İstanbul Sözleşmesi yaşatır… Uzun süredir üst üste kadınlar öldürülüyor. Henüz 2021 bitmedi ve elde olan verilere göre 248 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Bu sayıya şüpheli ölümler dahil değil. Daha ötekinin kanı kurumadan, hakkı savunulamadan bir diğeri öldürüldü. Günlerdir kafamı toparlamaya çalışıyorum. Ne yazabilirim, nasıl anlatabilirim bilmiyordum. Ve bugün daha fazla bekleyemeyeceğime karar verdim.
Artık durumun ciddiliğinin yetkililer tarafından fark edilmesi zorunlu. Katiller cezalarının düşürülmesi için artık uyduruktan saçma sapan yalanlar dahi bulmaya tenezzül etmiyorlar.
Başak Cengiz Cinayeti
“Birini öldürmeye çıktım, kadın direnemez diye onu öldürdüm.” Samuray kılıcıyla, iş çıkışı önünde yürüyen mimar Başak Cengiz´i öldürdü. Sonrasında verdiği ifade de bu. Avukat olan annesi de benim oğlumun akli dengesi yerinden değil savunması yaptı. Şuan test ediliyor. Eğer akli dengesinin yerinde olmadığı ispatlanırsa cezası ya altıda bir oranında azaltılacak, ya da ileri düzey bir hastalık ise tedavi edilecek. Öyle yani. Canım istedi öldürdüm. Ceza? Ha yok deliyim ben. Evimde kılıç biriktirir, samuray kılıcıyla sokakta dolaşırım. Ne ailem bir şey der ne başkası. Her şeyi akıl eder, cinayet planlarım, kameralardan yüzümü gizlerim ama işte akli dengem yerimde değil. Ne ironik değil mi? Kadın zaten. Karşı koyamaz değil mi? Öldürdükten sonra da at yalanı. Töre, namus, tahrik. Ne de olsa şerefli ve masum sayılmamız bir takım elbise bir kravata bakmıyor mu?
Hayatmış, hayalmiş hepsi hikaye zaten onlara göre. Sokakta yürürken, kütüphanede kitap okurken, işe giderken, markete giderken sırf cinsiyetimizden ötürü öldürülebiliriz. Ve bu gayet normal karşılanıyor. Bu ülkede kız çocukları ve kadınlar sokakta arkasını önünü kollamadan yürüyemiyor.
Şebnem Şirin Cinayeti
Ayrılmasını gerekçe gösteren eski sevgili Furkan Zıbıncı tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Katilinin 6 farklı suçtan sabıkası olduğu öğrenildi…
Bir gülüş daha canavarca ve acımasızca solduruldu.
Sonra da o kirli ruhlarıyla sorgulayıp durdular. Neden oradaydın? Neden onu giydin? Katili aklayıp dururlar. Masumu kirliye çıkarmaya çalışır da dururlar. Gerçekten bir insanın öldürülmesine haklı bir gerekçe bulacaklarını zanneder. Ne zavallı düşüncelerdir bunlar. Her namus, ahlak diyen belli ederdi namussuz ve ahlaksızlığını.
Belki hatırlarsınız 12 Nisan 2021´de twitter üzerinden bir hashtag açılmıştı. “Tecavüz” İstanbul Sözleşmesi´nin feshinin üstünden henüz 1 ay dahi geçmemişti. Tehdit ve aşağılayıcı içerikli bir sürü tweet atıldı. Tabi hala abartıldığını düşünen zihniyetin bunu hatırlayacağını zannetmem. Ama hafızamda gayet net. Arkadaşlarımla korkuyla karışık sinirle konuştuklarımız, ellerim titreyerek yazdıklarımı unutmam.
Özgecan Aslan Cinayeti
Minibüste tecavüz girişimine direndi. Minibüs şoförü tarafından öldürüldü. Bedeni yakıldı. Daha fazla detaya girmek istemem, zaten biliyorsunuzdur.
O sene benden büyük ortaokul öğrencileriyle dönüşümlü öğrenim gördüğüm okulumda sıraların birinde ismini gördüm. Tabi daha 1. sınıfa gidiyorum. Anlamadım, anlamlandıramadım. Ama şimdi anlıyorum. O sıradaki gibi aklıma kazıdım. Önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim sıra bu sıraydı işte. Unutursak hatırlatacak olan.
Bir gün okula gidiyorsunuz. 7-9 saat falan gündemi takip edemiyorsunuz. Sonra bakıyorsunuz biri yine öldürülmüş. Gerçekten artık kaldırmak güç.
İstanbul Sözleşmesi 20 Mart gecesi feshedildi. Nedeni de ahlaki yapının bozacak maddeler içermesi. Öyle bir ahlaki yapıya sahibizdir ki ülkemizde baldız ile ilişkiye girilmesinin zinaya girmeyeceğine dair fetva verilir. Öyle ahlaklıyızdır ki Elmalı Davası yaşandı ve suçluları tutuklanmadı. Sözde namusumuz uğruna kan akıtmaktan zerre çekinmeyiz. İşimize geldiği kadar müslümanızdır. İslam´ın kadını korumakla ilgili bölümlerini atlarız. Ama kadını koruyan bir sözleşme bizim muhteşem ötesi ahlakımızı bozar.
O günden beri kadın cinayetlerindeki artışı görmemek için kör olmak lazım.
Yolda yürürken öldürülme düşüncesi beni çıldırtıyor. Katillerin aklanması beni çıldırtıyor. Bu tamamıyla erkek yanlısı, katil yanlısı tutum kadınları ÖLDÜRÜYOR!
Geçen bir şey yazmıştım. Ben öldürülen her kadınım demiştim. Üzerine her gün bir yenisinin eklenmesine katlanamıyorum ve eklememesi için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Ben burası sokakta herkesin rahatça yürüyebildiği, özgür olabildiğimiz bir yer olana kadar vazgeçmeyeceğim. Ve yalnız olmadığımı, olmadığımızı bilin.
Son olarak şunu eklemek isterim, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır.”