Mutlu ilişkinin sırrı: Her insanın bu hayatta farklı farklı öncelikleri vardır. Kimi hayatını başarıya, paraya harcar gözü hiçbir şey görmez;
Kimisi tamamen maneviyatına yönelir, kimisi ise kendisini ailesine adar. Herkesin mutlu bir yaşam için öncelikleri farklıdır. Bazı insanlar ise, hangisine ne kadar yönelmesi gerektiğini tam olarak bilemez, yolunu şaşırır mutlu olmak isterken farkında olmadan mutsuzluğa çekilir. Hakkında çeşitli tartışmalar olsa da, aslında mutlu olmak kolaydır. Eğer bazı püf noktalarını yakalarsanız, mutluluk herkesin kapısını çalabilir.
Öncellikle hepimizin bu hayatta bir amacı var. Kendimizi geliştirmek; vatana millete hayırlı insanlar olmak; aile olup neslimizi devam ettirmek, para kazanıp kendimize, ailemize bakmak; maneviyatımıza uygun yaşayıp ebedi hayatımızı takdir edildiği şekilde sonlandırmak, vs. vs.. Ama bunların hepsinden önce mutlu olmak var. Her nerede ve ne yapıyorsak mutlu olmak bizim ilk amacımız.
Her şeyi bir kenara bırakıp, ben sadece bir konuyu ele almak istiyorum. İlişkilerimizde mutlu olmak… İlişkilerde mutlu olmak da kolaydır. Tabi narsist, şiddete eğilimli sorunlu, megaloman insanlarla birlikte değilseniz. Peki nasıl mutlu olabiliriz ? Cevap basit: İlk önce kendimizi mutlu ederek..
Hiçbir ilişki kişilerin bireysel özgürlüğünü elinden almamalı. Çiftler kendilerini mutlu eden aktivitelerinden mahrum bırakılmamalı. Tabi bu söylediğim şey, pek çok yere çekilebilir ama benim kast ettiğim şey şu: Kabul edilebilir aktivitelerimizin elimizden alınmaması. Örneğin, eşinizin kendisine zaman ayırmasını yadırgamamalısınız. “Bensiz gidemezsin, bensiz yapamazsın !” gibi bir düşünceye girmek, ilişkinizin pimini çeker. Eşiniz tek başına kulaklığını takıp yürüyüş yapmak istiyorsa, yapsın. cam kenarına çekilip kitap okumak istiyorsa okusun, spor salonuna gitmek istiyorsa bırakın gitsin… Kendine zaman ayırdığı zamanlarda mutlu oluyorsa ona izin verin. Kendini mutlu edemeyen insan, sizi nasıl mutlu edebilir ki?
İlişkilerde çiftlerin en çok problem yaşadığı şey de birbirine özgürlük alanı bırakmaması. ‘Hep yanımda, dizimin dibinde olsun’ anlayışı. Bu o kadar yanlış ki. Farkında olmadan birbirilerini öldürdüklerinin farkında bile olmuyorlar. Size bir şey söyleyeyim mi en kolay ayrılıklar nasıl oluyor biliyor musunuz? Yıllardır süren ilişkilerin belki de bir telefonda bitmesi ile. Neden mi? Uzun yıllar boyunca çiftler birbirini o kadar hapsediyor ki artık bir telefonla kaçıyorsun o ilişkiden. Çünkü seni hiç özgür bırakmamış, hiçbir zaman sana kişisel zaman vermemiş, hiçbir zevkine anlayış göstermemiş. İşte bunu yaşamamak için, ilişkilerimize biraz özgürlük vermeliyiz. Demek istediğim saldım çayıra Mevla‘m kayıra değil tabi ki, ki ayrıca özgürlük alanlarınızda ihanet kol geziyorsa zaten sizin hiç ilişkiniz olmamalı bile.
Yazının sonuna gelirken söylemek istediklerimi şöyle bir toparlamak istiyorum. Lütfen ilişkilerinizde birbirinize özgürlük alanı sağlayın ve buna saygı duyun. Önce kendinizi mutlu edin ki eşinizi mutlu edebilesiniz. Eğer kendinizi hapsolmuş hissediyorsanız bunu eşinizle konuşun ve nefes almak için müsaade isteyin ve en önemlisi de eşinizden gelecek tepkinin saygılı olmasını talep edin. Kendinize zaman ayırın, sizi mutlu edecek şeyleri hayatınıza sokun. Ufak bir gezi, sürükleyici bir roman, keyif veren müzik, ter attıran bir spor, belki bir sinema etkinliği ya da sizi kendinize getiren o şey ne ise… Bazen hayata mola vermek gerekir, molanızın kalitesini siz belirlerseniz mutluluğu yakalamanız hiç zor olmayacaktır….