Bana savaşı anlat anne… Mişa annesinin korku dolu sesiyle uyandı, saate baktı. 03:00’dü. Mişa uyan sığınaklara gitmeliyiz..
Hayatında böyle bir korkuyu hiç yaşamamıştı. Şehir alman uçakları tarafından bombalanıyordu. Apartmandan hızlıca çıktılar.
HAZİRAN 1941 LENİNGRAD
Mişa hergün olduğu gibi o günde annesinin sesiyle uyandı.
_Mişa hadi tatlım kahvaltı hazır.
Neşeyle yataktan fırladı 13 yaşındaydı artık. Aynada kendine şöyle bir baktıktan sonra mutfağa koştu. Annesi en sevdiği çöreklerden yapmıştı. İştahla birini alıp hızlıca ısırdı. Babası okuduğu gazeteden başını kaldırıp gülümsedi.
_Yavaş ye mişa boğulacaksın.
Ayakkabı tamircisiydi Dimitri. İşinde de ustaydı. O gün biraz endişeliydi sadece. Gazete Almanların Leningrad’a göz koyduğunu savaşın çıkmasının çok yakın olduğunu yazıyorlardı. Mişa bahçeden gelen seslerle pencereye koştu. Üst kat komşuları olan Vladimir bahçede köpeğiyle oynuyordu.
_Anne bu gün Volga kıyısında arkadaşlarla piknik yapabilir miyiz? diye sordu Mişa
Olga sevgiyle baktı kızına.
_Git bakalım ama geç kalma. Nehre de dikkat et. Dönerken de Nasya’dan süt almayı unutma.
_Tamam anne dedi Mişa. O sırada ayaklarına bir şey sürtündüğünü fark etti. Ayaklarına baktığında kedisi Tanya’yı gördü. Eğilip kucağına aldı sımsıkı sarılıp sevgiyle öptü. Sonra gençliğin verdiği enerjiyle odasına koştu.
Mişa ve ailesi, 4 katlı bir apartmanın 2. katında oturuyorlardı. Apartmandaki herkes birbirine çok bağlıydı. Birlikte yemek yer saatlerce sohbet ederlerdi. Hatta giriş katında oturan yaşlı bayan Zorya Leningrad’ın çok nadide bir şehir olduğunu her fırsatta söylerdi. Mişa hazırlandı. Eline annesinin hazırladığı piknik sepetini alıp koşarak kapıdan çıktı. O merdivenler inerken 3. kattaki Sergei güzel bir Rus şarkısı söylüyordu.
Ah güzel şehrim ve güzel kızları
Bahar çiçekleriyle dolsun Volga
Ve ben sana hep aşık olayım
TEMMUZ 1941 LENİNGRAD
Şehre derin bir sessizlik hakimdi. Sokaklar boşalmış. Herkes evlerinde radyodan gelecek yeni bir haberi bekliyordu. Dimitri oldukça tedirgindi salonda bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu. Radyodan gelen haberle koltuğa yığıldı kaldı.
ALMANYA LENİNGRAD’I KUŞATTI
Sessizce Olga’ya baktı. Olga sanki donmuş gibiydi. Kurulmuş bir saat gibi yerinden kalktı, radyoyu kapattı. Sonra derin bir çaresizlikle mutfağa gitti. Erzakları kontrol etmeye başladı. Mişa olanlara anlam veremiyordu, kedisi Tanya’ya daha bir sıkı sarıldı.
Kuşatmada neydi ?
Ekim 1941
Almanya 3 ay sonra Leningrad’ın son kara bağlantısını kesti. Halk evden çıkamaz olmuştu. Ellerinde olan erzak stoku bitmek üzereydi. Rus komutanlar Olga üzerinden erzak yardımı yaptırıyordu Rus askerlerine ve o yardım çok azdı. Bir aileye günde sadece 3 ekmek dilimiyle sınırlı kalıyordu bu. Ve ilk ölümler gelmeye başladı. Giriş katındaki yaşlı bayanda bu ölümlerin arasındaydı.
Ocak 1941
Mişa annesinin korku dolu sesiyle uyandı, saate baktı.03:00’dü. __Mişa uyan sığınaklara gitmeliyiz..
