ŞİŞLİ Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit, “Her gün nakil ameliyatı yapabilecek kapasitede bir merkeziz ama, yeterli sayıda donör bulamıyoruz” dedi.
Türkiye’nin en köklü kamu hastanelerinden Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ocak ayında Seyrantepe’deki yeni yerleşkesine taşındı ve Organ Nakli Merkezi ruhsatı da yenilendi. Hasta servisleri 5 yıldızlı otel konforunda olan merkezde, yeterli sayıda kadavradan bağış olmadığı için, neredeyse hiç ‘nakil hastası’ yatışı olmadığı öğrenildi. Başhekim Prof. Dr. Özgür Yiğit, aynı anda 10 nakil yapılabilecek merkezde, Ocak ayından bugüne sadece 10 hastaya kadavradan böbrek nakli yapılabildiğini söyledi.
“HER GÜN NAKİL AMELİYATI YAPABİLECEK KAPASİTEDEYİZ”
Başhekim Prof. Dr. Özgür Yiğit, nakil cerrahisinde dünyanın en iyilerinden olan Türkiye’de, beyin ölümü sonrası bağışların yetersiz olması nedeniyle, binlerce kişinin hala organ sırası beklediğini ifade etti. Prof. Dr Yiğit, pekçok ülkede yüzbinlerce dolara yapılan nakil ameliyatlarının, Türkiye’de tamamen ücretsiz gerçekleştirildiğini vurgulayarak, kadavradan nakillerin yeterli düzeye ulaşabilmesi için yakınını kaybeden aileleri organ bağışı konusunda daha duyarlı olmaya davet etti.
Prof. Dr. Yiğit, “Bazı hastalıklar için organ transplantasyonu ana tedavimiz olmaya devam ediyor. Yine hepimiz biliyoruz ki, organ nakli için aslında ana kaynak beyin ölümü sonrası gerçekleşen donörler. Donörün çıksa bile, ailenin beyin ölümü gerçekleşen yakınının organlarını bağışlamaması nedeniyle, birçok hastamız organ nakli için aylarca yıllarca sırada bekliyor.
Dolayısıyla ‘Ben organlarımı bağışladım’ deyip organ bağışı kartı almak yetmiyor. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra, organların aileler tarafından da bağışlanması gerekiyor. Sadece organlarını bağışlayan kişilerin değil, ailelerin de bu konuda bilinçli olması gerekiyor” diye konuştu. Her gün, haftada bir-iki kez böbrek nakli yapabilecek durumda olduklarını belirten Yiğit, “Yeterli sayıda donör bulamıyoruz. Bunlar yurt dışı ile kıyaslanmayacak hizmetler. Tamamen ücretsiz bir şekilde ülkemizde gerçekleştirilebiliyor ve hastanın cebinden beş kuruş para çıkmıyor. Hepsini sigorta karşılıyor” dedi.
“BİR IŞIK İÇİN BEKLEYEN ÇOCUKLAR DA VAR”
Kornea Nakli Sorumlu Hekimi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ceren Yeşilkaya ise, Sağlık Bakanlığı verilerine göre şu anda kornea nakli bekleyen bin 500’e yakın hasta olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi: “Bu hastalar genellikle ciddi görme kaybı yaşayan, bir ya da iki gözünde birden görmesini kaybeden, günlük hayatı sürdürmekte zorlanan kişiler. Bunlar arasında erişkinler olduğu gibi çocuk hastalar da var.
Bu hastalar ancak, yaşamını yitirmiş birinden alınan kornealardan faydalanarak nakil olabiliyor. Çünkü canlıdan kornea nakli söz konusu değil. Vatandaşlarımız da kornea nakli konusunda yanlış bir inanç da var. Kornea nakli için gözün tümüyle çıkarıldığı sanılıyor. Bu nedenle de aileler ürküyor. Böyle bir şey yok. Kornea bağışında kişinin vücut bütünlüğü bozulmadan gözün ön bölgesindeki ince şeffaf tabaka alınıyor. Gözün bütünlüğünü bozulmadan bağış gerçekleşiyor.”
