Bakanlar Kadına Şiddet İzleme Komitesi 2021 Yılı Toplantısı’nda bir araya geldi
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kurumlar arası iş birliğinin daha da güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen ‘Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 2021 Yılı Toplantısı’nda bir araya geldi.
Ankara Hakim Evi’nde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Yanık, toplantının geçen yıl pandemi nedeniyle yapılamadığını belirterek, “Kadına yönelik şiddetle mücadele tüm dünyada olduğu gibi hepimizin üzerinde ittifak ettiğimiz bir şey. Yaygınlaşan şiddet olaylarının münferit hadiseler ile izah edilemeyeceği açık. Meseleye daha bütüncül bakmak, sorunun çözümü adına da büyük önem arz ediyor. Adalet ancak her hak sahibine teslim edildiği takdirde tesis edilebilir. Adalet içeren bir düzen, suç içeren pek çok fiilin vuku bulmasını önleyebilir.
Herhangi bir suç söz konusu olduğunda suçun hak ettiği cezayı bulmasını sağlamak, kamu vicdanını rahatlatmak ve kamu güvenliğini tesis etmekle yükümlüyüz. Yasalar hangi eylemlerin suç teşkil ettiğini ve bu suçlara ilişkin yaptırımları ilan ederek adalet mekanizmasını çalıştırır. Söz konusu ceza maddeleri aynı zamanda caydırıcı işlevler de ortaya koyar. Yasalar bu anlamda devlet ve toplum arasında en önemli sözleşmelerdir. Türkiye’nin insan hakları ve uluslararası hukuk çerçevesinde iç hukukuna kazandırdığı 6284 sayılı kanun bu anlamda bir akitleşmeye örnektir” dedi.
‘ÇÖZÜM YEREL DİNAMİKLER ÇERÇEVESİNDE GELİŞTİRİLMELİ’
Yanık, Türkiye’de şiddetle mücadelenin ulusal eylem planlarının öncelikli konuları arasında yer aldığını belirterek, “Ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadele kadın erkek arasında bir çatışma ya da yarış mevzusu değil. Nitekim geçmişten günümüze toplumsal hafızamız da böyle bir gerilimden uzaktır. Ortak sorunlarda dünyadaki çoğu ülke bu sorunların çözümü aşamasında bazı evrensel normları kabul ediyor. Buna rağmen her toplum yaşadığı problemlere çözüm ararken yine kendi kültürel değerlerinden besleniyor.
Besleniyor çünkü hem belki şiddeti üreten mekanizmalarda birtakım yerel dinamikler her ülkede farklı olabilir ve nitekim o yerel dinamiklerde şiddeti doğuran sebepler varsa bunun çözümünün de yine o yerel dinamikler çerçevesinde geliştirilmesi son derece normal diye düşünüyorum. Bizim milletimiz için de aynı durum söz konusu. Kadına yönelik şiddet pek çok ülke gibi bizim de mücadele ettiğimiz kritik bir alan. Ancak sunduğumuz çözümlerin, kendi kültürümüzün ve milli manevi değerlerimizin karşısında olması da mümkün değil. Bu alanda yasa yapıcılar ve içinde bakanlığımızın da yer aldığı bazı bakanlıklar hakkında öne sürülen manipülatif yaklaşımların da farkındayız” değerlendirmesinde bulundu.
SOYLU: 245 BİN DEFA GİTMEYE DEĞER
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise kadına şiddetin, kadının masumiyetinden ve erkeğin kadını güçsüz hissetmesinden kaynaklanan bir sorun olduğunu belirterek, “Devletin de kendine ait tedbirleri alma konusunda genel işleyişin dışında buraya farklı bir bakış ortaya koyması aşikar. Ama bu sorun sadece bizlik bir sorun değil. Bütün ülkelerde var. Gelişmişliğe, gelir seviyesine, eğitime, kırsalda veya şehirde oturup oturduğuna bakmıyor.
Bütün dünyada böyle bir sorun var. Hepimiz kadına şiddetin bitmesini umuyoruz. KADES’e 245 bin ihbar gelmiş, yani 245 bin ihbardan 244 bin 999’u yanlış veya sahte yapılmış olsa, bir tane yapılmış olsun, 245 bin defa oraya gitmeye değer. Bu meseleye hep birlikte böyle bakmak gerekir. Daha çok alacağımız yolumuz var. Biz millet olarak karar verdiğimiz bir meselede başarılı olma hasretimiz var” diye konuştu.
‘BİZ ANAERKİL BİR TOPLUMUZ’
Soylu, Türkiye’nin çok zor bir coğrafyada olduğunu dile getirerek, “Pandemiyi biz oluşturmadık. Pandemi dünyanın küresel bir sorunu. Göçü de biz oluşturmadık. Dikkat edin; çok uzun yıllardan beri birlik olmaya çalışan Avrupa’yı sadece bir göç sorunu sarsıyor. Birbirlerine girmiş durumdalar. Bizim başımıza gelenin onda biri onların başına gelse herhalde birbirleri ile saç saça baş başa bir durum ile karşı karşıya kalırlar. Enerji ve ekonomik krizi de biz oluşturmadık. Bunlar tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı süreçtir. Dünyaya medeniyetimizin gereği bir şeyi göstermek zorundayız. Ben her zaman söylüyorum; bize ‘ataerkil toplum’ derler; ama biz anaerkil bir toplumuz. Bunu hiç unutmadan, kadına şiddet meselesini dünyada en iyi çözen millet, en iyi çözen ülke olmak zorundayız” diye konuştu.
GÜL: ADALET KAPISI DAİMA AÇIKTIR
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise kadınlara yönelik ve her türlü şiddeti bir kez daha lanetleyerek, tek bir kadının dahi canının yanmadığı şiddet mağduru olmadığı bir dünya için, bütün insanlık olarak daha duyarlı, daha gayretli çalışılması gerektiğini söyledi. Bakan Gül, “Burada kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda geçtiğimiz dönemde attığımız adımların değerlendirilmesi, kurumlar arası iş birliğini daha da artması açısından çok önemli bir çalışmayı gerçekleştirmiş olacağız. Şiddet mağduru kadınlar için adalet kapısı daima açıktır. Devletimiz bu meselede bütün kurumlarıyla müteyakkızdır.
Kollukla, savcılıkla tüm kamu kurum ve yetkilileriyle bu konuda 7 gün 24 saat esasıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Kadına yönelik şiddet vakaları, belirli cumhuriyet savcıları ve tedbir mahkemeleri tarafından takip ediliyordu. Artık kadına yönelik şiddet vakalarında tedbir kararları bu konuda uzmanlık kazanmış tedbir mahkemeleri tarafından verilmekte. 81 il ve 473 adliyede 763 hakim, kadına yönelik şiddet vakaları hakkında tedbir kararlarına bakmaktadır” ifadelerini kullandı.
Elektronik kelepçe uygulamasının önemli bir rol aldığını ifade eden Bakan Gül, 2021 yılı içerisinde 686 kişi hakkında bin 28 ayrı teknik yöntemle elektronik kelepçe uygulaması kararı verildiğini hatırlattı.