İnsan sosyal varlıktır. Doğduğumuz andan itibaren temas ve bağ kurmaya meyilli ve zorunluyuz. Sevmek, sevilmek isteriz. Ait olmak, sahiplenmek, sahiplenilmek..
Vakti geldiğinde de gerek toplumsal normların yönlendirmesi gerek bireysel yönelimlerin etkisi ile bu sevme sevilme isteğimizi daha büyük daha kurumsal bir forma dönüştürmek arzusuna kapılırız. Modern yaşamlarda biraz daha zorlu bir süreç haline gelse de her bireyin içinde bir çift olma temennisi yatar ki bu doğamıza ait en hoş özelliklerimizden birisidir.
İşlerin en rayında gittiği ihtimalden yola çıkacak olursak; severiz, seviliriz, her şey olması gerektiği gibidir, inişleriyle çıkışlarıyla birken ikisinizdir. Aşkın, sevdanın en yoğun hissedildiği realiteden uzak o dönemdir, güzeldir. Dünya sizinle vardır, sizin dışınızda dönüp dönmediğini bile düşünmezsiniz. Bu yolculuğu bir üst kademeye taşımak evlilik yoluna girmek istersiniz.
Evlilik kutsal değildir lakin iki insan ve dahi o iki insanın peşi sıra aileleri için de büyük bir mihenk taşı olacak dönüm noktasıdır evlilik. Her insan sevdiği kişi ile evlenmeyi bekler ve hak eder. Peki sadece sevmek, evlilik kurumunda isteklerinizi ve beklentilerinizi karşılamaya yeter mi? Cevap maalesef ki olumsuz.. Bir insanı çok sevmekle onu tanıyamayız, en başta, bakmamız gereken tarafsız gözümüz çoktan saf dışı kalmıştır. İlişkimizin akıbetini de sıklıkla merak eder; falcı ablalara, astrologlara, evrene bile sorarız da, sorunları ve beklentileri açıklığa kavuşturmak için, içimizdeki gerçeklik korkusundan konunun esas uzmanına yanaşmayız.
Evlilik öncesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik, günümüzde yavaş yavaş bilinen ama daha da fazla bilinmesi ve her evlilik öncesi mutlak şart koşulması gereken bir danışmanlıktır. Neden bu kadar önemlidir dersek, ilişkideki tehlikeli cicim dönemlerinin soyutluğundan çıkılması, evlilikten kişisel beklentilerin hesaba katılması, evlilikte yaşanabileceklerin sinyallerinin yorumlanması, kişiyi ve ailesini tanımanın ne denli durumu değiştirebileceğinin anlaşılması olarak sıralayabiliriz.
Çoğu zaman ilişkilerimizde doğal olarak somut verileri değil kendi bakış açımızı yaşarız yani kişinin gerçek halinden ziyade onunla ilgili kurduğumuz hayalleri sever, onlara bağlanır ve tutunuruz. Bu durum da evliliğin gerçekleşmesinden bir süre sonra hayal kırıklığı, suçu evlilik kurumunda bulma olarak geri döner. Bir uzmandan yardım almak, uzman aracılığı ile beklentileri, umutları, realiteleri masaya yatırmak herkes için daha sağlıklı bir başlangıç olacaktır. Kaybetme korkusu ile göz yumulan her gerçek evlilik içerisinde muhakkak tekrar karşınıza çıkacak ve belki de size, evliliğinize mal olacaktır veyahut kareye çocuklar da dahil olacak ve uyumsuz, mutsuz anne-babalı, diken üstü bir evde büyümek zorunda kalacaklardır. Bu bir felaket senaryosuymuş gibi kulağa farazi gelse de toplumumuzda hepimizin denk geldiği sayısız örnekle varlığı sabittir.
Hepimiz ilişkilerimize türlü hayallerle başlıyoruz, tabii ki temennimiz hepsinin sonunun iyi bitmesi lakin garantisi yok; duygu durumumuzun çalkantıları, objektif bakamayışımız gibi çeşitli etkenlerle perspektifimizi şaşırabiliriz. Toplumumuzun kıymetli yapı taşı ailenin teşviki ve kurulması direkt toplumumuzun geleceğidir. Sağlıkla başlaması ve uzun ömürlü olması yine tüm toplum için çok önemlidir. Bu yüzden evlilik öncesi psikolojik danışma ile görüş, yardım ve ihtiyaçlar doğrultusunda gerekli aydınlanmalar kazanılmalıdır.
Evliliğin çocukların hatırına denilerek zindan hayatına döndürüldüğü, boşanma davalarının uçuştuğu bu devirde; evlilik öncesi psikolojik danışma, sizi, uğruna çok paralar döküp maddi manevi kıyıma uğrayacağınız ilk evliliğinizden koruyacaktır.
Mutlu yarınlarınız olsun.