Cahil denilince insanlara hakaret gibi geliyor. Cehalet nedir bilen var mı? Aslında bilgisizliğin diğer adı. ‘Bilmemek ayıp değil’ diyorlar. Öğrenmemek gerçekten ayıp ama bilen yok. Yani bilgisizliğe bile cahiliz aslında.
Bir insanın her şeyi bilmek gibi bir özelliği olamaz. Bir çiçeğin, bir böceğin bile kaç türü var yaşayan. Nasıl bilebiliriz ki? İnsan beyni ne kadar bilgi verirseniz o kadarını alır ama oturup sayacak halimiz yok.
İnsan bilmediği her şeyin cahilidir asılında. Cehalet her bilmediğimiz şeyde vardır. Daha neyi bilmediğimizi bilmezken (!) her şeyi ben bilirim edasında olamayız. Kimilerinin burnu Kaf Dağındadır da kabul etmez ya bilgisizliğini. Direnen bir güruh var bir de ki sormayın gitsin. Her konuya hâkim oldukları için kendilerine de konduramazlar bilgisizliklerini. Bilgi dediğimiz şey sadece genel kültür ve aritmetikten ibaret değil. Bilgi her yerde; öğrenmek ömür boyu.
Bazen anlayamıyor işte insan; herkes her şeyi bilirken ben neden bu kadar bilgisizim diye hayıflanırız. Sorun tam olarak bilmeyen bizde mi, bildiğini iddia edende mi?
Bir de yarım bilgisiyle dolaşanlar var ki tadından yenmez. Hem bilmez hem de bilmediği halde ahkam keser. Oturup dinlemeyi öğrensen bilmeyi de öğrenebiliriz bence.
Her gün yeni bir güne başlamak gibi her gün farklı bir şey de öğreniriz. Bir şeyler öğrenmediğim günü yaşanmamışlardan sayarım. Diğer insanlar nasıl katlanıyorlar bilmem buna. Cehalet mutluluktur diyen de çok tabi. Bilgin yoksa; bu bilgi ile ilgili de sorumluluğun yoktur otomatik olarak. Ne ala dünya. Sorumluluk yüklenecekse neden öğrensin ki insanlar.
Kimileri de var ki bildiğinin altında ezilir. Fazla gelir mesela işin iç yüzünü bilmek. Bunları taşıyamaz aniden yorulur. Aslında bilgi güçtür. Sizi herkesten ayıran bir özelliktir. Bilgiye aç olmak diye bir deyim var; yoksa da ben buldum. Nefes alıyorum havada oksijen var diye aklımızı yitirmeden kullanmak lazım bilgiyi.
Bazısı da koz olarak tutar elinde; günü geldiğinde tümünü meydana çıkarabilir ki cahiliyelerden bir üst derece tehlikeli olan kısımdır.
İster ‘cahil’ densin ister ‘bilgisiz’ fark etmez. Bilmiyorsan yoksudur bence. Varlığımızı kanıtlamak için yine bilgiye ihtiyaç duyarız. Bilgiden bilime geçeriz. Her bilginin ve yeni öğrenilmişin gurup gurup sıralandığı.
Asırlardır biz kendi kendimize savaşıyoruz aslında. Cehaletimizle savaşıyoruz bıkmadan. Dünkü halimizi çok da aramıyoruz. Her zaman duyarız bu aklım bilmem kaç yaşında olacaktı söylemini. O zamanlar olmayan akıl değil aslında buz gibi cahillik. Seneler içinde bilgi edindik, bilgeleştik, ehlileştik.
Bilginin ağır başlı olmak gibi bir huyu var nedense. Bıyık altından güler de bazen cahili görünce. Benim bilgime ulaşınca sen de gülersin kendine der gibi.
Aslında ne kadar çok bilirsek o kadar duyarlı bir o kadar ehli oluruz. Çok bilen çok yanılır da derler ama onu bilgiyi kullanmayı bilmeyenler için söylemiş olsalar gerek. Arabanın direksiyonuna geçmek gibidir bilgi. Ne kadar hakimseniz konuya o derece ustasınızdır sürüşte.
Yine de bunları bile bile öğrenmemeye direnenler var. Ben bana yeterim diye. Belki kendini idare edersin ama bana yetmezsin. Belki benim de senden öğreneceklerim var. Yeri geliyor bir çocuktan bile bir şeyler öğrenebiliyoruz. Herkes herkesten bir şeyler öğrenebilir.
Sözün kısası bilgi her yerde ve her zaman bizimle. Ne zaman hazırsanız o da bünyenizde olmaya hazır. Bırakalım ben bilirim (!) havalarını. Cahiliye döneminden herkes geçiyor neticede. Bırakalım da bilgi bizi bulsun, biz ona ulaşalım; bilgiyle donanalım. Geleceğimize ışık yol olsun; cahiliyeden başka kurtuluş yolu yok.