Ahilik ve Lonca: Ahilik; kelime anlamı olarak “cömert”, “eli açık” anlamında kullanılmaktadır. Lonca; teşkilâtlanmış esnafın ortak odasının veya meclisinin adıdır.
AHİLİK:
“Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir, Ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” Sözünü Ahilik teşkilatının öncüsü olan Ahi Evran teşkilatın temellerini atarken söylemiştir. 1205 yılında Anadolu’ya gelen Ahi Evran, Türklerin yeni yurdu olmaya başlayan bu topraklarda hem yerleşik hayatı desteklemek hem de Rum ve Ermeni tüccarlar ile rekabet içerisinde olabilmek adına Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesi ile Kırşehir’de kurulmuştur.
Ahilik, kelime anlamı olarak Arapça “kardeşim” veya Türkçe “cömert”, “eli açık” anlamında kullanılmaktadır. Selçuklu döneminde kurulup Osmanlı Devletinin kurulmasında önemli rol oynayan bu teşkilat esasen ticaret ile özleşmiş olsa da Aşıkpaşazade’ye göre Osmanlının kurulmasında etkili olan dört unsurdan bir tanesi olmuştur. Kırşehir veya Kayseri’de kurulan bu teşkilat kısa sürede fethedilen toprakların her ücrasında görülmeye başlamıştır. Yukarıda belirttiğim gibi her ne kadar ticari amaçla kurulsa da Anadolu’nun Türkleşmesi/Müslümanlaşması açısından önemli işlere imza atmıştır. Hatta Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerindeki Padişahlar, ve yönetimde söz sahibi paşalar ahilik teşkilatının bir üyesidir.
Her teşkilatın kendine ait kuralları vardır ve bu kurallara uymaması durumunda ise yaptırımlara maruz kalmışlardır. Ahilik Teşkilatı’nın da kendine ait bilinen 7 kuralı vardır. Bunlar;
- Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak,
- Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak,
- Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak,
- Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak,
- Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak,
- Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak,
- Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.
Öncesinde de belirttiğim gibi kurallara uymayanlar ya teşkilata alınmıyor teşkilat içindeki insanlar ise yaptırımlara maruz kalıyordu. Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, hırsızlar, dellallar, vergi memurları, vurguncular örgüte katılamaz. Gibi birçok önlem alınmıştır.
Türklerin Rönesans’ı diye anılan Ahilik teşkilatı üç kapıyı esas alır. Her kapının üç derecesi vardır bunlar:
- Yiğit
- Yamak
- Çırak
- Kalfa
- Usta
- Ahi
- Halife
- Şeyh
- Şeyh-ül Meşayıh
LONCA TEŞKİLATI:
İslam Ansiklopedisi’ne göre: Kelime arşiv belgelerinde iki ayrı anlamda geçer. İlk olarak teşkilâtlanmış esnafın çeşitli fonksiyonlarını icra ettiği belirli bir yer şeklinde kullanılır; teşkilâtlanmış esnaf âmirlerinin (kethüdâ, yiğitbaşı, nizam ustaları vb.) gerekli ham maddeyi temin edip esnafa dağıttığı, gerektiğinde ham maddeyi depoladığı, mâmul hale gelen malın kalite kontrolünü yaptığı yeri ifade eder. Ayrıca esnaf âmirlerinin ileri gelenlerinin ve kalfalarının, kendi teşkilât nizamını uygulamak, yeniden düzenlemek, değiştirmek, diğer esnafa ait nizamnâmelere ve devletin koyduğu kanunlara uymak için disiplini sağlamak, kendi esnaf teşkilâtlarıyla ilgili her hususu görüşmek, karara bağlamak ve uygulamak maksadıyla toplandıkları özel bir yeri de niteler. Kısacası teşkilâtlanmış esnafın ortak odasının veya meclisinin adıdır.
