Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü “Şiddet tüm ülkede en yoğun hükümranlığı sürdürmektedir” dedi
9 yaşında başladığı kadın dayanışması bugün birçok kadına el uzatan TKDF başkanlığı ile devam eden Kadın hakları savunucusu aktivist ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Güllü çocuk yaşında kadın dayanışması ile tanışmasını şu sözlerle anlatıyor:
“Ailemin tek kız çocuğuyum. 9 yaşımdan hatırladığım kareler var. Bazı evlere gidip bir sarı zarf alıp onu anneme getiriyordum. Bunu daha sonra sorduğumda annem kız çocuklarını okula göndermeyen ya da gönderemeyenler için bir yardım kampanyası olduğunu anlatmıştı. Bu bir kerelik değil uzun yıllar yapılan bir çalışmaydı. Aynı zamanda benim de emeğimin olduğu bir çalışma, bugünün temel taşlarıdır.”
Kadına karşı şiddetle mücadele için sivil toplum kuruluşları ile tanışmasını anlatan Güllü kadınların sorunları ile ilk tanışmasını şöyle anlatıyor:
“Üniversitenin ilk yıllarında bir derneğe üye olmam ve orada çalışmalara katılma fikri ile araştırmalarım sonucu Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği’ne üye olmak için çabaladım. Her defasında eşikten bile içeri giremeden geri gönderildim. Israrla derneğe girmek için 2 yıl çabaladıktan sonra bir toplantı nedeniyle açık olan kapıdan içeri girdim ve üye oldum.
Uzatmayım üye olduktan sonra orada yaşları benden 40 yaş büyük olan teyzelerin deneyimi ile yoğruldum. Düzenlenen ‘kadın’ temalı oyunlar ve öykü yarışması için gelen mektup ve eserlerden Türkiye’yi öğrenme ve kadın sorunlarına tanıklık etme şansını yakaladım. 81 ilin tamamından farklı kadın hikayeleri okuyarak öğrendiklerimin için de şiddeti ilk kez gördüm.”
“Toplumsal baskıya yenik düşüyor mağdurlar “
Kadına şiddet mağdurlarının toplumsal baskıya yenik düştüğüne dikkat çeken Güllü “Teknolojik gelişmeler sonrası taşra ve metropol ayrımı yapamam. Dar alanda geleneklerin beslediği geçmiş; bugün algı yöntemleri ile her kesim üzerinde etkisini sürdürürken ters orantıda karşı duruş ve hak bilincinin de yaygınlaşması bireyi sorgulatıyor. Zaten bugün yaşadığımız süreç tam da bunun üzerinden yürüyor. Kamunun yeterince etkin uygulamadığı mekanizmalar ile karşı karşıya kalan fail ve mağdur oluyor. Toplumsal baskıya yenik düşüyor mağdurlar. Şiddet tüm ülkede en yoğun hükümranlığı sürdürmektedir.” Dedi.
“Artık isyan bayrağını herkesin çekmesi lazım”
Kadına şiddet olaylarındaki artışa değinen Güllü sorunun kendisine odaklanmak gerektiğine dikkat çekerek “Hep bir bahane ile süreci bugünlere getirdik. Kimse gazete sayfalarında genç yaşlı fark etmez ama incir çekirdeğini doldurmayan ve erkek egemen zihniyetle ölüm haberi olmak hevesinde değil. Dolayısıyla günde 4 kadının katledildiği bugün içselleşen duruma artık isyan bayrağını herkesin çekmesi lazım.
Medya da yer almasaydı olmayacakmış. Yok öyle bir şey. Kadınlar şiddetin bir kader olmadığını öğrendi STK çalışmalarıyla ve sorgulamaya başladıkça susturuldular. Bu susturulmayı destekleyen siyasal islamın değirmenine iktidar da su tanıyınca bugünlere geldik. Lütfen sorunun etrafında dolaşmayı bırakarak gerçeği görelim ve bir erkeğin bir kadın yaşamına son vermesini sorgulayalım.
Kadına şiddeti tanımlayan bir yasa olmadığını savunan Güllü bunun vahim bir durum olduğuna işaret ederek ”Bu ülkede kadına şiddeti tanımlayan bir yasa maddesi yok. Çünkü bu haliyle şiddeti aile içinde varsa kabul eden, eğer birlikte yaşadığınız erkekten gelirse yok sayılan zihniyet diğer bir faildir.“ ifadelerini kullandı.
Acil İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’ndan Çözüm Süreci’ne Ensest Atlası’na kadar birçok yönden kadına şiddeti önlemek için çalışmaları olan Canan Güllü “Bu ülkeyi 8 kez 600 ilçe bazında gezen ve sahadaki sorunlara tanıklık eden biri olarak hep konuşuyorum. Ama iktidar dinlemek ve uygulamakta ısrarcı. Bu nedenle 14 kez katıldığım şiddet zirvesine bu 25 Kasım da gitmeyeceğim artık. Yasa maddesi ihdas etmeliyiz öncelikle; şiddeti kim yaparsa yapsın cezasını çekeceği bir formatta. Bu kadar basit. Bundan sonrası çocuk oyuncağı.” dedi.
Kadına şiddetle ilgili bugüne kadar 82 bin vaka gördüğünü dile getiren Güllü şiddetin kolay anlaşılan ve anlatılabilen bir olgu olmadığına değinerek “Biz olayın olmaması ve olduktan sonraki süreci kontrol ediyoruz. 82 bin vaka incelemişim bugüne kadar. Her birinde önlemeye, korumaya, kovuşturmaya çalıştım. Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nin ayakları olan konular gibi. Şiddet travması kolay anlaşılan ve anlatılan bir olgu değil. Mağdurun duygusal zayıflığını önleyecek onu koruyacak ve failin yargılanmasını sağlayacaksınız. Tüm bunları yapması gereken kamu adına siz kucaklarken bunun sürdürülebilir olmasının önemi ile yapılmalı bunlar.” ifadelerini kullandı.
