Akdeniz Üniversitesi’nden (AÜ) Prof. Dr. Coşkun Usta, kontrolsüzce doğaya atılan ilaçların farmasötik kirliliğe neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Coşkun Usta, “Antidepresan ilaç atığından etkilenen balıklar çok kolay oltaya atlayan, yem olan, avlanan bir form olmuş” dedi.
Tarihi geçtiği için çöpe ve doğaya atılan ilaçlar, kimyasal kirlilik oluşturuyor. Uzmanlarca ‘farmasötik kirlenme‘ olarak adlandırılan durum son yıllarda ciddi boyutlara ulaştı. Kullanılmayan ya da tarihi geçen ilaçlar çöp yoluyla denizlere, toprağa karışıyor. Sadece kontrolsüzce doğaya atılan ilaçlar değil, vücudumuza aldığımız ilaçların bir bölümü de metabolik olarak dışarı atılıyor. Çevre şartlarına dayanıklı üretilen ilaçlar, doğada her geçen gün birikiyor. Denizler ve topraklar kimyasal ilaçlarla kirleniyor. Metabolik atığı filtrelemek için dünyada pek çok ülke kanalizasyon sistemleri geliştiriyor.
Akarsu ya da denize kıyısı bulunan kentlerde yaşayanların çöpe ya da doğaya attığı ilaçların sonucu olarak denizlerde ve akarsularda kirliliğin boyutu artıyor. Özellikle antidepresan ilaçlar, deniz canlıları üzerinde davranış bozukluğuna varan etkilere neden oluyor. ABD’de, 2018’de bu yana balıklar farmasötik kirlilik nedeniyle yakından inceleniyor.
Bu kapsamda kıyı şeridine yakın derinliklerdeki balıklarda yapılan incelemede, yüzde 46 oranında antidepresan, yüzde 54 oranında sara hastalığını tedavi eden ilaçlara rastlandı. Ayrıca deniz canlılarında, tansiyon, epilepsi ve depresyon tedavilerinde kullanılan ilaçların miktarı çok yüksek oranda gözlemlendi.
KOLAY AV OLUYORLAR
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Usta, farmasötik kirliliği değerlendirdi. Dezenfektan ve kimyasal kullanımının dünyada her geçen gün biraz daha artığını dile getiren Prof. Dr. Usta, şöyle devam etti:
“Özellikle pandemi döneminde kolonyalar ve kimyasal emdirilmiş ıslak mendiller sık kullanılıp kontrolsüzce doğaya bırakıldı. Kullanılan ilaçlar da idrar yoluyla doğaya geri dönüyor. Biz doğada kimyasallarla çok ciddi kirlenmeyle karşı karşıyayız. Bu durum kanser ve otoimmün hastalıklar, alerjik bozukluklar olarak geri dönüyor. İklimi ve toprak verimini de etkiliyor. Doğa artık bu kadar kimyasalı kaldırmıyor.
Elimizi yıkadığımız kimyasallar dahil. İlaçlar ve özellikle antidepresanlar en tehlikeli grubu oluşturuyor. Gereksiz yere ilaç kullanılmaması, bu ilaçların kimyasalların doğaya zarar vermeyecek şekilde imha edilmesi gerekiyor. İlaçlar balıklarda çok değişik etkilere sebep oldu. Antidepresanlar insanlarda çok büyük aldırmazlık etkisi yapıyor. Normalde ‘Ahmet buna çok kızar’ diyorsun ama Ahmet hiç tepki vermiyor. Aslında antidepresan kullanmıştır. Bu durumun benzeri balıklarda görüldü. Antidepresan ilaç atığından etkilenen balıklar çok kolay oltaya atlayan, yem olan, avlanan bir form olmuşlar.”