Mantık olarak Lonca teşkilatı Ahiliğin en donanımlı en teşkilatlı oluşumu olarak da yorumlanabilir. Ancak yavaş yavaş toprakların genişlemesi ve teşkilatın müslüman tebaasının yetersiz olmasıyla birlikte Lonca ‘ya gayrimüslim insanlarda girmiştir.
Nasıl Ahilikte belli kurallar ve amaçlar var ise bu teşkilatta da belli başlı amaçlar vardır bunlar:
- Üretimde uygulanacak kuralları belirlemek ve geçerli kılmak,
- Hammadde temin ve dağıtımını adalet üzerine yapmak,
- Terk-i edeb edenleri tenbih ve te`dib etmek,
- Hamdest olanların mutadınca haklarından gelmek.
Loncalar denetim yapmak ve tüketicinin haklarını korumakla yetkili kurumlardı bu durumlara karşı olabilecek yanlışlarda ise yaptırımlar uygulanmaktaydı. Yaptırım olarak ise:
- Öğüt verme: Esnaf ahlakına aykırı davranışlarda bulunanların çağrılarak nasihatta bulunulması.
- Cereme (cerime): Satış veya mübadelelerinde usule aykırı davrananlar, ayıplı mal satanlar, haksız kazancı nakden veya aynen iade etmenin yanında, ikramlar yaparak masrafa girip bir nevi maddi tazminat sayılabilecek “cereme” öderlerdi.
- Dükkan kapatma: Geleneklere aykırı davranmakta ısrar ederek tekrar edenler, bilerek ayıplı mal satanlar lonca kararı ile teamülen 3 günü geçmeyen dükkan kapama cezasına maruz kalırdı.
- Dayak cezası: Uygulanmasından ziyade korkutucu nitelikte olduğu, örgütlerin kethüda odalarının duvarlarına asılı falaka değneklerinin bulundurulmasından anlaşılmaktadır.
- Sosyal ve ekonomik dışlama: Islah olmayanlara uygulanan en ağır cazalardan biridir. Haklardan mahrum etmekle beraber, esnaf sandıklarından faydalandırılmaması, lonca dışıymış gibi muamele görmesidir. Bu cezalandırma ıslah olmayan ve kusur suçunda ısrarlı olan esnafa uygulanırdı.
- Esnaf teşkilatından çıkarma: Hile ve geleneklere uymamayı adet haline getirenlere, hırsızlık, namusa göz koyma ve adam öldürme gibi ağır suç işleyenler loncadan kovulurdu.
Sonuç olarak ise, hem Lonca hem Ahilik olarak teşkilatlanmış bir ticaret oluşumu bu topraklarda hizmet vermiş. Büyüme ve genişleme oluşuma zarar vermiş, gayrimüslim insanların artmasıyla gedik sistemine geçilmiştir. Ancak halka iyi hizmet sunulmuş ve denetim olarak kaliteli malların ortaya çıkmasını rekabetin artmasını sağlamışlardır. Bu bağlamda günümüzün zabıtası olarak da düşünülebilir.
Konuyu şuraya getirmek istiyorum bugünün zabıtaları daha teşkilatlı daha birbirinden bir haber olan bir oluşum ancak geçmişteki bu teşkilatlar her yerde farklı ve birbirlerinden bihaber şekilde uygulanmasına rağmen o zamanın kayıtlarına göre o dönemin Reaya’sına iyi bir hizmet sunulmuş ve gereksiz fiyat artışı engellenmiştir. Bu dönemde ise gereksiz fiyat artışı ne kadar kamu kuruluşları tarafından engellenmek istese de ahi teşkilatı gibi sahada daha etkin olan bir sistem olmadığı için karaborsacılık, stokçuluk, ayrımcılık, tefecilik gibi konuların önüne geçilememektedir. Böyle bir teşkilata günümüzde daha etkin bir rol verilmesi kamu tarafından mantıklı olabilir, insanların kamuya güveni de bu şekilde artabilir.
Sürç-i Lisan Ettiysem Affola. Bir dahaki okumalarda görüşmek dileğiyle.