Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “Avrupa göçmenlere kapılarını kapattı, öldürmek dahil her türlü eylemi yaptı” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Avrupa ülkelerinin göçmenlere kapılarını kapattığını belirterek, “Avrupa, göçmenlere karşı çok kesin kararlı bir biçimde kapılarını kapattı. Hatta bir fırsat bulup Afrika’dan aynı şekilde gelmeye, kendi kara topraklarına ulaşmaya çalışanları öldürmek dahil, botlarını şişleyerek batırmak dahil, çocuk, kadın ne olursa olsun her türlü eylemi yaptılar. Onun için yapılması gereken bu paradigmayı değiştirmektir” dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Kırklareli’de, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) tarafından düzenlenen 7’nci Bölgesel Kalkınma Toplantısı’na katıldı. Kırklareli Üniversitesi’ndeki toplantıya Şentop’un yanı sıra Kırklareli Valisi Birol Ekici, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu, bölge belediye başkanları ile kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı.
‘TÜRKİYE SALGIN DÖNEMİNDE İNSANİ DEĞERLERİ MERKEZE ALDI’
Toplantının açılış konuşmasını yapan Şentop, pandeminin dünya tarihinde son 200 yıldır oluşan düşünceleri değiştirecek büyüklükte bir olay olduğunu belirtti. Şentop, devamında, “Bunun henüz tam olarak bu beklentiyi gerçekleştirmediğini düşünüyorum.
Çin’de bir şehirde ortaya çıkan bir virüsün çok kısa bir süre içerisinde dünyanın her yerine sarması, her yerine ulaşması, bulaşması şunu gösterdi, bu küreselleşme, globalleşme dediğimiz hadise sadece bizim zannettiğimiz gibi paranın daha sonra emtianın küreselleşmesi, serbest dolaşım suretiyle insanların küreselleşmesinden ibaret değil. Aslında her şey küreselleşmiş vaziyette. Hastalıklar küreselleşmiş vaziyette.
Aynen onun gibi aslında ilacın da tedavinin de aşının da küreselleşmiş olması gerekir diye düşünmemiz icap ediyordu. Fakat yaşanan süreçler gösterdi ki, salgının ilk ortaya çıktığı dönemlerde bugün bu birçok programın tezin, projenin öncülüğünü yapan ülkelerin birbirleriyle sağlık malzemeleri konusunda yaşadığı çok sıkıntılı, etnik, ahlaki bakımdan, insani değerler bakımından çok problemli, davranışlarına şahit olduk.
İşte Amerika Birleşik Devletleri, Fransa’nın parasını ödeyerek satın aldığı maskelerle dolu bir uçağını kendi ülkesine yönlendirdi. Benzer olay yaşadık bu dönem içerisinde. Fakat bu dönemde salgının başlangıcından itibaren Türkiye’nin insani değerleri esas olan insanı merkeze alan dış politikasının bir tezahürü olarak bu dönemde 154 ülkeye sağlık malzemesi yardımında bulunduğunu biliyoruz” dedi.
‘AŞILARIN İHTİYAÇTAN FAZLA STOKLANDIĞINI GÖRDÜK’
Aşı sürecinde de benzer sıkıntılar yaşandığını belirten Şentop, “Malumunuz biliyorsunuz, önce kendi ürettikleri aşıları kendileri kullanma, başka yerlere, başka ülkelerde üretilen aşıların geçerli sayılmaması, kabul edilmemesi gibi bir süreç yaşandı önce. Daha sonra ihtiyaçtan çok fazla miktarda aşı stoklarının yapıldığını biliyoruz.
İhtiyacı olan ülkelere de bunların iletilmesi konusunda sıkıntılar yaşandığını gördük. Daha sonra da artık kullanma tarihi sona eren veya ermek üzere olan aşıların bazı az gelişmiş ülkelere gönderilmesi durumunun dair birtakım süreç gördük. Dolayısıyla bu salgın sürecinin aslında insanların birbirine ne kadar muhtaç olduğunu, dünyanın neresinde olursa olsun bir insanın sağlığının huzurunun ve asıl bir insanın yaşamasının başka insanlar için de çok kıymetli bir durum olduğunu anlamamıza vesile olacağını ümit ediyorum” diye konuştu.
‘HEPİMİZİN MESELESİ DAHA YEŞİL BİR DÜNYA’
Şentop, dünyanın önemli bir değişim içinde olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Belki 20-25 yıldır yaşanan bir değişim var. Salgın süreci bu değişimi bir taraftan hızlandırdı. Bir taraftan da mahiyetini değiştirecek derecede yeni oluşumlar kattı. Bazı örneklerle dikkatinizi çekmeye çalıştığım husus aslında bir anlayış, bir paradigma problemini ortaya koyuyor. Dünyada şehirleşme bağlamının da işte yeşil şehirlerden ve şehirlerin dahil olmak üzere birçok hususun aslında bir zihniyetle bir paradigmayla alakalı olduğunu biliyoruz.
