İz bırakan değerli şahsiyetler için bir sıralama yapılsa bugünlerde vefat yıldönümü olan “Bilge Lider” lakaplı Aliya İzzetbegoviç ön sıralarda yer alır.
Kıymetli okurlarım, dünya tarihinde iz bırakan şahsiyetleri konuşmak, onlarla ilgili metinler okumak her daim bana mücadele için şevk vermiştir. Yaşamları acı ve zulüm dolu olsa bile inanan mücadele erleri her türlü zorluğu aşmayı bilmişlerdir. Çünkü Allah, “Sabredenlerle beraberim.” demiştir ve Allah’ın vaadi mutlaktır.
İz bırakan değerli şahsiyetler için bir sıralama yapılsa bugünlerde vefat yıldönümü olan “Bilge Lider” lakaplı Aliya İzzetbegoviç ön sıralarda yer alır. Mücadeleden asla vazgeçmeden zulme karşı durarak geçirilen ömrünü İslâm ve ülküsü için harcamış değerli bir şahsiyettir. Onun ömrü ve mücadelesi yalnızca Bosna Hersek için değil, zulüm altında inleyen her Müslüman toplum için örnek teşkil etmiştir.
Bilge Lider’in hayatından kısaca bahsetmek gerekirse, 8 Ağustos 1925 yılında Bosanski Samac’ta doğmuştur. Hakkında anlatılanlara göre disiplinli bir kişiliğe sahip biri olarak bilinir. Bu disiplini onun eğitim hayatında da üst seviyede devam etmiştir. Böylece hayatın temelini doldururken hem İslâmi hem de yaşamsal donanımlara ziyadesiyle sahip olmuştur. Henüz 16 yaşında etrafındaki Müslüman gençlerle, “Müslüman Gençler Kulübü’nü” kurdu. Kulüp ilk başlarda İslâmi meseleleri konuşmak üzere hareket ederken özellikle II. Dünya Savaşı döneminde yoksullara yardım eden bir sivil toplum örgütü hâlini almıştır.
II. Dünya Savaşı döneminde Almanların işgaline uğrayan Yugoslavya’da Sırp militarist gruplar, Almanların desteğiyle katliama başladılar. Özellikle Müslüman kitle bu katliamda fazlasıyla zarar görmüştür. Sonrasında ise komünist rejim bu coğrafyayı egemenliğine aldı ama Müslümanların kaderi değişmedi.
Coğrafya için zor yıllar yaşanırken Aliya İzzetbegoviç boş durmadı elbette lakin elindeki imkânlar sınırlıydı ve en etkili silahı kalemiydi. Zaman içinde kaleme aldığı metinlerin birleştirilmesiyle yayınlanan “İslami Manifesto” onun hayatında büyük değişikliklere kapı araladı. İlk olarak yargılanmasına ve hapse düşmesine neden olurken hapis hayatı onun için bir tevekkül ve fikir üretme yeri olmuştur. Serbest kaldıysa da demir parmaklılarla yolu bir kez daha kesişecekti. Çünkü batı hiçbir vakit mücadele edenleri, İslâm ışığını diri tutmaya ve Müslüman halkı bir yapmaya çalışan liderleri sevmemişlerdir.
Dünyada komünist rejimlerin çökmeye başladığı dönemde Yugoslavya içsel parçalanma yaşıyordu. Aliya İzzetbegoviç bu dönemde Demokratik Eylem Partisini (SDA) kurdu. Amacı, parçalanmakta olan Yugoslavya’da Müslümanları bir arada tutabilmek ve Bosna Hersek’in tam bağımsızlığını kazanmaktı. Girdiği ilk seçimde büyük bir başarı göstererek cumhurbaşkanı oldu. 90’lı yıllara gelindiğinde bağımsızlık ateşi daha da harlanmış ve 1 Mart 1992 de yapılan referandum ile Bosna Hersek, Bilge Lider önderliğinde bağımsızlığını ilan etmişti.
Bağımsızlık bir ateştir ve ateş yalnızca olduğu yeri değil, etrafını da yakabilir. Bağımsızlık yolu zorluydu ama Bosna Hersek için sonrası da çok zorlu oldu. Bu coğrafyada Müslümanlar, Osmanlı idaresinden sonra her dönemde zulüm ve katliama maruz kalmıştı. Ne yazık ki, Bosna Hersek bağımsızlıkta da bu durumdan kurtulamadı. Sırp militarist örgütlerle başlayan sonrasında Radovan Karadzic liderliğindeki Sırp ordusunun da katılımıyla Bosna Hersek’te katliam ve yıkıma girişildi. Yalnızca Srebrenitsa kentinde vahşice katledilen 8000 Müslüman zulmün en acı tablolarından birisi oldu. Savaşta Müslümanları göçe zorlamak adına toplu katliamlar, tecavüzler ve yıkım soykırım boyutuna erişti.
Sırp lider Karadzic, her ne kadar 2016 yılında Lahey’de yargılanıp Savaş Suçlusu sayılsa da, bu ceza 1992 ve 1995 yılları arasında katledilen 200 bin Müslüman’ın asla bedeli olmamıştır. Katliam ve yıkım dolu savaşta Sırp ordusu özellikle İslâmi yapıları hedef almış ve hem Osmanlı’nın hem İslâm’ın izlerini silmeye çalışmışlardır. 1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması savaşı bitirmiştir.
Savaş sırasında ve sonrasında mücadeleden hiç vazgeçmeyen Bilge Lider ağır bedeli olmasına karşın barışı sağlamış ve bağımsızlıktan ödün vermemiştir. Sağlık sorunlarının artması nedeniyle yönetimden çekilmiş ve 19 Ekim 2003’te Saraybosna’da vefat etmiştir.
Tüm hayatı boyunca fikir ve düşünce ikliminden uzak kalmayan Bilge Lider, birçok eser vermiştir. “İslâmi Manifesto, Doğu Batı Arasında İslâm, Köle Olmayacağız, Tarihe Tanıklığım ve Konuşmalar” bunlardan bazılarıdır. Bilge Lider’in tarihe geçen sözlerinde bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Savaş ölünde değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”
“Biz ölüyoruz ama onlar kazanmıyorlar!”
“Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”
“İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir!”
Kıymetli okurlarım, evvelki yazılarımda özellikle üzerinde durduğum; Batının Müslümanlara karşı bakış açısı, anlayışı ve değişmeyen düşmanlığı çağlardır hiç bozulmamış ve değişmemiştir. Kimi zaman güçleri yetmediği için sessiz kalmaları veya dostane duruşları sinsi tilki hesabından başka bir mana taşımaz. Belki kalemim, belki kelamım yetmeyecektir lakin sonuç şudur ki; batı ne dün, ne bugün ne de sonrasında değişmeyecektir. Bugün gözlerimize baka baka yalan söyleyenlerin, yarın gözlerimize baka baka canımızı yakacağını unutmamak icap eder, diyerek sözlerime son veriyor ve herkese esenlikler diliyorum.