Artık hangi genç insanla karşılaşsanız, yurtdışına çıkma isteğinin kulağınıza çalındığını fark edersiniz. Peki bu durumun bileşenleri neler? Neden yurtdışına gitmek istiyoruz? Gençliğin mikro haritası
Son dönemlerde gençler arasında en çok gündeme gelen konulardan birisi; yurtdışına çıkmak. Kimisi için eğitim, kimisi için yeni bir iş arayışı ve kimisi için de yalnızca turistik amaçlı olsa da genç kuşakta yurtdışına doğru ciddi bir eğilim görmekteyiz. Peki, ne oldu da son yıllar içinde çok daha fazla insanda, bir yurtdışı hayali oluşmaya başladı? Bu yazımda bu konuyu ele alacağım.
Üniversite zamanlarımı hatırlıyorum; henüz yeni yeni dış dünyaya açılmaya başladığım dönemde, yaşıtlarım arasında, hayal meyal bir yurtdışı gündemi olduğunu hatırlıyorum; ancak bu bir “hedef” ten ziyade daha çok bir “heves” olarak kendini gösteriyordu.
Birçok kişi hala Türkiye’de hayatını sürdürmek üzerine planlar yapıyor ve adımlarını da ona göre atıyordu. Benim için de bu durumun çok daha farklı olduğunu söyleyemem o zamanlar için; ben de yurtdışını kişisel gelişimimi artırmak ve yeni kültürler keşfetmek için bir fırsat olarak görüyordum; hayallerimi orada kuracağım bir hayat üzerinden tasarlamıyordum.
Yıllar geçtikçe, insanlardan yurtdışına çıkma isteklerini daha çok duymaya başlar oldum. İnsanlar genel olarak yurtdışında yüksek lisans veya iş fırsatları kovalamaya karar vermeye başlamışlardı. O zamanlar için döviz kuru, henüz yeni yeni farkı açmaya başlamış olsa da birçok kişi için bu alarm veren bir durumdu. Çoğu insan arasında emeklerinin karşılığını, Avrupa veya Amerika’da daha çok alabileceklerine ilişkin bir inanç vardı. Peki neden birçok kişi aynı anda bunu düşünmeye başlamıştı?
Aslında bu sorunun cevabını çok da uzakta aramaya gerek yok. Türkiye’de yıllar içinde nitelikli üniversite mezunu sayısı artmaya başladı; eskiden bir iş için aday olabilecek insan sayısı katlanarak artmaya devam etti. Bu en çok da halihazırda kurulmuş işletmelerin işine yaradı; çünkü artık insanların bir iş sahibi olması için razı olmaları gereken standartların seviyesi düşüyordu.
Eğer bir gününüzü, uyandığınız andan itibaren tekrar uyuyacağınız ana kadar işinize teslim etmeye razı gelmiyorsanız, bunun çözümü basitti; elbet teslim eden biri vardı artık. Talep arttıkça iş yerleri tarafından sunulan şartlar da ağırlaşmaya ve genç insanlar emeklerinin sömürülmesine razı gelmek zorunda bırakılmaya başlandılar. Ancak bu, birkaç yıl öncesinin gündemi; hâlâ birçok insan için Türkiye’de yaşamanın ve bir hayat kurmanın mümkün gözüktüğü dönemler…
Peki şu an neredeyiz? Artık, Türk lirasının değerinin bayır aşağı yuvarlanmaya başladığı, işletmeler tarafından talep edilen emeğin arttığı fakat karşılığında verilen ödemenin değerinin düştüğü; herhangi bir şehirde yalnızca yaşamak için bile ciddi bir sermaye sahibi olmanın gerektiği bir noktadayız. Genç ve yetenekli insanların birer birer bu ülkeyi terk etmesi, iş sahibi olamadığı veya emeğinin karşılığı alamadığı için, anksiyete ve motivasyon düşüklüğü sebebiyle, birçok kişinin mutsuz bir hayat yaşaması, artık ne yazık ki bu ülkenin bir gerçeği olmuş durumda.
Belki de burada görülmesi gereken en önemli noktalardan biri şu; insanlar yurtdışına zenginleşmek umuduyla gitmiyorlar, en azından insan gibi yaşayabilmenin umuduyla gidiyorlar. O yüzden gençlerde bir yurtdışı bilinci oluşması ilham verdiği kadar, hepimiz için alarm veren bir durum haline de dönüşmüş durumda. Eğer bu ülke için güzel hayaller kuruyorsak, gençleri motive etmek ve onlara değer vermek hepimizin insanlığa bir borcudur.