Azra Gülendam Haytaoğlu. Yine bir kadın cinayeti ve yine 21 yaşında gencecik bir kızımız toprağın altına girdi.
Kim bilir ne hayalleri vardı geleceğe dair ne umutları. Ama gitti işte hem de hiç acıması olmayan eller kıydı.
Sebep ne olabilir düşünmeye çalışıyorum yok aklım almıyor bir türlü. Sebep şu desem yok ya olamaz diyorum bu desem bu kadar da olamaz diyorum. Nasıl bir vicdan bunu yapabilir diye soruyorum kendime cevap arkasından geliyor hemen “Vicdanı olan azcık az buçuk insanlıktan nasibini almış olan bunu yapabilir mi? Kıyabilir mi? Hangi vicdandan bahsediyorsun?” diyorum kendime.
M.M.A. İsmi deşifre olduğu için yazıyorum. Mustafa Murat Ayhan. “Beni yetiştiren de bir kadın, bana yarenlik eden de çocuklarımın anası da bir kadın, hadi yarenim yok anam yok önüme bir bardak sıcak çay koyan bacım da bir kadın” diye hiç mi düşünmedi acaba? Düşünmüş olsaydı yapabilir miydi bu canavarlığı? Vicdanı körelmiş birinden her şey beklenir ama bu kadarını benim de aklım almıyor. Eğer yakalanmasaydı neler olacaktı? Kaldı ki yakalanmama gibi bir durum olamazdı bence eninde sonunda gerçekler ortaya çıkacaktı er ya da geç adalet sağlanacaktı ama adalet sağlanana kadar neler olacaktı? Bu canavar bu katil aramızda elini kolunu sallaya sallaya dolaşabilecek miydi yüzü kızarmadan hiç bir şey olmamış gibi? Bu ihtimalin varlığına bile inanamıyorum daha doğrusu inanmak dahi istemiyorum.
Azra en son işlenen cinayetlerden olduğu için şu an gündemde belki de birkaç gün sonra bizler unutup gideceğiz tıpkı Münevver Karabulut gibi Özgecan Aslan gibi Ayşe Paşalı gibi Şule Çet gibi Emine Bulut gibi daha niceleri gibi.. Ama ya aileleri ya sevdikleri ya evlatları? Bir kişiyi öldürünce yalnız onu öldürmüş olmuyorsun ki ailesi de gidiyor sevdikleri gidiyor umutları hayalleri gidiyor.
Bunun önüne geçmek kolay mı? Tam olarak mümkün olmayabilir. Çünkü yasa koyucu bu konuda caydırıcı cezaların olduğu yasalar koysa da bu olayın vicdan ve ahlakla ilişkili olduğunu düşünüyorum ben. Yani şöyle az biraz vicdanı olan insan yukarıda dediğim gibi anasını, bacısını, yarenini düşünür de “Ben ne yapıyorum? Böyle bir şeyi aklıma nasıl getirebiliyorum?” diye sorar kendine sormalı da. En ufak bir pişmanlık duymuyorsa zaten o kişi vicdansızın teki demektir.
O yüzden annelerimizden babalarımızdan ricam lütfen oğullarınızı, kızlarınızı yetiştirirken bu düstur ile yetiştirin onlara vicdanı, ahlakı öğretin. Çünkü vicdan ve ahlak eğitimi ailede başlar bence ağaç yaşken eğilir misali. Rol model olun evlatlarınıza.
Sevgili hemcinslerim dilerim ihtiyacınız olmaz diyerek bizler için hazırlanan bir uygulamadan KADES’ten bahsetmek istiyorum sizlere. KADES İçişleri Bakanlığı’nın biz kadınlar zor durumda kalırsak ki inşallah başımıza gelmez en ivedi bir şekilde yardıma ulaşmamız için hazırladığı bir uygulama. Dediğim gibi umarım ihtiyaç duymayız ancak gözlemlediğim duyduğum gördüğüm kadarıyla KADES gerçekten yardımcı oluyor bizlere. En zor anda bir düğmeye basarak yardım isteyebiliyoruz ve güvenlik kuvvetleri kolluk kuvvetleri bizler için elinden geleni yapıyor. Bu yabana atılmaması gereken bir şey diye düşünüyorum. Çünkü yardıma ihtiyaç duyduğu bir anda insanın kendini güvende hissetmesi kadar konforlu bir şey yok sanıyorum.
Bu söylediklerim bugünlük Azra ve diğer yüzlerce kadın cinayetleri nezdinde erkek arkadaşlarımıza, kardeşlerimize ve sadece az bir kısmı için diğerlerini tenzih ederek söylenmiştir. İnanıyorum ki erkek arkadaşlarımız, kardeşlerimizin büyük bir kısmı hatta çok büyük bir kısmı böyle bir vahşeti aklına dahi getirmeyecek şekilde yetişmiştir, yetiştirilmiştir, kendini geliştirmiştir.
İşte böyle sevgili dostlar. Biraz vicdan biraz ahlak ile bu sorunu çözeceğimize inananlardanım ben. Ne dersiniz? Başarabilir miyiz? Bence başarabiliriz. Kadınıyla erkeğiyle genciyle yaşlısıyla çocuğuyla büyüğüyle biz bunu yapabiliriz sadece biraz gayret.
Yeniden görüşünceye kadar hoşça kalın umutla kalın sevgiyle kalın dostlar