Karşılıksız aşk, Johann Wolfgang von Goethe’nin 40’lı yaşlarına kadar tıpkı bir salgın gibi peşinden gitti. İstisnasız her biri hüsranla biten bu ilişkiler Goethe’nin şiir ve yazılarının temel kaynağı oldu.
Goethe’yi edebi süperstarlığın statosferine çıkaran eseri ”Die Leiden des jungen Werthers/Genç Werther’in Acıları”, evli bir gencin mektuplarından oluşan bir romandı. Genç Werther’in aşkı kibarca karşılanmamıştı. Werther romanda şöyle diyor; “Bazen kendime, kaderim ne kadar biricik, diyorum. Bütün diğer erkekler şanslı, hiçbiri senin kadar acı çekmedi, diyorum.”
!Romanı okumadıysanız lütfen bundan sonrasını okumayınız!
Çektiği ıstıraba daha fazla dayanamayan Genç Werther romanın sonunda kendini vurarak intihar eder. Goethe karakteri arkadaşı Jerusalem’i temel alarak kurgulamıştır. Jerusalem de tıpkı Werther gibi benzer bir aşk çıkmazının sonunda kendini öldürmüştür. Goethe’nin kendisi de intihar düşüncesi etrafında epey dolanmıştır.
”Kayda değer silah koleksiyonumun içinde güzelce parlatılmış bir hançerim var. Her gece yatağıma uzanıp mumu söndürmeden evvel, o güzel hançerle kalbimde derince bir delik açabilecek miyim diye bir bakarım.”
Goethe, Werther’i yazarken depresyon semptomlarından iyiden iyiye kurtulduğunu söyler. Ancak kitabın toplum üzerinde etkisi aksi yönde oldu.
Kitap, 1774 yılında basılmasının hemen ardından tüm Avrupa’da büyük bir edebi sansasyona neden oldu. Kalbi kırık bir sürü genç, Goethe’nin kahramanı gibi sarı pantolon, mavi ceket ve yakası açık gömlekler giyip ortalarda dolanmaya başladı. Maalesef, pek çok genç erkek tıpkı Werther gibi işi sonuna kadar götürüp intihar etti.
Birbirinin kopyası intiharlar mantar gibi çoğalarak tüm kıtaya yayıldı. ”Koca bir mayını patlatmak için nasıl küçücük bir kibrit yeterse, benim kitabım da benzer bir etkiyle adeta koca bir patlama yarattı.” İtalya, Almanya ve Danimarka’daki otoriteler, gençlerin üzerindeki etkisini sınırlamak için kitabı yasakladı. Ama tüm diğer moda akımları gibi acı çekme alt kültürü de bir süre sonra yok oldu.
Peki intihar etmek ve yahut sevgiliye duyulan acı özlem nedeniyle depresyona girmek bir kitap ya da bir moda ile olur muydu? Goethe fazla mı karamsardı? Duyguları abartı mıydı? Jerusalem moda için mi intihar etti? Üzgünüm ama koca bir hayır.
Jerusalem aşıktı ama nefes almak onu sevmeyen sevgiliyi başkasıyla izlemekten daha acıydı. O gençler moda için değil içlerindeki acı korun tutuşmasıyla canlarına kıydılar. Goethe ise ne karamsar ne de abartı duygulara sahipti, hepimizin doğası gereği içinde var olan acı, özlem ve ihtimalsiz aşkın, sevilmeyişimizi dışa vurdu sadece. Moda değildi. Sadece Goethe kendi duygularını dışa dönük yaşadı ve içimizdeki kendimizden bile sakladığımız duygulara ışık tuttu.
İnsan olmak acı duymaktır, sanatçı olmak ise konuşmadan dillendirmektir…