Bütün insanların aurası vardır. Kiminin az kiminin fazla olsa da belli bir çekicilikleri vardır. İnsanlar da sizi kötü veya iyi hissettirir ama iyi etkilenmek isteriz diğerlerinden.
Doğaya baktığımız zamanda da güzel olarak gördüğümüz çok şey olduğu aşikâr. Bunların da bize yansımaları elbette ki güzel olacaktır.
Kim çevresini kötü görmek ister veya kim katlanamayacağı çirkinliklerde boğulmak ister ki güzellik neşriyatı varken.
“Kim bir kötülük görürse onu yaysın, engelleyemese de duyulur en azından.” sözünü güzellik için de kullanmak gerekli. Dünyadaki güzellikleri herkesin görmesini sağlamak, paylaşmak olumlu yönde etkileyecektir hepimizi.
Güzellikleri yaymak gereklidir. En azından yaşamı daha çekilebilir kılmak için iyi kısmını da görmek gereklidir. Her zaman melankolik şekilde kötülükleri saymanın bize bir yararı olmadığı gibi zararı da olacaktır.
Belki de bardağın boş kısmı kadar da dolu kısmını görebilmektir bizi yaşama bağlayan. Değmediğini düşündüğümüz an vazgeçebiliriz yaşamdaki güzelliklerde. Buna gerek olacağını sanmıyorum.
Açan bir çiçek gözümüze hoş gözükür ve içimizi güzellikle doldurabilir. Baharın ve yazın müjdecisi olmaktan ne zarar gelebilir ki? Doğa harikalarını görmek ve göstermenin zararlı olmadığı gibi.
Zararlı olan görülen güzelliklerin neşriyatı değil bozulmasını izlemektir. Kimse yoktur bir şelalenin akışından etkilenmeyen ya da bir denizin dalgasında kaybolmayan.
Günün güzellikleri olduğu gibi gecenin güzelliklerini de görebilmek gerekli. Gecenin içinde saklanan yıldızları görebilmek de maharet gerektirir. Eşsiz bir yakamoz ışıltısı veya ışık danslarını izlemek keyif verir insanlara.
Biraz keyfine varmak gerekli dünyanın ve yaşamın. Evet, çok fazla felaket var hayatta ama nefes almamızı da bu güzellikler sağlamakta.
Güzellikleri yaymak da bir o kadar zevkli olsa gerek ki her zaman paylaşma ihtiyacı duyarız.
O yüzden de güzellik neşriyatı önemlidir. Herkes haberdar olsun nerde bir güzellik görülürse…