En son İtalya’da P20 zirvesinde, G20 ülkeleri parlamento başkanları zirvesinde ki o zaman Paris Antlaşması’nı yeni meclis geçirmiştik. Orada Amerika Birleşik Devletleri temsilciler meclis başkanı başta olmak üzere birçok ülkede yerel meclis başkanları Türkiye’ye bu anlamda teşekkür ettiler, tebrik ettiler. Hepimizin meselesi şüphesiz daha yeşil bir dünya.”
Dünyada son 200 yıldır yaşanan esas sorunun, yeryüzünde huzurun ve barışın bulunmaması olduğunu dile getiren Şentop, Avrupa’nın göçmen politikasını da eleştirdi. Şentop, “Tarım ürünleri ve dolayısıyla yeryüzünde huzurun, barışın bulunmaması, gelecek kuşakları helak edecek, bozacak, yok edecek bir tablonun ortaya çıkması. Yine benzer teoriler, testler görüyoruz.
Menfaatin önde olduğu, ayrımcılığın önde olduğu, adaletsizliğin önde olduğu bir süreci yürütmeye çalışıyorlar. Avrupa göçmenlere karşı çok kesin kararlı bir biçimde kapılarını kapattılar. Hatta bir fırsat bulup Afrika’dan aynı şekilde gelmeye, kendi kara topraklarına ulaşmaya çalışanları öldürmek dahil, botlarını şişleyerek batırmak dahil, çocuk, kadın ne olursa olsun her türlü eylemi işlemi yaptılar. Bunu yapacak bir kurum da oluşturdular; Frontex” dedi.
‘BUGÜN YAŞANAN GÖÇ SORUNU, DAHA BAŞLANGIÇ’
Avrupa ülkeleri arasında bir tek Polonya’nın Ukrayna’dan gelen mültecilere yaklaşımının farklı olduğunu söyleyen Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu süreç, göçle ilgili süreçler aslında bize çok önemli bazı sinyaller verdi. Bu göç sadece yani insanların savaş ve içinde yaşadıkları hayatlarını güvende hissetmeme şartlarından kaynaklanmıyor. Ekonomik şartlar da var şüphesiz. Ama daha önemli bir demokratik gelişme var dünyada. 1950 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde yirmisi Avrupa’da yaşıyor.
Yüzde 55 civarında Asya’da yaşıyor. Yüzde 10-12 civarında da Afrika’da yaşıyor. Günümüzde yapılan tespitlere göre dünya nüfusunun yüzde 10’u Avrupa’da yaşıyor. Asya’da yine yüzde 50-55 arası. Afrika’da yüzde 16-17’lerde dünya nüfusu. Şimdi projeksiyon yapıyorlar, geleceğe doğru. 2050 yılında, dünya nüfusunun yüzde 5’i Avrupa’da yaşayacak. Afrika’da yüzde 40-45 arası dünya nüfusu yaşayacak. Çok ciddi bir nüfus birikimi Afrika’da oluşuyor. Bunun yerine Avrupa’da da bir azalma ve toplam nüfus, dünya nüfus içerisinde oransal olarak Avrupa nüfusunun azalması söz konusu. Şimdi bu süreç ne oluşturuyor?
Afrika’da insanların kendi bulundukları, doğdukları topraklarda yaşama imkanları, insanca yaşama imkanları bulamaması durumunda ki böyle bir tablo var, Bunların daha zengin yerde ayaklarını sürdürebilecekleri yerlere doğru bir akış söz konusu olacak. Yani bugün bizim göç sürecini yaşamış olduğumuz dünya olarak söylüyorum. Avrupa gelişmiş ülkeler olarak bugün yaşamış olduğumuz sorunların sadece bir giriş, bir mukaddime mahiyetinde olduğunu düşünüyorum. Ben bu sorunların bir yarım asır sonra bütün dünyanın gündeminde çok daha vahim bir büyüklükte olacağını düşünüyorum.”
‘KENDİ TOPRAKLARINDA İNSANCA YAŞAYABİLMELERİNİ SAĞLAMALIYIZ’
Esas yapılması gerekenin, göçmenlerin bulundukları topraklarda insanca yaşamalarını sağlamak olduğunun altını çizen Şentop, “Onun için yapılması gereken işte bu paradigmayı değiştirmektir. Biz insanları kendi bulundukları topraklarda insanca bir hayat süreci sürebilecekleri güvence içerisinde yaşayabilecekleri halde tutabilmeliyiz. Uzaklaştırmak için harcadığınız paraların o insanların kendi topraklarında ve ellerinde yaşaması için harcanması gerekiyor.
Bu anlayışın olmadığı sürece dünyamızı çok daha zor günlerin beklediğini düşünüyorum. Sadece insanlar arası ilişkiler bakımından değil insanların tabiata ne kadar bağlı olduğunu ne kadar bağımlı olduğunu ve aslında tabiatın bir parçası olduğunu anlamak bakımından da çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.