Tiyatro yapımcıları, tiyatro severleri bir nebze olsun mutlu edecek bir fikirde bulunmayı başardı. Filmlerin ardından, tiyatroda dijital alanda kendine yer buldu.
Salgın döneminde, kültürel aktivitelerden ayrı kaldık. Sinema ve tiyatro salonları hem kapalı ortam olması hem de kalabalık bir seyircileri ağırlaması, ne yazık ki salgının yayılabileceği alanların başında geliyor.
Hal böyle olunca, yeni bir fikir gerekti. Ve tiyatro yapımcıları, tiyatro severleri bir nebze olsun mutlu edecek fikirde bulmayı başardı. Filmlerin ardından, tiyatro da dijital alanda kendine yer buldu.
Seyircili aktivitelerin, seyircisiz gerçekleşmesi aktivitenin tadını tuzunu bayağı kaçırıyor kabul edelim. Seyircisiz maçlar, ev sineması vs. Hepsinin öznesi insanların paylaşım da bulunabilmesi. Aynı şeye sevinmek, aynı şeye gülmek, aynı şeye üzülmek… Kısaca insanı duyguları bir süre birbirimizden uzakta paylaştık. Salonlar açılmasına rağmen, süren salgın nedeniyle halen de gönül rahatlığıyla bir araya gelemiyoruz.
Dijital tiyatroya ise bir parantez açmak gerek. Çünkü daha öncesinde pek rastlamadığımız bir fikir oldu. Zorlu PSM’nin YouTube üzerinden kısa oyunlarda olsa sergileyip yayımlaması güzel bir adım oldu. Anton Çehov‘un unutulmaz eserlerinden uyarlanan; Şebnem Bozoklu ve Enis Arıkan’ın rol aldığı “Ayı”, Şükran Ovalı, Başak Daşman ve Nur Fettahoğlu’nun rol aldığı “Üç Kız Kardeş” oyunları izlemeye değerdi.
Tiyatronun dijital platformlarda daha sık yayımlanması gerekiyor. Her oyun, her şehirde sahnelenmiyor. Turnelerin çoğu İstanbul, Ankara, İzmir’in başını çektiği büyükşehir ağırlıklı oluyor. Kabul edelim ki doğası gereği sinema filmleri gibi herkese ulaşamıyor. En azından oyunlar salon macerasını bitirdikten belli bir dönem sonra platformlarda yayınlanmalı. Araştırdığım kadarıyla, yurt dışında dramaların, komedilerin, müzikallerin yayımlandığı platformlar varmış. Bizde ki platformlarda sadece dizi ve talk show ağırlıklı içeriklerle yetinmemeli.
Bir önceki yazımda, büyülü ekranın kitap okuma alışkanlığını azalttığını yazmıştım. Burada da sanata olan olumlu etkisini yazıyorum. Böyle katkılarını gördükçe de yazmaktan mutlu olurum. Sevdiğimiz bir oyuncunun veya yazarın tiyatro oyununu evimizden izlemek tabi ki de harika birşey. Yine de sahnede izlemenin, kuliste fotoğraf çekinip imza almanın yerini tutmaz.
Filmlerin ve tiyatro oyunlarının bolluğa ulaşacağı günlere yavaş yavaş geliyoruz. Bizlerin evlerde olduğu dönemde, tüm risklere rağmen, sanattan mahrum bırakmayıp, setlerde (dizi, film, tiyatro) emek veren herkese teşekkür ediyoruz.