“50 YILLIK KARANLIĞIM AYDINLANDI”
Yaklaşık 50 yıldır sağ gözünde görme problemi yaşayan ve yıllardır nakil bekledikten sonra, kornea nakli olabilen Pünpül Gençyuva (70), nakilden sonra hayatının aydınlandığını söyledi. Gençyuva, “Sağ gözümden 14-15 yaşlarından itibaren hep problem vardı, sürekli ameliyat geçirdim. Yıllardır ilaç kullanıyordum. Kornea nakli oldum odama geldim, gözüme damla damlatmak için bandajı açtıkları an birdenbire dünyam o kadar aydınlandı ki, ilk kez karşımdakinin yüzünü tam olarak görebildim. O kadar mutlu oldum ki tarif edemem. O yüzden herkese çok teşekkür ederim. Organ bağışı çok önemli. Beni 50 yıllık karanlığımdan kurtardı” dedi.
ONA BÖBREK ÇIKTI AMA AĞABEYİ O KADAR ŞANSLI DEĞİLDİ
Diyaliz hastası ağabeyini böbrek yetmezliğinden kaybeden, kendisi de geçtiğimiz yaz çıkan donör çıkmasıyla böbrek nakli olan Mimar Nejat Çarak (55) ise şunları söyledi: “Bu merkez beni hayata döndürdü. Böbrek naklimi bu merkezde oldum. O günden sonra bambaşka bir hayata başladım. Haftada 3 gün 4’er saat diye diyalize giriyordum. Bir gün bir telefon geldi, hayatım değişti. Böbrek nakli oldum ve diyalizden kurtuldum. Diyaliz hayatınızın yarısını sizden alıp götürüyor. Üzerimdeki gömlek ve kravat rahmetli ağabeyimin, o da diyaliz hastasıydı. Uzun yıllar organ bekledi ama, uygun organ bulunamadığı için nakil olamadı. Organ bağışı olsaydı belki de şu anda aramızda olurdu.”
Emel Güçlü (50), 7 yıldır diyalize girdiğini, iki kez organ çıktığını ama, çeşitli sorunlar nedeniyle nakli kaçırdığını belirterek, “Hala bekleme sırasındayım. Diyalizle idare etmeye çalışıyorum. Bağış olmadan diyalizden kurtulma şansım yok” dedi.
DÜNYANIN EN İYİ EKİPLERİ VAR KADAVRADAN BAĞIŞ YOK
Son verilere göre Türkiye’de organ nakli bekleyen 30 bine yakın kalp, karaciğer, akciğer, kornea ve böbrek hastası var. Bu yılın ilk 9 ayında bu hastaların sadece yaklaşık 6 bini uygun donörle yeni hayatına kavuşabildi. Yine ilk 9 ayda beyin ölümü tespit edilen hasta sayısı bin 149 iken, bunların sadece 209’u aileleri tarafından organları bağışlandığı için donöre dönüşebildi. Uzmanlar kadavradan bağış oranının yüzde 19’larda kaldığını, oysa yüzde 40-50’lere çıkması gerektiğini vurguluyor. Türkiye’de bu oranların yıllardır yüzde 10 ila 20’lerde olduğu belirtiliyor. Öte yandan organ nakli konusunda dünyanın en iyi ekiplerine sahip Türkiye’de toplamda 774 nakil ünitesinde, kalpten pankreasa, böbrekten ince bağırsağa, pek çok nakil hastasına şifa dağıtılabiliyor. Bu ünitelerden 85’i İstanbul’da. Kadavradan bağış olmadığı için bu üniteler ve ekipler, canlı nakiller dışında çoğu zaman organ nakli operasyonlarına giremiyor.