Değerli okurlarım gelin birlikte başarısız olmak başarıya engel midir sorusunun cevabını geniş yelpazede değerlendirip, beyin fırtınası yapalım… Yazı boyunca rastlayacağınız, hissedeceğiniz, “aaa ben burada….” diyeceğiniz anlar olacak. Amaç yönlendirmek değil, fark edebilmektir. Bende sizlerle birlikte bu farkındalığı yaşayacağım.
İnsan oğlunun ceninlikten çıkıp, bebeklik döneminden, yaşam seyri boyunca ilerleyen serüveninin diğer hayata geçişine kadar ele alalım. Tüm canlılar doğar, yaşar ve ölür. Bu hepimizin bildiği bir gerçekliktir. Başarı ve başarısızlıklar (doğrular ve yanlışlar) bu gerçekliği oluşturan yan rol ve/veya başlıklardır.
Henüz emeklemeye başlamamış bebeklerde ilginç derecede çevresine karşı duyduğu o muazzam merakı hepimiz izlemliyor, komik tanımlar veya benzetmelerde bulunuyoruz.
El, kol, bacak, kafa ve mimiklerinin koordinasyonlarına ve gücüne şaşırıp kalıyoruz. Bizi taklit etmeye başlıyorlar. Emekleme dönemine geçişiyle birlikte dengede durmaya çalışarak bir sonraki evreye yani adımlama yapmaya geçiş sağlamak istiyorlar. Tam bu dönemde poposunun üstüne ‘pat’ diye oturup zeminine ya da çevresinin tepkisine göre kahkaha veya ağlama eylemine başlıyorlar. Sonraki denemeler bu ve bunun benzeri gibi sürüp gidiyor. Taa ki hedefin filizi olan o ilk adıma dek… Eskiler bu durumu özetlemişler… “Çocuk düşe kalka büyür”.
Sevgili okuyucum, insan düşe kalka yaşar, tecrübe eder, tecrübelerine göre deneyimler, ilerler ve yaşama veda ederler. Aslında sadece insanlar değil, tüm canlılar (bu bir zincir) ve hatta şirketler, kurumlar, devletler bu olay ve eylemleri başka senaryo ile yaşarlar. Siz hiç emekleme döneminde adıma geçmeye çalışan bir bebeğin “Bir daha denemeyeceğim”, “nasıl yahu!”, “yürümek zorunda mıyım?”, “yine düşeceğim ne de olsa!” bilincinde olup vaz geçtiğini gördünüz mü? Açıkçası istisnai durumlar harici böyle bir duruma hiç rastlamadım.
Yaşamak çabası, doğduğumuz anda aldığımız ilk nefes ile başlar. Çocuk iken başarısızlıklarımız sayesinde yürüyor, koşuyor ve konuşuyoruz… Bu günlere hep deneyimleyerek geliyoruz…
Başarılı kişilere baktığınızda onların başarılı olmuş olmaları sizin başarısız olmuş olmanızı maalesef açıklamıyor. Maalesef diyorum çünkü siz sandığınız gibi başarısız bir insan değilsiniz. Odak noktanıza aldığınız örnek veya durumu değerlendirme/ölçme biçiminiz uygun değil. Herkes kendi hikayesinin başrol oyuncusudur. Herkesin bir takım bilgi birikimi, yetenekleri, öğretileri ve potansiyeli vardır. Tüm bunları nasıl kullandığınız sizin amaç ve hedeflerinize giden yolda sonuca tatmin ulaşmanızı sağlar. Başarı ve başarısızlık esasında bir sonuç değildir. Neyi hedeflediniz, ne üzerine çaba gösterdiğiniz çok önemlidir.
İnanmak, idrak etmek, çalışmak ve başarmak.
İnanmak, idrak etmek, çalışmak ve başarısız olmak.
İki cümlenin arasındaki farkın etkisi sizin için ne denli önem taşıyor? Başarılı olmak haz verici, başarısız olmak, keyifsiz ve yetersiz mi?… O halde sadece “evet” dendiğinde mi teşekkür edilir? “Hayır” dendiğinde teşekkür edemez miyiz? İlk adım atma çaban başarısız olduğunda vaz geçseydin şuan yürüyor olabilir miydin? Başarısızlığına teşekkür ederek tekrar denediğini ve başardığını hatırla. Unutma ki bu bir denge. Dengenin içerisinde artı da eksi de bir bütün.
Başarılı insanların otobiyografilerine bakınız. Size yalınlığıyla anlatılan otobiyografilerin aslında bir başarıya ulaşmak için kaç kere başarısız olduklarını anlatacaktır. Yahut bir vloggera bakın. Bir videoyu çekmek için kaç kere açı değiştirdiğine, ışığı test ettiğine, tekrar başa sardığına… En iyi yazarların bir cümleyi bitirebilmek için kaç yıl arayış içerisinde olduklarına, kitap okuyup, deneyim havuzlarını genişletmeye çalıştıklarına bakın… Başarısızlığa tahammülünüz yoksa, başarıya giden yolda önünüze çıkan engellerin size destek olduğunu fark edin…
Güne başlarken ilk başardığınız eylem gözlerinizi açmaktır. Gözünüze batan çapak, uyku sersemi bir yere çarpmanız engel değil, sizin kontrolünüzde olmayan (çapak) ve odaklanamadığınız için (kontrolünüzde bulunan çarpma) sendeleyip bir yere çarpmanız güne başlamanıza engel değildir. Ancak bu durumlara verdiğiniz tepkiler günün geriye kalan kısmını nasıl geçireceğinizi etkiler. Etki tepki, tepki etki meselesidir.
Hayatımda bir çok şeyi başardım ve bir çok şeyi başaramayıp deneyimledim. Koşmak için altı yıl bekledim ve çaba gösterdim, başardım. Üç yıl boyunca çabalayıp erişemediğim hedefimde bir çok şey deneyimledim ve başarısızlığım sayesinde öğretiler kazandım. Vaz geçtim, tekrar başladım.
Tekrar dene! Tekrar yenil! Tekrar dene!… Son adımın yine ayağa kalkmak olsun. Sendelediğin veya düştüğün anlar hep bir öncekinde kalsın. Unutma ki bu bir yaşam döngüsü ve her şey senin daha iyi olman için.
Yeter ki bilgi, birikim, deneyim ve çaba havuzlarını hep aktif tut. Bir yarışa başvuru yapıp kabul görmemen, yarışı sonuncu tamamlamak başarısız olduğun veya yetersiz olduğun anlamına gelmez ki… O yarışa başvuru yapmış olmak veya sonuncu gelmek yani bir parçası olmak başarı olduğu gibi, tekrar denemene engel değildir. Doğru eforu, doğru yerde saygın ve çalışkan sergilemek seni her zaman ileri götürecektir. Önce nereden başlaman gerektiğini bul ve harekete geç. Bunun için kendini dinle ve tanı…
Artı ve eksini şimdiden tebrik ederim…