Neyin var ?… sorusuna derin bir nefes alıp iyiyim diyorum ya… Bundan öte yalanım olmadı… Biz hangi ara bu hale geldik…
“Huzur mu istiyorsun ?… Az eşya, az insan.” derken Franz Kafka yüzyılın tespitini yapmıştı. Bu çağ bizi her şeyden kopardı, bizi bizden alıp bizden uzak neresi varsa oraya koydu.
Ninem;
“Oğul ne kargayı gül bahçesine ne bülbülü çöplüğe alıştıra bilirsin.. Herkes fıtratına uygun kişilerle olması gereken yerdedir.. Kimseyi değiştireceğim diye uğraşma bırak herkes hak ettiği yerde kalsın.” derdi.
Rahmet olsun..
Toparlanmak peygamber mucizesi beklemek gibi bir şey oldu. Kendini bulmanın peşindeyken, bir süre sonra kendini aramaktan da vazgeçiyor kişi. Sonra bakıyorsun her insan dipsiz bir kuyu, sonra bakıyorsun her yol yarım, herkes eksik. Kopan o kadar çok şey var ki,
İbrahim Tenekeci’nin bir dizesinde de geçtiği gibi,
“Herkes bir parçamı(zı) alıyor hatıra diye”.
Ve aslında Asaf Halet Mara adlı şiirinde ne kadar da haklıymış:
“Tanımamak tanımaktan iyidir.”
Evet.
Aynen öyle..