Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi başına gelen şeylerin Allah’tan geldiğini ama iyiliklerin Allah’ın lütfu, kötülüklerin nefsinin işledikleri yüzünden olduğunu bilenler. Bugün sizlere Harun Reşit ve Behlül Dana’dan bahsedeceğim..
Harun Reşid… Halife Harun Reşid… Bir gün Behlül-i Dânâ’ya bir vazife vermiş. Harun Reşid Abbasi halifelerinin beşincisi, çok kıymetli bir zat. Onun devrinde müthiş bir rahatlık olmuş. Diyorlar ki; devletin yıllık kazancı 286 ton altına kadar çıktı. Böyle bir zat… Adil, güzel, muttaki, has bir halife… Allah rahmet etsin, derecâtını âlî eylesin. Üstelik gencecik yaşta halife olmuş, 20 yaşında. Allah Allah! 17-18 yaşlarındayken Bizans’a karşı yapılan bir seferde babası onu ordu komutanı tayin etmiş. Bi düşünün, 17-18 yaşında Abbasilerin ordusunu komuta ediyor, 17-18 yaş…
Bilenler bilir, daha önceki zamanlarda insan biraz daha erken olgunlaşıyordu. Kendi hayatımızdan bildiğimiz biz çocukken 20 yaşındaki bir abi mevzusunu bitirmiş bir abiydi, askere de gidip geldi mi büyük adamdı. Bizden öncekiler muhtemelen 13-14 yaşındayken çok daha olgun insanlardı, ondan daha öncesi belki 7-8 yaşındayken neredeyse kemalat sahibi insanlar ama şimdi bugüne bakıyoruz alınmasın kimse ama ortalık 30 yaşında çocuklardan geçilmiyor. Yaş ilerlemiş, 30’a gelmiş ama hala çocuk. Âkil olmuş da Bâli olamamış…
Velhasıl Harun Reşit genç yaşta tahta geçmiş bir halife Behlül Dana hazretleri ise doğum tarihi bilinmiyor lakin ölüm tarihi belirir sultan Harun Reşit’in en samimi dostu ve dahi hocasıdır. Bir gün gelir halifenin yanına ”efendim bana da bir vazife verseniz de bir işe yarasam ” der sultan hazretelri ” ne istersin ” oda ”çarşı ağalığını yaparım çarşı pazarı denetlerim ” demiş.
Vazifeye kabul edilen Behlül Dana hazretleri sabah erkenden teftişe çıkar ve bir fırına girer selam verir ekmekleri tartmaya başlar kimi 90 kimi 95 kimi 93 gr gelen ekmekleri görünce fırıncıya nasılsın iyi misin demiş ve fırıncı ” Nasıl iyi olalım bel bereket yok bir gün çocuk hasta bir gün hanım hasta birgün işler yolunda gitmez kimi zaman işçiler gelmez girer çıkar tekrar eleman bul vs vs ” diye bi ton tabiri caiz ise dert dökmüş.
Bunları dinleyen Behlül Dana hazretleri ses çıkarmadan hadi eyvallah diyip çıkmış dükkandan bakkal vs vs denetlerken başka bi fırın görmüş onda da girmiş izzet ikram sormuş fırncıya ” Nasılsın e haldesin ” Fırıncı ” Çok şükür her şey yolunda hiç sıkıntımız yok çoluk çocuk medreseye gidiyor evde hanım hizmetimizi yapıyor işerimizde yolunda Allah a hamdolsun daha ne olsun” demiş Behlül Dana hazretleri ” Ver bakalım şu ekmeklerden diyerek bir kaç tane ekmek almış eline 101 gr kimi 105 kimi 110 hiç altında eksik bir şey yok Behlül Dana hazretleri gülümseyerek ayrılmış fırından tabi o gülümsemiş ama biz bu tebessümü şimdi sultanın yanına gidince anlayacağız..
Saraya tekrar dönen Behlül Dana hazretleri Sultana ” Efendim ben çarşı ağalığını bırakmak istiyorum demiş.” Sutan şaşkınlıkla ”Ya efendi daha sabah aldın vazifeyi akşamına neden bırakıyorsun diyince” kaldırır kafasını ve ”Sultanım bu çarşının bir ağaya ihtiyacı yoktur zaten bir ağa var şüpesz ki herşeyi hakkına ve hak edene veriyor” Nasıl oluyor o diye sorunca sultan hazretleri durumu olduğu gibi anlatmış ve kendi aralarında gülümsemişler halife yine de o fırıncıya acıyarak sarayına çağırmış ve ikaz etmiş bir anda yardım ederek tekrar onu doğru ve düzgün ticarete teşvik etmiş.
Unutmayın ki Allah asla ihmal etmez sadece mühlet verir.Siz ticaretinizi doğru yapmadığınız zaman ne ailenizden hayır bekleyin ne gelen paradan kendi kuyunuzu kazarsınız iki kuruş fazla kazanmak için…
Namaza Gelenleri Getir
Aklıma gelmişken hem tebessüm ettirecek hem de düşündürecek bir kıssaları daha var bu iki Allah dostunun tebessum ve düşünme diyince kimse beni Nasrettin hoca veya Cübbeli hoca falan sanmasın ben ne hoca nede bir din görevlisiyim.
Harun Reşit hazretleri Behlül dana hazretleri bir ramazan günü demiş ki ”ey hocam akşam camiye gittiğinde namaza gelenleri bi çağırsan sarayda yemek verelim dua etsinler” demiş Behlül Dana hazretleri ilkindi vakti namaza gider ve saraya 3 kişiyle döner iftara yakın sultan hazretleri sofraya geldiğinde ” Hocam gerisi nerde cemaatin nie 3 kişi geldi.” Hazret sultana ” Çünkü bu 3 kişi geldi namaza, ben namazdan sonra kapıya geçtim herkese sordum imam Fatiha’dan sonra hangi sureyi okudu diye sadece bu 3 ü cvp verdi diğerleri herhalde başka hayallerdeydi.
Siz bana namaza gelenleri getir dediniz camiye gelenleri getir deseydiniz 100 150 kişi vardı” diyince Sultan ” biraz tebessüm biraz burukluk içinde ” ya hocam yazıktır ya bu ne vurdum duymazlık ahh ahh ” diyerek oturup yapmışlar iftarını…
Sizde kendinizi sorgulayın camiye mi gidiyorsunuz yoksa namaza mı ? Akşama kadar zikir çekip de ettiğiniz gıybet ve dedikodu yapıyorsunuz ya elinizdekini bırakın yada dilinizdekini Allah ile dalga geçilmez.