27 Kasım 1990; dünüm, bugünüm, yarınım. Yaşanmışlıklarım ile birlikte bu yazıyı kendime armağan ediyorum. Düşünebildiğim kadarıyla 30 yıl öncesinden beri kendime ilk doğum günü hediyem olacak, deneyimlerim dışında.
Fazlaca meşakkatli bir çocukluk. Travmalar, çevresel etkiler ve dahası. Yapılmaması gereken onlarca yapılmışlık ve hayal kırıklıkları… Hepsini, kendimi, yaşanmışlıklarımı kabullenip; yoluma bakma kararım. Bugün yeniden doğma isteğim. Gerçekleşecek ve asla gerçekleşmeyecek hayalin ortasında, yeniden doğuyorum.
Pes etmemenin verdiği güven, nerede pes etmem gerektiğini bilmemenin verdiği tutarsızlık. İkisi arasında koşuşturup durmaca.
Bugün ise ne yapması ve ne zaman yapması gerektiğinin farkında olan bir Levent Civan. Üstelik defalarca yanılmasına rağmen. Bu sefer olacak diyen bir ruh, beyin, insan.
Hayatıma giren her insandan kopardığım, çaldığım ve hediye kabul ettiğim hisler için teşekkür ederim. Hakkımın kaldığı nice birey, kalbimin köşesinde. Hesaplaşma gününde aldıklarımı vermek için bekliyor olacağım. Gözümü açtığım günden beri var olan herkes; varsa o gün hakettiğini alacaktır, inancım bu şekilde.
Var olma nedenim kanımca, denenmek ve deneyimlerimi aktarmak üzerine kurulu. Denendikçe öğrendiklerim gözlemlediğim kadarıyla çevreme güzel dersler verebilsem de, zararını gören ben; hakkımı helal ediyorum. Benim bu dünyaya gelme amacım şahsımca, yapılan hatalar karşısında yaşanılacak durumu gösterip; insanların yapmaması ve öğretebilmem ile alakalı. Gücümün buna yetebileceğini evren bana gösterdi. Ona ayrıca teşekkür ederim.
Güzel yandan yaklaşalım mı ? Aktarmak her ruh veya enerjinin asıl amacı değil mi ? Hayatımın bildiklerimi aktarmak üzerine kurulu olmasından mutluluk duyuyorum. Neden varım ? Sorusunun cevabını bulabilen kaç kişi tanıyorsunuz ? Ne şanslıyım öyle değil mi ?
İçine kapanık, hakkı yendiğinde veya söylemek istediklerini söyleyemeyen, bir şeyleri aktarmak için dünyaya geldiğine inanan bir Levent Civan. Ne büyük değişim ama ! Acaba gerçekten değişim mi yoksa bir gelişim mi ? Bunu bana vadeden hayatıma minnetlerimi sunuyorum. Artık aktarabiliyorum.
Bugün, 30 yıldır bu dünyadayım, sizlerleyim. Kırdığım veya kaybettiğim her insan değil; her varlık için onlardan özür diliyorum. Kırdığım ağaç dallarından, yanlışlıkla ezdiğim karıncadan ve istemeyerek belki de bazen isteyerek her kalpten özür diliyorum. Gördünüz mü bana neler öğrettiniz ?
Bana aslında saf sevgilerinden dolayı katlanan, hayatta olabilmek için savaştıklarını bildiğim ve şahit olduğum aileme, hiç dilemediğim ve bazen de pek söylemediğim sevgilerimi sunuyorum. Annem, babam ve kardeşim sizlere bu dünya da sahip olabildiğim için ne şanslıyım. Bu dünyada ailesine sahip olamayan herkese sabırlar ihsan ediyorum. Derler ya ailenizi seçemezsiniz diye; kim demiş ? Seçip de doğmuşum.
Arkadaşım yok dostum var, sevgim yok aşkım var; ne doğru seçimlerimsiniz. Geçmişim ve bugünüm gözümün önüne geldiğinde; hangi varlığa teşekkür etmeliyim sizler için ?
Pembe burunlu oğlum, patilerini yumuşakça yüzüme sürtmesini seven Efe; hırıldamalarında sabahladığım. Sen de iyi ki varsın.
Tanrıdan bir şey dilemem gerekirse mutlaka “özür” dileyeceğim, hayatımda olan herkes adına.
Ömrümden daha uzun ideallerim var, peşlerinden koşacağım.
İyi ki doğdum.