Prof. Dr. Ali Osman Uysal, sembolik önemi bulunan Çimpe Kalesi’nin yerinin yanlış bilindiğini belirterek, “Orası geç Osmanlı dönemine ait, 19’uncu yüzyılda inşa edilmiş bir tabya” dedi.
ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Osman Uysal, Osmanlıların Rumeli’ye geçerek, beylikten imparatorluğa yükselişinde sembolik önemi bulunan Çimpe Kalesi’nin yerinin yanlış bilindiğini söyledi. Prof. Dr. Uysal, Çanakkale’nin Gelibolu ilçesine bağlı Bolayır köyü yakınlarında bulunan ve Çimpe Kalesi olarak adlandırılan yerin Çimpe Kalesi olmadığını söyleyerek, kalenin bulunması için yeni bir yüzey araştırma projesini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ilettiklerini belirtti.
Çimpe Kalesi’nin Osmanlıların Balkanlara geçişinin ilk noktası olarak bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Ali Osman Uysal, “Bu açıdan çok önemli bir yerdir. Ancak bu yerin günümüzde nereye tekabül ettiği konusunda birtakım tartışmalar var. Osmanlı Beyliği’nin Balkanlara geçişine ve giderek de bu küçük beyliğin bir devlete, oradan da bir imparatorluğa dönüşmesine zemin hazırlayan yer olması bakımından anlamlı bir yerdir” ifadelerini kullandı.
‘ÇİMPE HİSARI SEMBOLİK BİR BAŞLANGIÇ, BU YÜZDEN DEĞERLİDİR’
Bizans tarihi açısından Çimpe Kalesi’nin fazla bir önemi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küçük bir hisar. Fakat Osmanlı’nın beylikten imparatorluğa dönüşümünü hazırlayan temel gelişmeler bu hisar çevresinde oluşmuştur. Çimpe Hisarı sembolik bir başlangıç, bu yüzden değerlidir ve bundan dolayı da tarih boyunca hep Osmanlı kaynakları buradan söz etmişlerdir ama zaman içerisinde bu yer kaybolmuştur. Fakat Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren yine tarihçilerin burayı merak ettiğini görüyoruz.
Çok sayıda Osmanlı kroniğinde ve vakayinamelerinde Osmanlıların Rumeli’ye geçiş hikayesi menkıbevi biçimde anlatılır. Çimpe adı kaynaklarda farklı imlalarla zikredilir, yeri de farklı mevkilerde gösterilir. Modern araştırmacılar Osmanlı kroniklerinden hareketle Çimpe’yi, Bolayır tepelerinin Marmara’ya bakan yamaçlarında ya da o civarlarda arama eğiliminde olmuşlardır. Tarihçiler farklı farklı şeyler söylemişlerdir. Çok çeşitli öneriler var. Şu anda Bolayır’ın yakınlarındaki tabyanın olduğu yer kesinlikle Çimpe Kalesi değil.”
‘YÜZEY ARAŞTIRMALARI YAPTIM’
2005’ten 2017’ye kadar Çanakkale’de yüzey araştırması yaptığını ve o bölgeyi dolaştığını belirten Prof. Dr. Uysal, “Raporlarımda ve makalelerimde de zikrettiğim gibi orası Çimpe değil. Her yıl Rumeli’ye ilk geçiş noktası olarak tören yapılan yer, yani Bolayır’ın birkaç kilometre doğu tarafındaki tabyalar Çimpe Kalesi değil. Orası geç Osmanlı dönemine, 19’uncu yüzyıla ait askeri kuruluşlar. Değişen teknolojiye uygun olarak Osmanlı İmparatorluğu orada daha sonra bir dizi tabya yaptı.
Bu tabyalar başkent İstanbul’u koruyabilmek amacıyla inşa edildiler. Oradaki algıyı değiştirmek gerekiyor. Biz bu durumu Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu olarak resmi kararla da tarif ettik. Burada törenler yapılmaması gerektiğini söyledik ama bir kere bunu hafıza tutmak lazım” açıklamalarında bulundu.
‘ÇİMPE KALESİ’Nİ ARAŞTIRMAK İÇİN YENİ BİR PROJE SUNDUM’
Çimpe Kalesi’nin geniş bir bölgede aranması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Uysal, “Daha kapsamlı araştırma yapmak lazım. Ben önceki yüzey araştırmamda Çanakkale ile sınırlı kaldığım için Tekirdağ tarafına ve Edirne tarafına geçemedim. Bölge kurulunun da talebi doğrultusunda Çimpe Kalesi’ni araştırmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yeniden yüzey araştırması için yeni bir proje sundum. Artık bunun sahada bir lokalizasyonunun yapılması lazım.
Bahsedildiği gibi Şarköy civarında bir yerleşim yeri midir, daha farklı bir yer midir? Ben daha farklı bir yer olduğunu düşünüyorum ama arşiv belgelerine iyi bakmak lazım. Eski haritaları da dikkate almak gerekiyor. Çünkü bazen onlar işaret edebiliyorlar. Bunun dışında kapsamlı bir literatür araştırması yapmak lazım. Modern tetkikleri, araştırmaları toparlamak ve bütün bunları bir de bir saha araştırmasıyla birleştirip, gerçekten lokalizasyon için sonuca ulaşmak gerekiyor.
Zaman içerisinde yeri kaybolup gitmiştir ancak biz tarihi kaynaklardan Gazi Süleyman Paşa’nın oraya bir mescit yaptırdığını, hatta bir imam ve kadı tayin ettiğini biliyoruz. Arkeolojik açıdan baktığımızda elbette önce Çimpe Kalesi’nin yerini lokalize etmek lazım ve bu konudaki kafa karışıklığına son vermek gerekir. Bunun içinde sağlıklı bir yüzey araştırması şart” diye konuştu.