Anne benden sakın vazgeçme (2. bölüm)… Çoğu zaman çevreme hayata baktığımda illa hikayeler çıkar her roman yaşanmışlıkların eseridir.
Büyük üstatlar yıllardır ilgiyle okunan konuları tecrübeleriyle çıkarmışlardır.
Hikâyemize kaldığımız yeden devam edelim. Bakalım bir annenin evlatlarıyla imtihanı ve yaşadıkları okurken sizlere ne hissettirecek gerçek hayattan izleri olmadan romanlar filmler senaryolar oluşmaz.
Fidan Hatun istediğine kavuşmuştu. Bir kızı olmuştu. Büyük oğlu okumadı ilkokuldan sonra çıraklık okuluna gitti. Diğer oğlu şoför olmak istiyordu. Uzun yolda otobüs kullanmak istiyordu. Babası onu da tanıdık bir şirkete muavin olarak verdi. Ancak ikizler çok hırslıydılar dersleri güzeldi gelecek vaat ediyorlardı.
Yılar geçmiş Ecesay ilkokul çağına gelmişti. Okul çıkışı bazen ikizler, bazen annesi alıyordu. Çok güzel bir kız olmuştu. Altın sarısı saçları cennet yeşil gözleri bakan bir daha bakıyor çoğu zaman ikizler kardeşlerini kıskanıyor arkadaşlarıyla bile konuşturmuyordu.
Hayat insan için bir imtihandır. Zorluklar acılar insanı olgunlaştırır. Ogün Fidan Hatun ikizleri tembihledi. Kardeşinizi unutmayın elini tutun. Uzun zamandır evden çıkmamıştı yakın bir komşusuna göz aydına gidecekti.
Ecesay çıktı abilerini bekledi. Elini tutarak ilerlediler. O zamanlar sokak satıcıları okul önlerinde çok olurdu. Ecesay bir balon istedi. Erdem aldı elini tutarak ilerledi. Kitap almaları gerekiyordu. Eren’i kırtasiyeye gönderdi. Bir arkadaşını gördü yol yokuştu. Anlık kardeşinin elini bıraktı. Birkaç adım attı. Freni patlayan araba aşağıya doğru kaydı. Ecesay o sırada elindeki balonu kaçırdı yola doğru ilerledi arabanın kızla buluşması bir saniye sürmedi. Kalabalık kaza oldu çığlıkları elinde kitaplarla kırtasiyeden çıkan Eren kardeşinin yerde yattığını gördü sarı saçları yerdeydi başından ince bir kan yere sızılmıştı. Erdem donmuştu. Hemen ambülans çağrıldı.
Ailesine haber verildi. Durumu ağır olan Ecesay birkaç günlük yaşam mücadelesinden sonra hayatını kaybetti. İkizler bu şoku atlamadılar. Özellikle Erdem ağır buhran geçirdi.
Eren hep onu suçladı lise çağlarındaki ikizlerin arası kardeş acısıyla açıldı. Fidan Hanım belli bir süre tedavi oldu. Kızının acısı yüreğine ağır geldi yıllarca ağladı. Eşi Bekir Bey de bu acıya katlanamıyordu İstanbul’daki arkadaşına haber saldı. İkizler artık üniversite sınavlarına girecekti. İstanbul’da yaşamak onlar için daha hayırlıydı.
Evlat acısı içine kor bir ateş gibi düşen kadın sadece kızının kabrini bırakacağı için çok üzülüyordu. Erenin tek hayâlı doktor olmaktı. Erdem içindeki suçluluk duygusunu bastırmış olsa da zaman zaman yaşadığı kabuslar ve sıkıntılar devam ediyordu. Annesi oğluna destek zor bir süreç yasacakları şimdiden belliydi.
Fidan Hatun kızından sonra Erdeme sarılmış ona toz kondurmuyordu. Bu durumu Eren kabul edemiyordu. Sınav sonrası iki kardeşte tıp fakültesini kazanmıştı. Hayat kalan çocukları ile ne yaşatacak bakalım hikayemiz devam edecek.
Keyifle okumanızı dilerim. Sevgiyle kalın