Hayatında böyle bir korkuyu hiç yaşamamıştı. Şehir alman uçakları tarafından bombalanıyordu. Apartmandan hızlıca çıktılar. Hava eksi 25 dereceydi. İlerde anlatırken hâlâ aklında o siren sesinin kaldığını söyleyecekti. Bütün apartman ve cevrede ne kadar insan varsa sığınaktaydı. Herkes birbirine korkuyla bakıyordu. Mişa’nın gözü Vladimir’e takıldı. Çok zayıflamıştı. 70 yaşındaki yaşlı bir adama benziyordu. Gözleri bir noktada sabitlenmiş, sanki nefes almıyordu. Misa Vladimir’in yanına gidip köpeğini sordu. Boş gözlerle baktı Vladimir Mişa’ya.
__Hiç yemeğimiz yoktu. Babam onu öldürdü. Bizde yedik
Bunları söylerken sesi bir insandan çok duygularını yitirmiş ruhsuz bir caniyi andırıyordu. Dondu kaldı Mişa
KUŞATMADA 274.GÜN
Hiç yemek yoktu insanlar evcil hayvanlarını öldürüp yemeye başlamıştı, kuşları avlıyorlar. Bazı mahallelerde farelerin yakalanıp yendiği söyleniyordu. Şehirde hiç evcil hayvan kalmamıştı nerdeyse. Mişa Tanya’yı hiç dışarı bırakmıyordu. Saklayabildiği kadar saklamak korumak istiyordu. Fakat bu mümkün olmadı. Bir bombardıman sırasında kaybetti Tanya’yı. Sığınaktan döndükleri esnada evlerinin yarısının enkaza döndüğünü gördüler. Bir bombada Mişa’nın odasına gelmişti, o gün sirenler çalınca Tanya’yı bulamamıştı hızlıca çıkınca da Tanya evde kalmıştı. Mişa Tanya’nın ölümüyle orda o anda birden 50 yaş büyüdü, ölüsünü günlerce kucağından bırakmadı. Delirmiş gibiydi. Hiç kimseyle konuşmuyordu.
Şehir artık nüfus olarak yarıya inmişti. Günde nerdeyse 1000 kişi ölüyordu. İnsanlar evlerindeki kitapları mobilyaları yakarak ısınıyorlardı. Ve yamyamlık baş gösterdi. İnsanlar insanları öldürüp yiyorlardı. Alman uçakları bombaya sarılı erzaklar atıyordu, insanlar yaklaşıp almak istediğinde bomba patlıyordu.
Bir sabah yarı enkaz yaşadıkları evde hiç ses çıkmadığını fark ederek uyandı.. Anne ve babasının öldüğünün farkına çok sonra varacaktı, saatlerce başlarında oturdu. Dimitri ve Olga açlıktan ölmüşlerdi. O saatten sonra Mişa yarı ölü şekilde sokaklarda geziyor. Delirmiş gibi kendi kendine konuşuyordu.35 kiloya düşmüştü.
LENINGRAD KUŞATMASI 872 GÜN SÜRDÜ!
1.5 milyon insan öldü!
Şehrin nüfusu 750 bine düştü!
Almanların çekilmesiyle Rus ordusu Leningrad’a girebildi!
Sergei Petrov Alman ablukasından kaçmak isterken vuruldu!
Vlademir Ivanov açlıktan öldü!
MİŞA MI?
Mişa Simirov ölmek üzereyken bir Rus askeri tarafından kurtarıldı!
Bulunduğunda 15 yaşında ve 35 kiloydu!
Uzun süre tedavi gördü!
Tanya’yı hiç unutmadı!
Anne ve babası için yerleştiği İngiltere’de bir aşevi açtı!
Leningrad’a bir daha hiç dönmedi!
Leningrad da bir kadın Alman bombardımanı sırasında ağır yaralandı. Öldü sanılarak ceset kamyonuna konuldu. Kadın hamileydi! Son anda yaşadığı fark edildi!
Bu kadın Putin’in annesiydi! Kurtarıldıktan sonra Putin’i doğurdu!
NE SEBEPLE OLURSA OLSUN SAVAŞA HAYIR…