Endüstriyel futbola inat, tüm tribün çocukları ve tribünün ne olduğunu merak edenler için dünyanın en ezeli rekabetlerini hazırladım.
Şüphesiz dünyanın en çok seyredilen, en çok para harcanılan, en çok bahis oynatılan spor dalı futbol. Yıldız futbolcuları, deha teknik direktörleri, muhteşem stadları ile ışıltılı bir dünya . Bu ışıltılı dünya maalesef endüstriyel futbol denilen para babalarının daha çok para kazanma isteğinin kölesi olmuş durumda. Endüstriyel futbolun unuttuğu ve unutturmaya çalıştığı ise TARAFTAR.
Herkese müşteri gözüyle bakan sistem; tüm hafta gideceği takımının maçı için para toplayan Fethi’yi, 39 derece ateşler içinde yanmasına rağmen stadının yolunu tutan Nihat’ı , tribünde 90 dakika tezahürat yapıp bir sonraki günkü sunumunu kısık sesle yapan Ender’i istemiyor.
Endüstriyel futbola inat, tüm tribün çocukları ve tribünün ne olduğunu merak edenler için dünyanın en ezeli rekabetlerini hazırladım. Umarım yazımdan hoşnut kalırsınız.
BOCA JUNİORS – RİVER PLATE : Basit bir mahalle maçından, kavgaya, yaralanmaya ve ölüme kadar giden büyük Arjantin rekabeti. 1922 yılından beri iki takımın rekabetinden kaynaklı 320 ölüm vakası rekabetin gücünü anlatıyor sanırım. Zenginlerin takımı River Plate ile yoksul Boca Juniors arasındaki kin, bitmeye dursun artarak devam ediyor. Beni soracak olursanız dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Maradona’nın takımı Boca takibi ki gönlümüzde…
GLASGOW RANGERS – CELTİC : Katolik olan Celtic ile Protestan olan Rangers rekabeti Avrupa’nın en büyüğü olarak kabul ediliyor. Enine yeşil beyaz çizgili formalı Celtic ve mavi-kırmızı-beyaz renkleriyle Rangers maçlarındaki var olan tehlikenin büyüklüğü , olayın mezhepsel boyutu da eklendiğinde devasa bir duruma erişiyor. Bu iki takım taraftarı Avrupa kupalarındaki tüm maçlarda karşı takımın yanında tribünde yer alıyor.
LİVERPOOL – EVERTON : Kırmızılarla mavilerin Merseyside derbisi halen Avrupa’nın en iyilerinden biri.15 Nisan 1989 ‘da gerçekleşen ve 97 taraftarın ezilerek can verdiği “Hillsborough Faciası” ‘dan sonra İngiltere’deki tüm derbilerde olduğu gibi bu derbide de savaş baltaları gömülmüş olmasına rağmen önemini ve saygınlığını korumaktadır.
LAZİO – ROMA : Ortak düşmanları Roma Polisi olan , faşist ve zengin Lazio’ya karşı kentin fakir, işçi ve göçmenlerin tuttuğu Roma’nın rekabetidir. Muhtemelen yeryüzünün en çok fişek patlayıcı ve türevlerinin kullanıldığı rekabettir. Lazio tribünlerinde gamalı haç asla eksik olmaz. Bir de eksik olmayan iki takım taraftarı arasındaki kavgalar..
PARTİZAN – KIZILYILDIZ : İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarının ürünü olan iki takımın gerilimi yüksek mücadelesi ‘Ölümsüz Derbi’ olarak adlandırılıyor. Belgrad’ın kızgın çocukları her maç öncesinde sokakları savaş alanına döndürüyor. Kızılyıldız, ülkedeki nazi faşizmine karşı bir karşı duruş sergilerken, ordudaki askerler tarafından kurulan Partizan ise kentin önde gelenlerin desteklediği bir kulüp..
OLYMPiAKOS -PANATHİNAİKOS : Bu rekabet Yunanistan’da “Tüm Savaşların Anası” olarak adlandırılıyor. Futbol maçları kadar basketbol maçları da kavga, gürültü içinde geçen Atina’nın iki kulübünün maçları her sporcunun hayalini kurduğu ortamda geçiyor. Çok güçlü ve vahşi rekabetin, düşmanlığın dozu hiç düşmemekte….
ESKİŞEHİRSPOR – BURSASPOR : Bilmeyenleriniz çoğunluktadır sanırım, Türkiye’nin ilk ve en özel rekabeti Eses-Bursa arasındadır. 70’li yıllara dek ülkemizin şahit olmadığı tüm olayların sahne aldığı,16 plakalı araçların Porsuk nehrine atıldığı, Bursa’dan İnegöl’e kadar taraftarların yumru yumruğa dövüştüğü Eskişehir ve Bursa taraftarının babadan dededen miras emanetidir bu rekabet. Şimdilerde alt liglerde yer alan bu iki büyük camianın endüstriyel futbola inat tekrar hak ettikleri yerlere dönmeleri en büyük dileğim. Şahsen 5 yaşından beridir taraftarı olduğum Eses’in oynadığı hiçbir maç Bursa ile oynanan maçın zevkinin yanından geçemez.
Yazım buraya kadar maalesef. Biliyorum Göztepe-Karşıyaka, İnter – Milan , Sevilla – Betis, Dortmund-Schalke, Palmeiras-Corinthians gibi çok büyük rekabetlerde var. Umarım bir sonraki yazımda da bu büyük rekabetlerden bahsedebilirim sizlere… Endüstriyel futbolun yok edemediği, tribün şovlarının bol olduğu nice maçlar izlememiz dileğiyle…
Saygılarımla,