Bazen öyledir bazen hiç yok olmak değil hep var olmak istersin, ne olursa olsun var olmak. Amacı belirsiz bir var oluş, düşünmeye gerek duymadan sadece var oluş. Neden mi? Çünkü yok oluşu birer kayboluş, unutuluş hatta silinmek sanıyoruz da ondan.
Kötü davranmayı dahi var olmak sanıyoruz, ben buyum benden korkun gibi düşünmeden düşüncelere yolculuk yapıyoruz. Bir şeyden vazgeçmemiz gerektiğinde ondan vazgeçmediğimiz zaman var olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz, göze perde inmişçesine gözü karartıyoruz, duvara hiç toslamayacakmış gibi. İşte ondan sonra başlıyor tüm yanlışlar, doğrunun içinde yanlışlar elbette ki vardır olmazsa zaten o doğrunun kıymeti nerede kalır. Sadece var olarak doğruya ilerlemek istemekte hata.
Hani az önce bahsettiğim duvara hiç toslamayacakmış gibi hareket etmek var ya yani hiç yok olmayacak gibi var olmaya çalışmak aslında yok olsan da var olmak, bunu öğrendiğin de ne kadar hata yaparsan yap ondan ders alıp onu bir dahaki sefer yapmış olsan, tekrarlansa dahi biraz daha eksiğini yaparsın hatanın büyüklüğünü bildiğin için onu her seferinde azaltarak yok edersin, işte aslında yok olmayı da öğrenmek gerek.
Diyelim ki, büyük hayaller kurdun o hayaller dünyana sığmadı ama sen bir dahaki sefere onu kendi dünyana sığdıracak şekilde yok edersin aslında baştan var olursun, böylece hayatını bir sonraki adıma dengelenmiş olursun. Biraz var olmaktan ziyade yok olabilmeyi de göze almak gerek çünkü; Tekrar ediyorum yok olmak olumsuzluk değil, bir adım öncesinde ki yapılanları yok ederek düzeltmektir. Fazla iyiliği de, yapılan hataları da, belki şu an için ölçüsü kaçmış hayalleri de yok ederek bir sonra ki adıma tecrübe ederek taşımak. Yani aslında göre göre yaşayarak taşımak.