Eylül insanın ruhunu temizlemeye başladığı, kendiyle baş başa kalıp eğrisini doğrusunu tartmaya başladığı aydır.
Kalbi duygularını en yoğun şekilde yaşayan biz insanoğlu için her mevsimin her ayrı bir anlamı vardır. Bahar ayları duyguların kıpırdanmaya, aşk kokusunun havada gezinmeye başladığı aylardır. Yaz aylarını pek çoğumuz severiz malum deniz, kum, güneş, sınırsız eğlence… Kış aylarını nev-i şahsına münhasır evcil insanlar severler. Sonbahar aylarının müdavimleri ise bambaşkadır. Hemen hemen tüm şairlerin şiirlerine, usta sanatçıların bestelerine konu olmuş, hüznün hatta aşkın mevsimidir sonbahar.
Kavuşamayan imkansız aşıkların dibine kadar acı çektiği, yolları ayırmakta kararlı kalplerin ise kabuk tutup zamanla deri değiştirmeye başladığı özel bir mevsimdir sonbahar. Sonbaharda aşık olduysanız şanslısınızdır bence çünkü sonbaharın vermiş olduğu olgunluk başkadır. Aşka ve sevgiye başka bir gözle bakarsınız. Aşkın tadını, olur da başınıza gelirse ayrılığın da anlamını gerçekten o zaman anlarsınız.
O olgunluk, tüm ruhunuza işler, kendi içinizde tüm yılın muhasebesini yaparsınız. Hayatınızı, kararlarınızı sorgular artıları eksileri masaya yatırır ve yeni kararlarla masadan kalkarsınız. Bu muhasebe kolay değildir, çoğu insan kaçar kendiyle yüzleşmekten. Yeterli olgunluğa sahip insanlar çıkar bu işin altından. İşte bunun için tam da Eylül ayında, o eşi benzeri olmayan renklerin ahenginde bu işe girişirler.
Sabahın erken saatlerinde evden dışarı çıktığınızda içinizi titreten hafif rüzgar yerini öğlen ılık güneşli bir havaya bırakır. Akşamüstü ise güneşin batışıyla ortaya çıkan görsel şölen vardır. Bulutların arkasına saklanan güneş, size belki de tüm hayatınızı gözünüzün önüne getirir. Ve sormaya başlarsınız: Ben kimim, neredeyim, ne yapıyorum, ne yaptım ?
Hele şöyle bir yapraklar dökmeye başladığında, caddelerde önünüze düşen kuru yaprakların vermiş olduğu duygu yok mu tarifi tam bir sanat eseri. Hele bir de kulağınızda da güzel bir müzik varsa tadına doyum olmaz… İşte Eylül, insanın ruhunu temizlemeye başladığı, kendiyle baş başa kalıp eğrisini doğrusunu tartmaya başladığı aydır. Dediğim gibi bunu herkes yapmaz, kalbi duyguları yüksek, hayat felsefesi bakış açısı özel insanlar bu bilince sahiptir.
Demem o ki ruhu az yaşlı insanların en güzel mevsimidir sonbahar. İnsana yeni bir olgunluk, yeni bir bakış açısı katar. Hatalarıyla duygularıyla yüzleşir. Yeni yaşına ruhunu, kalbini ve bedeni hazırlar. Çünkü hayat zor, zorluklarla mücadele için sağlam bir beden, kalp ve ruh lazım. Bizim gibi insanların mevsimi: Sonbahar hoş geldin bizi bu yıla güzel hazırla…
“Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum”