Mimar Alexandra Vallaury en ünlü Levantenlerden biridir. Alexandra Vallaury, İstanbul’da dünyaya gelmiş doğma büyümü İstanbullu bir Fransız’dır.
Osmanlı mimarisinde 17. yy ‘da başlayan batılaşma süreci, 18. yy’da ve 19. yy’ da tam anlamıyla hız kazanmaya başlar. 18. yy itibariyle sanattan edebiyata, mimariden müziğe, resimden modaya kadar her alanda batı etkisi hissedilir. Mimaride başlayan batılaşma dönemi yeni bir şehir, yeni bir düzen ve yeni bir toplum inşa etme ümidi doğurur.
Klasik Osmanlı mimarisi yavaş yavaş batılı üsluplara sahip bina ve yapılara yerini bırakır. Osmanlı Devlet’inin savaşlarda toprak kaybetmeye başlaması, gerileme dönemine girmesi ve kötüye doğru giden siyasi düzen her anlamda batılılaşmayı bir çözüm olarak görür. Tanzimat dönemiyle hız kazanmaya başlayan batı mimari stillerinden; barok, art nouveau, rokoko, neo-gotik ve amper üsluplara sahip yapılar İstanbul’da dikkat çekmeye başlar.
Bu süreçte en çok etkileşime girilen ülkeler İtalya ve Fransa’dır. Osmanlı elçileri, devlet adamları ve kâtipleri sürekli olarak yurt dışına gidiyor ve batı kültürü ile etkileşim içinde bulunuyordu. Yavaş yavaş mimarisinde başlayan batılaşma etkisi, İstanbul ‘a yeni bir siluet kazandırmaya başladı.
18. yy’ın sonralarında tam olarak başlayan Batılaşma dönemi yaklaşık olarak 300 yıl boyunca İstanbul’u ve Anadolu’yu etkisi altına almaya devam etti.
Kimdir Levantenler?
Levanten kelimesi Fransızcadan dilimize girer ve ‘doğulu’ anlamına gelir. Fransız ve İtalyan Katolikler olarak adlandırılan Levantenler, Osmanlı döneminde ülkemize yerleşen, azınlıklardan farklı olan Hristiyanlara verilen genel addır. Levanten kelimesi İstanbullu İtalyan ve Fransızlara ithâf edilmiştir.
Alexandra Vallaury
Mimar Alexandra Vallaury en ünlü Levantenlerden biridir. Alexandra Vallaury, İstanbul’da dünyaya gelmiş doğma büyümü İstanbullu bir Fransız’dır. Elçi olan babasının işi sebebiyle İstanbul’da doğup, büyüyen Vallaury mimarlık eğitimini Paris Güzel Sanatlar Okulu’nda tamamlamıştır. Bazı kaynaklarda orta ve lise eğitimini İstanbul’da Saint Joseph’te yaptığı yer almaktadır.
Mimarlık eğitimi tamamladıktan sonra tekrar İstanbul’a dönen Alexandra Vallaury , Sanayi-i Nefise Mektebi’nde mimarlık eğitimi vermeye başlar. Kesin bir bilgi olmamakla birlikte bazı kaynaklarda bu bölümün kurucusu olduğuna yer verilir.
Sanayi-i Nefise Mektebi’ndeki işinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra vefat etten ünlü mimarın mezarının Pangaltı Latin Katolik aile mezarlığında olduğu tahmin edilir.
Mimar ve ressam olan Vallaury, resim ve mimariyi başarılı bir şekilde harmanlar. Müze- i Hümayun (günümüzün Arkeoloji Müzesi) Pera Palas Hotel, Abdülmecit Efendi Köşkü, Arif Paşa Yalısı, Emek Sineması, Vahdettin Köşkü, Eminönü Hidayet Camii, Türk Tütün Pavyonu ve Osmanlı Bankası Genel Müdürlüğü binası O’nun eserleri arasında sıralanır.