Şiddet mağduru kadınlara Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu destekleri
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu olarak acil yardım hattı olduğunu belirten Güllü federasyon olarak mağdur kadınlara destekleri şöyle sıraladı:
“Federasyonumuzun işlettiği bir acil yardım hattı var. 0212 656 96 96 0549 656 96 96. Burayı arayan mağdura psikolojik ve hukuki destek sağlanmakta. Ayrıca özel sektör işbirlikleri ile istihdam yaratılmaya ve teknolojik destek ile güvende olması adına akıllı cep telefonları sağlanmakta. Sosyal yardımlaşma Dayanışma Vakfı ile kira yardımı eğitim ve kreş yardımı sağlanmakta.
Hattın bilinirliliği artsın diye belediyelerin billboardlarında afişler yayınlanmakta. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetin önlenmesi yönündeki önleme, koruma, kovuşturma ve politika üretme ayaklarının yerel yönetimlerce hayata geçirilmesi adına yerelden politika üretilmekte. 18-19-20 Kasım tarihlerinde 30 yerel yönetime bu konuda çalışta yapıldı.”
“Biz varız yalnız değilsiniz”
“Hesap isteyen değil hayat paylaşan erkeklerle arkadaşlık yapın, sevin.” diyen Güllü, şiddet mağduru kadınlara yaptığı uyarılarında şunları kaydetti:
“Katledilen tüm kadınların vebali sadece failde değil. Yasaları ve onların mekanizmalarını uygulamayan hükûmet yetkililerinde, kamu kurumlarında. Zihniyet dönüşümünü sağlamayan aksine kadın politikasızlığı ile siyasal İslam’ı destekleyenlerin günahı çok. Bu süreçte sadece iktidar değil onu zorlayıcı ve değişimi kendi de de yaratmayan muhalefet de suça ortak.
Ben de tüm çocuk yetiştiren ailelere sesleniyorum. Ayrım yapmayın çocuklarınızda. Katı, kuralcı geleneksel bakışa yer vermeyin. Kız çocuklarınızın da birey olduğunu unutmayın.
Genç kadınlar kendinizi güvende hissetmek adına doğru adımlar atın. Hayatınıza sınırlamalar getiren halk ağzı ile maço tarzında sizi seven erkek doğru erkek değildir. Buna karşı dik durun hesap isteyen değil hayat paylaşan erkekler ile arkadaşlık yapın, sevin.
Ve acil yardım hattımızı aramaktan hiç çekinmeyin. Sorularınız olduğunda aklınız karıştığında biz varız yalnız değilsiniz.
“Hepimize görevler düşmekte”
Evlilik ehliyetinin işlerliğini sorduğumuz ve ” Şiddet tüm ülkede hükümranlığını sürdürüyor” diyen Güllü şunları kaydetti:
“Bir deli kuyuya taş atar bin akıllı çıkarmak için uğraşır sözünün yansıma hali gibi. İktidar en çok algı ile toplumu yönetmeyi çok iyi başarıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmadan 1 hafta önce meclis şiddet komisyonunu kurdu. Ortalık yangın yeri uluslararası sözleşmeden hukuksuzca çıkılmış ama biz sanki Amerika’yı yeniden keşfediyoruz gibi komisyona odaklandık.
Biz de oradan davet aldık ama kabul etmedik ve bizim gitmeyişimiz üzerine partiler komisyondan çekildi. Komisyon geleneği gereği yurt dışı seyahati sonrası ortaya evlilik ehliyeti masalını çıkardılar. Şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan bir sorun olduğunu bilmeyenler ona ehliyet ile çözüm yaratacaklarını düşünüyorlar. BU saçmasapan fikirleri yaratanlar meclisimizin değerli koltuklarında oturan ve oraları değersizleştirenler olarak tarihe yazılacaklar.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin birlikte mücadele ile sağlanabileceğine dikkat çeken Güllü “Kadın erkek eşitliği birlikte mücadele gerektirir. Bu yüzden hepimize görevler düşmekte. Kendi yaşamlarımızda sorgulamayı yaparak yola devam etmeliyiz. Yasaların uygulanmasına katkı koymalıyız Karar mekanizmalarında eğitimde kadınlar olmadan asla diyebilmeliyiz.” dedi.
2021 yılında 353 kadın yaşadığı şiddet sonucu hayatını kaybetti
Birçok kadına şiddet vakası ile karşılaşan Güllü “Ben birlikte daha güçlü olduğumuza ve mücadelenin kazandırdığını inanan biriyim Bu yüzden herkes kendi görevlerini ihmal etmez ve ödevini yaparsa kalkınan bir Türkiye’de birlikte müreffeh yaşarız.” dedi.
1976 yılında kurulan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu; kadının kalkınması ile toplumun maddi ve manevi kalkınması için çalışma ve bilgilendirmelerini 43 yıldır devam ettiriyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Anıt Sayaç verilerine göre 2021 yılında bugüne kadar 353 kadın yaşadığı şiddet sonucu hayatını kaybetti. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ve diğer sivil toplum kuruluşları kadına şiddeti önleme ve kadınları güvence altına almak için çalışmalarını sürdürerek seslerini durdurmaya devam ediyor.