zamanda fiziksel yönü de var. Dış etkenler bizi tetikleyebiliyor. Özellikle beyin yapımızın işleyişi elektrik devresi gibi çalışıyor ve biz elektriğin yoğun olduğu alanlardan etkileniyoruz. Daha gergin olabiliyoruz.Radyasyon da aynı şekilde hayatımızın ortasında.
Akıllı telefonlar ile yapışık yaşıyoruz artık. Faydası gibi zararı da çok. Özellikle beynimize. Uzmanlara göre radyasyon DNA tahribatına neden olurken biz ne kadar normal davranabiliriz? Tartışılır.
Dış etkenler çok ve bazen insanlar bizi zorlasa da hoşgörü ve vefa gibi erdemler bizi kurtaracak. Hele günümüzde bunun için çok daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor.